4'Düşman

51 3 7
                                    

İyi okumalar🖤

-•-•-•-•-•-•-
Medya - Roza

Bugün Roza'yı görmemin ardından tam 2 gün geçmişti. Her yerde onu arıyordum ama  bulamıyordum. Belki ablasının yanındadır diye ablasının evine gitmiştim. Sonuç ise delirdigimi düşünüp  beni evden kovmuşlardı.

Roza'nın ne yapmaya çalıştıgını anlamıyordum. Yaşadıgından ailesinin bile haberi yoktu. Oysa Roza her şeyden çok ailesine deger veren biriydi.

Bunları düşünmeyi sonraya bırakıp okula gitmek için hazırlanmaya başladım.

Altıma dolabımda ki en çok sevdigim siyah kot pantolonumu giydim. Üstüme siyah hafif bogazlı kazak, üstüne de kahverengi ve kırmızı karışımı olan uzun kabanımı giydim.  Hafif bi' makyaj yapıp,  beyaz  spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Kampüse  geldigimde üzerimdeki tuhaf bakışları adlandıramasamda üstüne düşmeyip adımlarımı sınıfıma dogru atmaya başladım.

Sınıfıma dogru adımlarken telefonuma gelen bir bildirim sesiyle cebimden telefonumu çıkardım.

Cansu
Her neredeysen hızlı olsan iyi olur çünkü hoca derse girmek üzere. Bilmiyorsan eger ders kimya!

Cansu'nun mesajı ile daha da hızlanmaya başladım. Bir yandan da Cansu'ya kampüste oldugumu yazıyordum. Aniden bi' şeye çarpmam ile dengemi kaybettim. Tam düşücektim ki buna engel olan bedenime sarılan iki kol oldu.

Tanıdık koku burnuma dolarken sertçe yutkundum. Bu koku onun kokusuydu.

Gözlerimi yavaşca aralayıp, onun hasret kaldıgım ela gözleri ile birleştirdim.
Eskiden ela gözleri bir çok duyguyu içinde barındırırken, şimdi ise hiç bir duyguyu barındırmıyordu.

Bakışları dudaklarıma kayınca kafasını iki yana sallayıp benden hızlı bi' şekilde ayrıldı.

Benden ayrıldıgında boşluga düşmüşüm gibi hissetmiştim. Onun yokluguna alıştıgımı zannederken yanılmışım. Ben onun yokluguna alışmamıştım sadece kabullenmek zorunda bırakılmıştım.

Bakışlarımı tekrar gözlerine cevirdigimde gözlerinde bu sefer tek bir duygu gördüm.
Öfke.

Kalbimi parçalara ayırsalar bile bu kadar acı çekmezdim.

"Biraz dikkatli ol!" Sinirle kükrediginde yerimden sıçradım.

"Afedersin." Gitmek için hareketlendiginde kolundan tutup onu durdurdum.

"Bırak kolumu!" Dişlerinin arasından sinirle tısladı.

"Konuşmamız gerek." Onun ses tonunun aksine benim sesim oldukça sakin çıkıyordu.

"İki gün önceki dediklerimi hatırlatmamı istemiyorsan bırak kolumu!" Kolunu çekmeye çalıştıgında biraz daha sıktım.

"Sadece 5 dakika. Önemli!"  Arkamı dönüp yürümeye başladıgımda onunda arkamdan geldigini adım seslerinden anlayabiliyordum.

Hızla kapıyı açıp lavoboya girdim. Arkamdan o da gelip kapıyı kapattı.

Ona dogru biraz yaklaşıp konuşmaya başladım.

"Nasıl olabildi böyle bir şey?" Anlamaz gözlerle bana bakınca konuşmamı devam ettirdim.

"Nasıl hayatta kaldın? Ben seni kendi ellerimle gömdüm o topraga... Nasıl kurtuldun?" Sonlara dogru sesim kısılmıştı.

"Eski ben olsaydım bu belki seni iglilendirebilirdi ama artık eski ben yok. Eski sende yok. Eski biz de yok. Ve bu seni ilgilendirmez."

Sözleri kalbimi delip geçerken zorla konuştum.

"Görmüyor musun birbirimizi seviyoruz. Hala biz diye bir şey var." Söylediklerim onu sinirlendirmiş olmalı ki kaşları çatıldı.

"Biz diye bir şey yok anla artık şunu. Ben orada senin yüzünden ölürken sen başkaları ile gönül eglendiriyordun." derin bi' nefes alıp devam etti sözlerine

"Ben bir kez senin yüzünden öldüm Burçak. Bu asla bi' kez daha tekrarlanmayacak! Ha unutmadan söyleyeyim, ben o gün o mezarlıkta seni sevmeyi bıraktım. Artık sadece tek bir farkın var digerlerinden. O da sana besledigim bitmek tükenmek bilmeyen öfke ve nefret. " Arkasına dönüp kapıya dogru iki adım attı. Kapıyı açıp bana baktı ve o sözleri duymaktansa ölmeyi diledigim şeyler dudakları arasından çıktı.

"Sana yemin ederim ben yaşadıgım sürece sana günyüzü göstermeyecegim. Artık bir tane daha düşmanın var Burçak Erum."
kapıyı çarpıp gitti.

Bana düşmanım gibi bakma
Bakışların karşısında duramam
Yaşadıklarımızı yok sayma
Tüm bu olanlara katlanamam
-meyuş

Vaveyla GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin