Suits 11

497 50 20
                                    

|Boy, you got me hooked onto something|

"Merhabalar ben Jennifer Lane yeni ortağım. İngiltere şubesinden geliyorum." Geçen birkaç günden sonra Jennifer denen kadın yönetim kurulunda ortakların yanında yerini almıştı.

Kurucu ortaklar olan Jungkook ve Jimin uzun masada karşılıklı iken diğer ortaklar da sandalyelerdeydi. Yeni gelen kadına sorulan sorular eşiliğinde geçen toplantı ile ayaklandılar.

"Benim odam nerede acaba?" Birkaç kişi dışında kimse kalmamıştı toplantı odasında. Kendisine yönlendirilen soruya cevap verdi Jimin.

"Jungkook'un odasının yanındaki oda." Bu kattaki tek oda o oda olduğundan ona orayı vermişlerdi. Jimin, Jungkook veya Marcus'un oldukça değer verdikleri kadının başka bir katta olmasını istemeyeceklerini düşünmüştü.

Ağrıyan başını ovalayarak toplantı odasından çıkarken asistanı yanına geldi.

"Birazdan Bay Depp geliyor Bay Jeon'un odasına geçecek sizin de toplantıya katılmak istediğinizi düşündüm. 12. gündeler." Jungkook'un baş avukat olduğu davada Taehyung ve Namjoon çalışıyordu.

Johny Depp özel olarak Jimin'den davasına kendilerinin bakmasını istemişti ve katılmamak kötü olurdu.

"Pekala." Jungkook ve Jennifer'ın yeni odada gülüştüklerni gördü. Bir süre oraya bakarken asistanı dikkatini çekti.

"İyi misiniz Bay Jeon?" Hayır çok yorgundu. Tüm gece boyunca kapanmamış davalarına göz atmıştı.

"Odamda biraz dinleneceğim Bay Depp gelince beni arar mısın? Kimse rahatsız etmesin."

"Tabiki Bay Jeon." Adımları odasına giderken tüm panjurları kapatarak ceketini çıkarttı. Düğmelerini yavaşça açtığı mavi gömleği omuzlardan düşerken askıda duran diğer büyük gömleği aldı. Jungkook'un evde kalan eşyalarındandı.

Siyah desenler vardı beyaz gömlekte ve oldukça büyük geldiği için rahattı. Gömleğin birkaç düğmesini iliklerken aynadan kendisine baktı. Altında siyah bir pantolon ve üstündeki gömlek hoş duruyordu bu yüzden direk bunlarla gidebileceğini düşünerek koltuğa uzandı.

Gözlerini kapatarak uyumaya çalışmış ve birkaç dakika sonra da uyumuştu.

Birkaç saat sonra çalan telefon ile uyandı. Asistanının adını gördüğü telefonu kenara koyarak saçlarını düzelterek hızlıca çıktı.

Kapıyı çalarak girdiği odada misafirleri gelmiş Jungkook ile konuşuyordu. Fakat diğer tarafta bay Depp ile konuşan kadını görünce kaşlarını çattı.

Bu şuan tüm haberlerde olan yüksek öncelikli gizli bir davanın görüşmesiydi ve o kadının burada olmaması gerekiyordu. Sinirleri gerilirken Johhny Depp'in de sinirlenebileceğini düşünerek biraz sertçe kapattı kapıyı.

Onu gören adam gülerek ayaklanırken kollarını açtı. Johny onu severdi. Davayı kazanıyor olduklarından da morali bozuk değildi.

"Hoşgeldiniz Bay Depp."

"Hoşbuldum Hoşbuldum. Biz de Jungkook ile ayrıntıları konuşuyorduk." Gözleri Jungkook'a dönerken sahte bir gülümseme verdi.

"Jungkook biraz konuşabilir miyiz? Kusura bakmayın lütfen." Kendisine seslenilmesi ile kaşlarını çatan Jungkook ayağa kalkarak önden giden eşini takip etti. Boş bir odaya girdiklerinde sarı saçlı bağırmaya başladı.

"Yüksek öncelikli bir davaya nasıl tanımadığımız bir insanı sokarsın?"

"Jennifer'ı tanıyorum." Jimin gülerek elindeki dosyaları bir yere fırlattı. Jennifer'ın bu kadar sevilecek ne yaptığını merak ediyordu.

"İsterse başbakanı tanısın umrumda değil. Ben tanımıyorum ve onu da davadan alıyorum."

"Jimin çok tepki veriyorsun Jennifer en iyilerden." Sarı saçlı olan yavaşça yaklaşırken işaret parmağını sallıyordu.

"Anlatamıyorum galiba. Ben tanımıyorum benim önümde bir dava kazanmadı. Bir başarı elde etmediği hakkında hiçbir şey bilmiyorum ve en önemli müşterimizi ona vermeyeceğim."

Birbirlerine bakarlarken sessizlik kaplamıştı odayı. Meydan okuyordu her ikisi de.

"Ben de bu şirketin sahibiyim ve ben tanıyorum. Jennifer Lane resmi olarak davanın avukatlarından biridir. Davanın baş avukatı ben olduğum için de seni çıkartıyorum bu davadan." Bu kısa olanı çok sinirlendirmişti.

"Sen, sen neyden bahsediyorsun bunu yapmaya yetkin yok."

"Olduğunu sen de çok iyi biliyorsun. Bana olan sürekli düşmanlığını ve sinirini anlayamıyorum."

"Sen benim canımı acıttın." Gözleri kızaran Jimin uzaklaşmıştı. Sesleri daha da yükseliyordu.

"Sen gittin ve bu benim canımı acıttı ve hala da acıtıyor. Şimdi ise gelmiş karşımda duruyorsun. Eğer kalırsan tekrar gideceksin ve bu beni tekrar mahvedecek." Jungkook'un şaşırmış sesi daha da yüksekti.

"Sen gönderdin beni. Siz birlik olup sürgün ettiniz beni. Tek yaptığım seni korumakken ben hiç gitmediğim bir yere tek başıma gönderildim. Kimseyi arama iznim yoktu. Beni mi suçluyorsun? Sen beni gönderdin!"

"Gitmeni istemedim. Sinirim geçecekti ama sen gittin ve ben seni görmedim. Tüm kıyafetlerini aldın en güzel fotoğraflarımızı aldın ve beni suçlu hissettirecek bir mesaj bıraktın. İstesen beni arardın ben 6 ayın her lanet günü telefonumu açık bıraktım. Kaza yaptın ama bana haber bile vermediniz. Eğer yanında getirdiğin kız yerine benim haberim olsaydı ben de orada olurdum."

"Çünkü suçluydun Jimin!" Sesleri gittikçe yükseliyordu ve dışarı çıkıyordu.

"Hastaneyken birilerinden seni aramasını istediğimde aramamalarının tek nedeni sensin!" Jimin bunu bilmiyor muydu? Biliyordu tabiki dayanamıyordu uyuyamıyordu bu yüzden.

Sessiz kaldı sarı saçlı olan. Cevap alamayacağını anlayan Jungkook omuzlarını düşürerek kapıya yönelirken eşinin sesini duydu.

"Geri taşınmanı istiyorum Jungkook. Ev bulmakta sorun yaşadığını biliyorum sen böyle şeyler sevmezsin. Evimizi de sevdiğini biliyorum. Ben kendime yeni bir ev bulurum." Kaşlarını çatarak ona bakan adamı umursamadan devam etti.

"Jennifer isterse davada yer alabilir." Jungkook daha da kaşlarını çattı. Ne yani pes mi etmişti şimdi? Bu mümkün bile değildi.

Sarı saçlı olanın kendisine yaklaşırken çözmeye başladığı düğmelerinden ve birkaç saniye sonra birleşen dudaklarından eşinin pes etmediğini aksine kazandığını anlamıştı.

Kilitlenen kapı teker teker yere düşen kıyafetler birkaç aylık özlemin şahitleriydi.

SuitsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin