Bu bölümde bazı yerlerde CEO kelimesi geçicek yabancı karşılanamsın diye anlamını yazıyım dedim. CEO(closely held corporations):İcra kurulu başkanı ya da genel müdür, bir şirket, örgüt ya da acentenin en üst dereceli yöneticisidir. Hala yorum yapan yok, biraz sabretmem gericek sanırım ama yine de hikaye yazmak hoşuma gittiği için yeni bölüm yayınlamaya devam ediyorum.Birde bu bölümde ve diğer bölümlerde de geçiçek bazı kore'ye özgü kelimeler var bu bölümde geçen ise; Noona: kore'de erkeklerin kendilerinden büyük kızlara sesleniş şekli.B'i nevi abla demek. Multimedia Kang Hee So ( Yaşlı Cadı :D ) İyi Okumalar <3 :D
-Neden çiçek dörtlü ? Gerçekten o kadar yakışıklılarmı merak ediyorum.
Tekrardan iç geçirerek;
-Onları bir kere olsun yakından görebilsem başka bir şey istemeyeceğim.
Ustamız merka;
-Çiçek dörtlü mü ?
Ga Eul başıyla onaylayarak;
-Hı, hı.
Sinsi ve sinirlenmiş ifademle onlara dönüp;
-Çiçek dörtlü mü ? Tbai canım. Daha çok uçan dörtlü gibi. Pisliğin etrafında toplanmış hepsi.
Bu kadar ciddi konuşmamın ardından Ga Eul alayla sırttı. Hiçbirini takmayıp masa silmeye devam etmeye çalışırken yüzümde flaş ışığı hissetim ardından dükkanın dışına bakınca tüm televizyon haeber ekiplerinin buraya toplandığını anladım. Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu.
-Jan Di !
-Buraya bak !
-Söylemek istediğin bir şey var mı ?
-Buraya bak !
-Buraya !
-Lütfen buaraya bak 1
Pörtlemiş gözlerimi gülümsemeye, ''o'' şeklini almış ağzımı sırıtmaya çevirerek kameralara poz vermeye çalıştım.
-CEO Kang Hee So-
Son zamanlarda şirketimiz adına dolanan haberler canımı sıkmaya başladı. Hele ki mucize kız saçmalığı. Tam anlamıyla bir saçmalık. Bunun böyle sürmesine göz yumacak değilim. Elimden geleni ardına koymamalıyım. Kötü düşünecelere dalmışken sekreter içeri girdi.
-Özür dilerim. Şimdilik, halka ilişkiler takımı bu konu üstünde oldukça yoğun çalışıyorlar.
-Dur bir dakika, sen buna yoğun şekilde çalışmak mı diyosun ? Nasıl olur da Jun Pyo isminin gazetecilerin ağzına düşmesine izin verirsin ?
-Haklısınız, efendim...
-Toplum neden korkunç biliyor musun ? Çünkü hepsi aptal. Bir sebepten deliye dönerlerse onları durdurmak imkansız hale gelir. Mantık ve duyarlılıkla anlaşamazsın onlarla. Yangını başlatan kimse, o söndürmek konusunda sorumluluk sahibi olmalı.
-Geum Jan Di-
Yanlış teslimatlar yüzünden magazincilerden kaçmak için vaktimi boşu boşuna harcadım. Shinwa Lisesi, F4 ne zaman aklıma gelse kendimi kusacakmış gibi hissediyorum.
-Ben geldim !
Eve girdiğimde salondaki yabancı adam dikkatimi çeken tek odak kaynağı oldu.
-Oh, tam zamanında geldi !
-Jan Di, merhaba de.
Babam küçük kız muamelelerine devam ederken, çok ünlü biriymişim gibi hep birlikte ayağa kalktılar. Babam çok sessiz konuştuğunu sanarak;
-Shinwa Grup CEO'su adına burada bulunduğunu söylüyor.
Hiç bişeyden haberim olmadığı gibi hala gizemli konuşmaya devam ediyorlardı.
-Ha?
Evimizdeki yabancı adam bu bilmeceye bir son vererek konuşmaya başladı.
-En sonunda ünlü mucize kızı görme şansına ben de sahip oldum. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
Yabancı adam konuşamaya başladığında yapbozun parçaları yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Dur, dur bir dakika yoksa okuldaki çocuğu benim attığımı filan düşünmüyorlardır umarım. Yoksa şu anda gelen yabancı adam bana dava açmak içinmi geldi ? Hemen kendimi savunmaya kalkışmalıyım.
-Onu ben itmedim. Gerçekten, F4 müdür nedir, bunu yapan onlar. Benim o okulla alakam bile yoktu ben sadece oraya temizlenmiş giysileri götürmek için gittim. Ne yazık ki şansıma kendini atacak olan bir müşteri çıktı.
Adam ne kadar korkmuş olduğumu anlamış olacak ki;
-Ben sadece size...
Yalnız adam değil annemde beni sakinleştirip birşeyleri izah etmek için söze atıldı;
-Jan Di, kızım sakin ol. Yarından itibaren Shinwa Lisesi'nde okumaya başlayacaksın.
İçimde bir anda fırtınalar kopmaya başladı. Üzülsem mi, sevinsem mi bilemedim. Shinwa Lisesi her ne kadar harika olsada önemli olan içindeki çocuklar sanırım o dördüyle hiç anlaşamam. Yok ben öyle bir okula asla gidemem. Dışarıdan bakıldığında tipim her ne kadar şaşkın gözüksede ailem pek bir sevinmişe benziyordu. Annem, babam ve kardeşim hep bir ağızdan ''Orada okumaya başlayacaksın'' diye bağrıştılar. Hala nasıl bir çukura sürüklendiğimin farkına varamayarak;
-N...ne?
-Çünkü...
Babam heyecanla, CEO adına gelen yabancı adamın sözünü keserek;
-CEO senden çok etkilenmiş, seni özel burslu öğrenci olarak kabul edecekler.
-Burslu öğrenci mi ? Neden ben ?
Bir hevesle adam konuşmaya başlayarak;
-İnanıyoruzki Jan Di...
Tabi ki yine yarıda kaldı yabancı adamın sözünü bu seferde küçük kardeşim kesti;
-Noona, liseye kadar hep yüzme takımındaydın, senden tekrar yüzmeni istiyorlar.
Hepsi tekrardan sevinç çığlıkları atmaya başladılar ta ki ben onların sevinçlerini kesinceye dek;
-HAYIR !