Herkese merhabalar ! Uzun bir zamandır yeni bölüm girmediğimin farkındaydım. Açıkcası hikayeyi silmeye karar vermiştim ama güzel yorumlarınız ve biricik sudemin baskılarıyla tekrar yazmaya devam ediyorum. Umarım bu bölümü beğenirsiniz mutlaka yorumalrınızı bekliyorum ;) Votelarınızda eksik olmasın ;) Multimedia Jun Pyo'nun Jan Di'yı izlediği kısım. Ve son bir soru yeni bölüm hazırlıkları devam etsin mi ?
İYİ OKUMALAR.
-So Yi Jung’dan-
Sabah yaşanılanların ardından Jun Pyo baya sinirlenmişti. Bir köşeye çekilmiş düşünüyor, kimseye cevap vermiyordu.
‘’Jun Pyo’nun nesi var ?’’
‘’Sanırım bugünün şokunu hala üstünden atamadı. Bütün gün böyleydi.
Woo Bin’in dediklerinin ardından konuşmak için Jun Pyo’nun olduğu kısıma doğru ilerledim. Sabah kızın verdiği kartı odak noktasına koymuş sinirle isabet ettirmeye çalışıyordu.
‘’Ne yapıyorsun ?’’
Biraz daha samimi bir ortam kurabilmek ve sinirlerinin yatışmasını sağlamak için elimi omzuna atıp;
‘’Çok ciddi duruyorsun.’’
‘’Aaah ! Dokunma bana’’ diyerek elinin tersiyle elimin düşmesine neden oldu.
‘’Kafamın çalıştığını duyamıyor musun? Jan Di midir Jap Cho mudur o kızı bastırmak için bir yol düşünüyorum.’’
‘’Neden düşünmekle bu kadar vakit harcıyorsun ki ? Her zaman yaptıklarını yap.’’
Dediklerimi anlamış olacak ki yüzü zafer edasıyla parladı;
‘’Seni afacan, akıllı şey, aferin sana.’’
Tekrardan büyük bir sevinçle kızın verdiği karta yaklaşıp, okları üzerinden aldı ve kartı o kızmış gibi düşünerek konuşmaya başladı;
‘’Kuru temizlemeci Jan Di şimdi bittin işte !’’
-Geum Jan Di’den-
Sabah okula geldiğimde yavaş adımlarla ve geçen zamanları düşünerek ilerledim. Dolabımı açacağım sırada tüm gözlerin üstümde olduğunu fark ettim. Anlam veremeyerek tekrar dolabıma yöneldim ve açmaya hazırlandım. Tam dolabı açtığımda;
‘’Birisi daha kırmızı kart aldı !’’
‘’İkinci sınıf, B sınıfı, Geum Jan Di. F4’ten kırmızı kart aldı.’’Etrafımda yaptıklarımı takip eden ve dolabı açtığımda saçma yorumlar yapan kızın dedikleri bir şenlik havası yaratırken onları dinlemek istemedim.
‘’Maç mı yapıyoruz sanki burada ? Kırmızı kartta neymiş ?’’
Dolabıma yapıştırılan kartı alıp sanki tüm sinirimi alacakmışçasına yere atıp üstünde tepinmeye başladım. Ezildiğinden emin olduktan sonra hızlı adımlarla yürümeye başladım. Sınıfa girdiğimde de tüm gözler yine üzerimdeydi. Umursamayarak sırama doğru ilerlediğimde oturduğum sandalyenin ve masanın yerinde olmadığını gördüm. Korkuyla, öfkeyle ve merakla sıramın nerede olduğunu bulmaya çalışırken 3’lü böcekler dibimde bitti;
‘’Merhaba.’’
‘’Merhaba, deli.’’
‘’Sanırım sıran burada değil. Zaten senin gibi birinin sırası burada olmamalı.’’
‘’Nasıl senin gibi sıradan biri beraber bizimle okur ?’’
‘’Neden okulumuza geldin ?’’