"Mısra! Mısra uyan!" Birisi bana sesleniyordu. Kim olduğunu anlayamıyorudm. Uyan diyordu. Ben rüyada mıydım? Gözlerimi kırpıştırdım. Yağmur karşımda duruyordu. Bana o mu seslenmişti? Bir dakika! Yağmur karşımdaydı! Hemen kalkıp sarıldım. Rüyaymış. Rüya.
Yağmura fazla sıkı sarılmış olsam gerek hızlıca konuştu.
"Geberdim, geberdim! Bırak beni!" dedi ve ekledi.
"Adımı sayıklıyordun. Ne oldu?" Onu bıraktım ve konuyu anlatmak istemediğimden geçiştirdim. Sonra aşağıya kahvaltıya çağırdıklarını söyledi. Gece abimle konuştuklarım aklıma geldi. Gitmek istemedim ama Yağmur'a üstümü giyineceğim bekle birlikte gidelim dedim.
Melisa'nın kıyafetlerinden siyah bir sweat ve kot pantolon alıp giydim. Bedelerimiz aynı olduğu için oluyordu. Saçımı da hemen ördüm. Yağmur kapıda bekliyordu. Hemen dışarı çıktım ve olabildiğince yavaş aşağıya indim.
Abim ve Görkem sofradaydı. Can da gelmişti. Biraz gerildim. Gördüğüm rüyam aklıma geldi. Bir an önce gitmeliydim. Burda hiç rahat edemiyordum. Birlikte sofraya geçtik. Yağmur'un yanına oturdum. Yağmur'un yanında da Can vardı. Yağmur'u o çocuktan uzak tutmalıydım. Sofraya bir bakındım. Zehir falan katmazlardı herhalde? Düşündüklerimi tartıp kendime güldüm. Her ne yapmış olsa da o benim abimdi. O böyle bişey yapmazdı ama diğer ikisine güvenmiyordum.
"Kim hazırladı kahvaltıyı?"
"Görkemle beraber hazırladık ama çoğunluğu ben yaptım." diyerek Yağmur bana cevap vermişti.
Görkem'e baktım. O da bana bakıyordu. Göz göze gelmiştik. Hemen gözlerimi kaçırdım.
Herkes iştahla yerken bir kaç salatalık dışında bir şey yemedim. Yağmur bunu fark etti.
"Niye yemiyorsun kuşum?"
"Canım bir şey istemiyor ya. Hasta olacağım galiba."
"Ben bakarım sana." Ona bakıp gülümsedim. Herkesin Yağmur gibi bir arkadaşı olmalıydı. O hep benim yanımdaydı. Her şeyimi ona anlatırdım. Ama bu konuyu anlatamazdım. Bu konuyu kimseye anlatamazdım. En kısa sürede okulumu bitirip burdan gitmeliydim, uzaklaşmalıydım. Belki abartıyor olabilirdim ama basit bir şey de değildi ve benim buradan uzaklaşmam gerekiyordu.
Herkes yiyeceğini yiyince sofrayı birlikte kaldırdık. Ben mutfağı toplamak için mutfakta kaldım. Sonra Görkem yardım etmeye geldi. "Ben yaparım. Git sen. " Onunla aynı ortamda bulunmak istemiyordum.
"Ben ev sahibiyim. Yardım etmem lazım." Konuyu uzatmamak için hiçbir şey söylemedim, yardım etti. Her şeyi bulaşık makinesine yerleştirmiştik. O yüzden kısa sürmüştü.
Görkem konuşmaya başladı.
"Mert'in üzerine gitme. Sadece konuşun. Onu üzm-" diyordu ki lafımı böldüm."Abimle arama sakın girme. Bunu deneme bile. Fikir bile verme." Bunu söylerken ki ses tonum sertti. Lafımı söyleyip hemen salona geçtim. Yağmur'a baktım.
"Yağmur biz gidelim hadi. Yeter bu kadar kaldığımız." Yağmur da hemen ayaklandı. Çantasını almaya yukarı çıktığında benimkini de almasını söyledim.
Yağmur'u beklerken abim konuşmaya başladı.
"Mısra konuş-" derken lafını böldüm.
"Şimdi değil." Bunu söylerken ki ses tonum o kadar mesafeliydi ki kendimden ürktüm.
Yağmur geldiğinde, evden vedalaşıp çıktık. Vedalaşırken abime sadece görüşürüz demiştim. Bizi eve bırakmayı teklif etmişti ama kabul etmeyip taksi çağırdığımı söyledim, çağırmıştım da. Paraya kıyacaktık artık. Hemen taksiye binip eve gittik. Yaklaşık 200 TL ödemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısra
De TodoBen Mısra. Hayatım bir anda öyle bir değişti ki... Hayatında abisinden ve bir arkadaşından başka kimsesi olmayan birisiydim ben. Keşke hayatım hiç değişmeseydi... Keşke hiç bir şeyi öğrenmeseydim... Keşke... -ALINTI- Sabah kalktığımda yanımda abim...