10

480 38 6
                                    

İki ders matematik dersinin ardından başım patlayacak gibiydi. Dışardan görünmesede kafamın üzerinden dumanların yukarı doğru süzüldüğünü hissedebiliyordum. Kafeteryanın kapısını açmak için kendime çekip sakince içeri girdim. İçeri girer girmez gözüme karşıdaki masalardan birinde oturan kalabalık grup çarptı. Sofia ve kalabalık arkadaş çevresiydi bunlar. Biraz inceledikten sonra ilerleyip kendime bir kahve siparişi verdim. Kahvemin hazırlanmasını beklerken onlara bakmamak için zor duruyordum. Bakışlarımı ayakkabılarıma indirip öylece kahvenin hazırlanmasını bekledim.

Birkaç dakika sonunda kahvenin hazırlanmasıyla sıcak karton bardağı alıp tekrar kapıya yöneliyordum ki aklıma Sofia'ya geri vermem gereken kazağı geldi. Çok fazla düşünmeden geriye dönüp kalabalık grubun olduğu masaya doğru ilerlemeye başladım. Sofia ile kesişen gözlerimiz bir anlık duraksamama neden olsa da aldırmadan ilerlemeye devam ettim. Masanın önünde durdum.

"Sofia?" Yüksek sesle konuşan grubun aniden sesi kesildi ve beni odak noktalarına aldılar. Hepsinin üzerimdeki bakışlarını hissedebiliyordum ama ben istikrarla tek bir kişiye bakıyordum, Sofia'ya.

Sofia devam etmemi istediğini belli edercesine kafasını salladı.

"Kazağını getirdim, dolabımda. Gel vereyim istersen."

Tam ağzını açıp konuşacakken onu başka bir ses böldü.

"Neden o geliyormuş? Sen getirsene." Konuşan Sofia'nın aptal arkadaşlarından sadece birisiydi.

"Kapa çeneni Mathew." Sofia sandalyesinden kalkıp yanıma geldi.

"Tamam, hadi dolabına gidelim." Kafamı salladım. Arkamı dönüp ilerlemeye başladığımda arkamdan duyulan adım seslerinden beni takip ettiğini anlayabiliyordum.

Okul binasına girip dolabımın önüne vardığımızda şifreyi girip dolabı açtım. Hemen önde duran kazağı alıp Sofia'ya uzattım. Kazağı almasının ardından birbirimize hiçbir şey demeden anlamsızca bakmaya başladık. Sonunda bu durumun garip kaçmaya başladığını anlamış ve konuşmak için ilk adımı atmıştı.

"Yanık ne durumda?"

"İyileşti sayılır. Çok abartılacak bir şey değildi zaten." Kafasını salladı. Ortama tekrar hakim olan sessizlik bu sefer çok uzun sürmemişti.

"Belki de haklısın."

Kaşlarımı anlamayarak havaya kaldırıp sordum. "Ne konuda?"

"Kızlardan hoşlanmam konusunda." Beklemediğim anda gelen bu itiraf yutkunmama neden oldu.

"Hoşlanmasan o gece o şekilde davranamazdın, Sofia. Bu içinden gelen bir şey, reddedemezsin. Sadece sen bunu biraz geç farkettin o kadar."

Yüzüne müstehcen bir gülümse yayıldı. "Ama farkettim, değil mi?"

Ne diyeceğimi bilemeyip kafamı ard arda salladım. Kalbim küt küt atıyordu. Bu davranışları vücut ısımı o kadar yükseltiyordu ki her an havale geçirip ateşten cayır cayır yanacak gibiydim. Bu kız ayaklarımı yerden kesmeyi çok iyi beceriyordu. Tam iki yıldan beri dengesiz kalp ritimlerimin, duygu değişimlerimin sebebi hep oydu.

Bir adım yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Boşta olan eliyle yavaşça belimi kavradı. Hızlanan nefes alış verişimi ve kalp ritmimi duymuş olacak ki yüzünde alayla karışık yaramaz bir sırıtış vardı.

Kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Geçen geceyi daha sık tekrarlamak ister misin?"

DRUNK • gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin