Dekubaku yazma istwği kış kış git aklımdan. Yazman gerekn 2 kitap var. Olmaz yazamam.
***
Bedenimi bir korku kaplamıştı. Neler oluyordu hiç bir fikrim yoktu. Fakat Katsuki ifadesini ilk defa değiştirmiş gibiydi. Koruma iç güdüsüyle kaplanmıştı. Kılıcını çektiği anda ciddi bir şey olduğunu anlamıştım.
Koluyla beni arkasına doğru çekti. Şuan ortamda nefes alış verişimizden başka bir şey duyulmuyordu. Gözleriyle etrafı taradı bir süre dikkat çekmeden. Ardından sağ tarafa doğru hızla. Bir şey fırlattı. Ani hareketle irkilmiştim ve attığı yere doğru baktığımda anlının ortasından bıçakla vurulmuş bir adamı yere düşerken gözlerimle görmüştüm. Katsuki sessizce bana bir şeyler fısıldadı.
"Efendim, etrafımız sarılı. Sizi mümkün olduğunca hızlı ve güvenli bir şekilde saraya götüreceğim. Şüpheniz olmasın." En ufak bir şüphem yoktu zaten. Ona güveniyordum. "Gösterin kendinizi!" Diye bağırduğında titrek bir nefes verdim ve yutkundum. Bağırdığını ilk defa duyuyordum.
Arkasına sinmiş beklerken etraftan bir kaç adam çıktı. Yüzleri yarısına kadar örtülü, kırmızı ve turuncu renklerin bol olduğu kıyafetleri, ve ellerindeki alev desenli kılıçları gördüğümde bunların yan ülkenin kralı, yani Endeavor'un askerleri olduğunu anlamıştım. Beni oğlu ile evlendirmek istiyordu ama başta ben olmak üzere babam onların ne mal olduğunu bildiği için anında reddetmiştik. Peşimizi bırakmayacakları belliydi.
Ben Katsuki'nin arkasında durmuş korkmuş gözlerle ne olacak diye bakarken hiç beklemediğim bir anda Katsuki arkasını döndü ve kılıcını savurdu. Arkama baktığımda yüzü kapalı adamın yere kanlı bedenini düştüğünü görmüştüm. Bize arkamızdan saldırmışlardı. Ve Katsuki bunu hissedip hemen saldırıya geçmişti. Görünende 10 kişi vardı ve çoktan ikisi gitmişti. Kaldı 8.
Katsuki'nin sırtından karşıdaki adamlara baktım. Hepsi savaş pozisyonunu almıştı. Katsuki omzunun üstünden bana baktı. Gözlerinde ki sertlik bana emir verirceydi. "Efendim lütfen gözlerinizi kapatıp içinizden 10 a kadar sayın. Ve sakın kıpırdamayın. Kulaklarınızı kapatın." Neden bunu dediğini anlamamıştım. Fakat ona uyacaktım. Güveniyordum çünkü ben Katsukiye.
Usulca kafamı salladım ve derin nefes alarak gözlerimi kapattım. Etrafımda hiç ses yoktu. Saymaya başladım.
1..
2..
3..
Gözlerimi açmalıymışım gibi hissediyorum ama söz verdmiştim. Saymaya devam ettim.
4..
5..
6..
7..
Etrafımdaki hareketliliği hissediyordum. Devam ettim.
8..
9..
Ve 10..
Gözlerimi açmaya yeltendiğim sırada havaladım. Birisinin kollarının arasında olduğumu farkettiğimde küçük bi çığlıkla gözlerimi açtım. Görüş açıma yapılı bir sırt girdi. Ardından kafamı dönderdim ve sarı saçları gördüm. Katsuki beni omzuna almış huzlı hareketlerle ilerliyordu. Geride bıraktığımız yere baktığımda kan gölüne dönmüştü. Herşeyi 10 saniyede halletmişti. Onunla bir kez daha gurur duyduğumda arabanın oraya gelmiştik.
Beni hızla arabanın içine fırlattı ve yanıma oturdu. Ardından sürücüye acele etmesini söylediğinde hareket etmeye başladık. Kafasını eğerek konuşmaya başladı. "Bağışlayın efendim. Ama sizin görmenizi istemedim."
Üzerini süzdüm. Düşman kanıyla doluydu. Beni düşünmesi de hoşuma gitmişti. "Sorun yok Katsuki. Anlıyorum. İyi misin? Sana bir şey oldu mu?" Yüzünü kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. Ardından kötü bir şey yapmış gibi hemen eğdi kafasını. "İyiyim efendim. Düşündüğünüz için minnettarım."
Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Belli ki minnet duyması bile ezbere söylediği bir sözdü. Fakat bunu dile getirmedim. Belli ki çabalıyordu. Duygulara sahip olmak istediği belliydi. Sana yardım edeceğim Katsuki. Birlikte güleceğiz seninle. Tüm bu hayatın boyunca içinde biriktirdiğin gözyaşlarını beraber akıtacağız. Söz veriyorum sana.
***
Bölümğ iyi yazamadım aceleye geldi. Uzun zamandır armıyom die attım. İdare edin lo.
Bu arada bunun angst olduğunu sölemis miydim-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Emotions // BAKUDEKU
FanfictionBakugo Katsuki, doğduğundan beri hiçbir duygu belirtisi göstermeyen, Prens Midoriya İzuku'nun kişisel muhafızı.... İzuku Midoriya, Katsuki Bakugoya duyguları öğretebilecek miydi?