Suits

Suits 6

/You betrayed me. And I know that you never feel sorry/

Cam duvarların üstünde yazılı olan Jeon Jungkook - Kurucu ortak yazısına bakarak içeri girdi.

"Jungkook Mike Rodriguez geldi bir teklif sunmak istiyor."

"Teklifini alıp bir yerlerine sokmasını söyle." Kafasını kaldırmadan söylediği sözlere göz devirdi eşinin.

"Jungkook bu teklife bakman gerek." Önünde belgeleri kapatarak ayaklandı Jungkook.

"Pekala ben söylerim." Kapıdan çıkarken elinden tutarak durdurdu sarı saçlı olan. Eli elindeyken devam etti konuşmaya.

"Jungkook düzgün bir teklif ise kabul etmen gerek o adam eşini seviyor ve onun hayatını cehenneme çevirmek istemiyor."

"Kadın adamın tüm şirketini istiyor."

"Hayır sadece zaman kazanmak istiyor."

"Neyin zamanından bahsediyorsun ya?"

"Kadın kocasından boşanmak istemiyor Jungkook"

"Jimin boşanma davasını kadın açmış." Cevap vermedi sarı saçlı olan anlamasını istedi. Eşinin gözlerine baktığında küçülen göz bebeklerinden ve tuttuğu elinden ayrılan eli ile anladı anladığını.

Odadan çıkan adamın peşinden gitti. Konferans salonunda oturan adamın elini samimiyetsiz bir şekilde sıkarken kendisinden biraz daha kısa olan sarı saçlı adam da arkasından sıktı.

"Kısa keseceğim Bay Jeon. % 50."jungkook laftan anlamayan adama karşı gözlerini devirdi. O sırada jimin konuştu.

"Mark bu teklifin önceki tekliften farkı yok?"

"Elimde bir koz olmadan önceydi bu"

"Neyden bahsediyorsun."

"Ellen Marx tanıyor musunuz Bay Jeon?"Kaşlarını çattı adamın ukala tavrına.

"Hayır?"

"Görünen o ki müvekkiliniz tanıyor hem de oldukça yakından."

"Ne ima ediyorsun?"

"Bir şey ima etmiyorum Bay Jeon son şansınız %50 kabul edin ya da ben gidip bu kafına mahkeme celbi göndereyim ve mahkemede görüşelim." Güldü Jungkook. Ayağa kalkarak ellerini masaya koydu.

"İstersen annesine bile gönder o mahkeme salonunda seni bile gömerim." Odadan seri adımlarla çıkarken asistanına seslendi.

"Bana Klein Herz'i bağla çabuk." Masasındaki telefonu hoparlöre aldı. Sinirliydi.

"Bay Jeon?"

"Metresin mi vardı?"

"Ne?"

"Daha açık sorayım. Karını aldatıyor muydun?"Ses gelmedi hoparlörden.

"Çok güzel bunu bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?" O sırada kapı açıldı ve Jimin girdi.

"Şirketimle ne alakası var bunun."

"Eğer eşinizi aldatıyorsanız mal varlığınızın 2/3'ü eşinizin olur Bay Herz." Sakin sesiyle konuştu sarı saçlı olan.

"1/2 sini teklif ediyorlar kabul etmenizi öneririm." Sohbet artık Jimin ve müvekkil arasındaydı.

"Böyle bir şeyi kabul edemem bir çözüm bulun size para ödüyorum."

"Eğer bana dürüst olsaydınız bulabilirdik Bay Herz yarın dava var ve metresinizi de çağıracaklar."

"Ayrı kaldığımız bir dönemde konuştuk sadece." Jimin Jungkook'a döndü.

"Hala evlilerdi mahkeme bunu kabul etmez." Kapattı telefonu sertçe sinirli olan.

"İnanılmaz!" Ceketini alarak kapıya yöneldi.

"Bir şeyler bulmaya çalışacağım. Gerizekalı adam her şeyin içine sıçtı."

"Seni uyarmıştım davayı almamalıydın."

"Yapmamam gereken şeyler konusunda çok eminsin."

"Bana bağırma."

"Beni delirtme."

"Ettiğini buluyorsun." Rahat tavırları vardı kısa olanın. Sinirlenmesini umursamıyordu. Gerçekleri söyledi.

"Şuan bunun kavgasını mı yapmamızı istiyorsun? Burada bunun kavgasını mı yapalım? İşimi yaptığım için özür falan mı dileyeyim?"

"İşin olmayan her duruma karıştığın için özür dileyebilirsin." Gözlerini kapattı Jungkook. Çok sinirliydi.

O sırada kapıdan içeri giren ile gözleri ona döndü. Taehyung'du.

"Sesiniz dışarı kadar geliyor. Sakin olun." Sertçe elindeki ceketi koltuğa fırlattı ve cam kapıyı sertçe çarparak çıktı.

"Ona çok sert davranıyorsun." Arkasını dönerek manzaraya baktı. Sinirlerini kontrol etmeye çalışıyordu.

"Hak ediyor Taehyung."

"Jimin, o Jungkook. Lütfen sinirinin bu kadar yüzeye çıkmasına izin verme."

"Kim olduğu umrumda değil benim için babamı hapse attıran adam."

"Jimin biri bunu yapmak zorundaydı."

"Farkındayım fakat o bunu özellikle yapmak istedi. O olmak zorunda değildi. Ve pişman bile değil."

"Jimin.."

"Yeter Taehyung"