Koronadan dolayı bölüm gecikti bebişler kusura bakmayın
Yorum Sınırı: 75
BÖLÜM ÖNİZLEMESİ:
"Duydum..."
"Neyi duydun?"
"O...Konuşuyordu."
"Kiminle?"
"Kimseyle. Kendi kendine."
Shoto yattığı yataktan kalktı ve uyuşmuş kaslarını açmak için biraz gerindi. Yanında daha uyuyan Katsuki'ye baktı.
Yakışıklı
Aklından geçen ilk şey bu olmuştu. İnkar edemezdi, kocası yakışıklıydı. Nazik biriydi de. Ona kötü şeyler yapmayacağını söylemişti ve nazik davranmıştı.
Kendine gel, bir Alfanın sözüne inanmamalısın!
Sonuçta annesi de bir Alfanın sözüne inanmıştı ve sonunda hastaneye yatırılmıştı. Alfalara güven olmazdı. Katsuki'nin yanında her durduğunda bu gerçeği unutmaya bir adım daha yaklaşıyordu. Alfalar kendilerinden başka hiç kimseyi -özellikle Omegaları- düşünmeyen kibirli piçlerden başka bir şey değildi. Onlara karşı gardını indirmemeliydi. Bir kez bebek mevzusu için indirmişti ama bir kere daha indirmeyecekti.
Banyoya girdi ve sıcak suyu açtı. Sıcak su küveti doldurana kadar bekledikten sonra içine girdi ve gözlerini tavana dikti.
Bundan sonra ne yapacağını düşünüyordu. Katsuki'ye sahte de olsa bir ilan-ı aşk etmişti ve sevişmişlerdi. Buraya kadar bir sorun yoktu. Neticesinde Alfaların aklını bununla almak kolaydı. İki cilve yap biraz da 'sen çok güçlüsün, yakışıklısın sensiz ne yaparım?' Yalanı at hop kucağındaydı. En azından öğretmenleri böyle söylemişti. Tek yapman gereken beceriksiz biri gibi davranmaktı ve hop, bitti.
Shoto, Omegalara acıdığı kadar Alfalara da acıyordu. Doğumlarından gelen bir şey için hayatları boyunca övülmüşlerdi ve kendi boş kafalarını hiç geliştirme ihtiyacı duymamışlardı. Bu yüzden onlara acıyordu. Bir insan nasıl böyle bir hale gelebilirdi ki? Kibirleri gözlerini kör etmişti.
Doğuştan gelen bir şeye takılı kalmak ne kadar aptalca ve acınasıydı!
Shoto emindi, eğer ona imkan verilseydi çoğu alanda çoğu Alfadan daha başarılı olurdu ama yoktu işte. Sevdiği insanları, babasındsm korumalıydı. Onun yapabileceği şeyler sınırlıydı.
"İstersen tüm gün böyle oturabilirsin, bu sana hiçbir şey katmayacak."
Bakışlarını yana çevirdi.
"Başımdan git, bana kendimi şizofren gibi hissettiriyorsun."
"Eh, olmayan birinin hayallerini görüp onunla konuştuğuna göre şizofrenden pek farklı sayılmazsın."
"Hayal olduğunu kabul ediyorsun yani."
"Ben bir hayal değilim, sadece senin baskıladığın gerçek Omega tarafınım."
Omzunu silkti ve banyodaki çocuğa baktı. Üstünde her zamanki uzun beyaz gömleği vardı. Gömlek büyük geliyor, köprücük kemiklerini açıkta bırakıyordu. Gömlek her ne kadar normal gömleklere göre uzun olsa da o kadar da uzun değildi. Kısa bir etek boyundaydı.
"Biliyorsun, gerçek kendini kabul etsen belki bu kadar acı çekmezsin. Bu dünyada bazı şeyler olur ve bunu durduramazsın. Elinden bir şey gelmiyorsa tadını çıkar."