İlk kez K-Pop ile ilgili bir kurgu yazıyorum. Umarım beğenilir 💚✨
İlk olarak kısa bir karakter tanıtımı:
Lee Yeong-ho: Kendisi yarı Koreli yarı İngiliz olan bir JYP stajyeri. Tabi Kore'ye gelince ismini değiştirmek zorunda kalmış. Dans ve vokalde çok başarılı. Siyaha çalan uzun kahverengi perçemli saçları var. Gülünce gözleri kısılıyor. Sadece yakından bakınca kahverengi olduğu belli olan gözleri var. 1.70 cm boyunda; 46 kg, esnek ve fit biri. 2001 7 Haziran'da doğmuş.
Yang Soo-jin: Yeong-ho'nun en yakın arkadaşı. İlkokul ve ortaokulu İngiltere'de sınıf arkadaşı olarak okumuşlar. Yarı İrlandalı yarı Koreli. O da arkadaşı gibi JYP'de stajyer. Rap ve dans konusunda çok başarılı. Kahverengi, öndeki iki perçemi sarı renkli olan, uzunluğu ensesini geçmeyen bir saçı var. Açık kahverengi gözleri var. 1.64 boyunda; 47 kg, fit biri. 2000 30 Mart'da doğmuş.
Hikaye'ye geçelim:
Her zamanki gibi Soo-jin ile yaşadığım apartmanın önüne geldim. Apartmanın önünde yeşil büyük çalılar vardı, gri binanın ortasında çalılarda boşluk vardı tam orada da apartmanın girişi vardı. Girişe doğru yere bakarak ilerledim. Tam arkamda sesi Stray Kids'den Bangchan'in sesine benzeyen birinin Korece cümlesini duydum. Arkamı dönmemle birlikte donup kalmıştım. Onlardı... Bangchan ve Felix.
"I'm sorry. I can't speak Korean." (Türkçesi: Üzgünüm. Ben Korece konuşamıyorum.) diyebildim zar zor. Bu cümlenin üzerine şaşırmış olmalılar. Belki de beni daha önce şirkette görmüşlerdi. Bana cevap vermemişlerdi. Bende tekrar konuştum:
"And, why are you here?" (Türkçesi: Ve neden buradasınız?). Sonunda Bangchan sunbae cevap verdi:
"Neither do we. The company driver said that, he had a very important job and that he had to take us down here." (Türkçesi: Bizde bilmiyoruz. Şirket şoförü çok önemli bir işi olduğunu ve bizi burada indirmesi gerektiğini söyledi.). Bangchan sunbaenin sözleri üzerine çok şaşırmıştım. Ardından Felix sunbae konuştu:
"Can we use your phone? Mine's in the dorm, and Chan hyung's phone is dead." (Türkçesi: Telefonunuzu kullanabilir miyiz. Benimki yurtta kalmış Chan Hyung'un telefonunun da şarjı bitmiş.)(Yazar notu: Başrol kızımız Korece'yi izlediği dramalardan öğrendiği kadar biliyor.)
Hemen elimi cebime atıp telfonumu aldım. Kilidi açıp Bangchan sunbaeye verdim. Bir numara girip aradı. Konuşmaya başlayınca bu kişinin Seungmin olduğunu anladım. Yani onu aramasındaki sebebi biliyorum: Aralarındaki aklı başında olan 2-3 kişiden biri. Bunu bir Stay olarak söylüyorum. Bangchan sunbae konuşmaya başlayınca Korece'yi hızlıca öğrenmem gerektiğini anlamış oldum.
Bangchan sunbae telefonu bana uzattı. "Thank you. We won't forget this favor." (Türkçesi: Teşekkürler. Bu iyiliğini unutmayacağız.) dedi ve gitmek için arkasını döndü. Fakat Felix sunbae hâlâ bana bakıyordu. Ardından konuştu:
"I've seen you at the company before." (Türkçesi: Seni daha önce şirkette görmüştüm.)"I'm an intern at JYP." (Türkçesi: Ben JYP'de stajyerim.) dedim onun merakını gidermek amaçlı. Bangchan sunbae bu dediğimi duyunca bana döndü.
"Then, i'd like to thank you tomorrow by ordering a coffee at the company." (Türkçesi: O zaman yarın şirkette bir kahve ısmarlayarak sana teşekkür etmek isterim.) dedi ve gülümsedi.
Bende gülümseyerek cevap verdim:
"Sure. İt's sounds great. But I have to go now, my friend is waiting. See you Sunbae! (Türkçesi: Tabi. Güzel olur. Ama şuan gitmem gerek arkadaşım bekliyor. Görüşürüz Sunbae!)(Yazar notu: Korece de Sunbae, kıdemli kişi anlamına gelir.)
(Yazar notu: Buradaki konuşmalar ingilizce geçiyor gibi düşünün çünkü gerçekten çevirmesi zor.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Friendship «Hwang Hyunjin»
Fanfiction"Arkamı dönmemle birlikte donup kaldım. Bangchan ve Felix karşımda duruyordu." "Arkamı döndüm. Karşımda duran 7 kişi ile donup kaldım." "Onlar artık abilerim gibiydi." "Hayır... O benim arkadaşım." "Evet, şuan ondan hoşlanmaya başladım..." "Bende se...