Tamam okuyucu sayısı çok değil ama onlarda yorum yapamazmı ama bari saçmaysa saçma diyin biritiriyim bende. Biraz daha yorum yapabilmeniz için bölüm yayınlıyorum.Multimedia Ga Eul ve Jan Di :D İYİ OKUMALAR :D <3
Yukarı çıktığımda müşterimiz tam kendini atmaya hazırlanıyorduki;
-Bekleeeeee!! Bekle Öğrenci Lee Min Ha! Sayın Müşteri!
-Kim...Kimsin sen ? Yüzü kanlar içindeydi.
-Ahh ben mi ? Şeyy, kendimi tanıtayım, ben Kuru Temizleme'den geliyorum diyerek elimdeki temizlenmiş giysileri gösterdim. ''Jan Di Kuru Temizleme, 30.000 won lütfen ! diyince herkes birden gülmeye başladı. Çocukta bir an komik bulmuş olacak ki güldü. Bu kadar komik olan ne varsa anlamadım. Kıyafetleri temizleyince parayıda almamız gerekir. Yalnız çocuğun sirk yapar gibi bir hali vardı. Demirlerin üstünde bir o yana bir bu yana gitmesi beni geriyordu. Cevap vermeyince benle pazarlığa kalkıştığını anladım.
-Tamam, tamam, 20.000 won ? yeniden cevap vermeyince elimle göstererek ''5.000 won'' bakışı attım.
Kan içinde kalan eşofmanlarını görünce;
-Eşofmanlarınız servise dahil. Sürekli müşterimiz olmayı sakın unutmayın.
-Öldüğüm zaman faturayı eve gönderebilirsin.
-Ahh ! Ama yapma böyle şimdi ' Ö...ö...ö... ölecek misin ? Şimdi mi öleceksin ? etrafıma bakınarak ''Neden? Harika bir okula gidiyorsun.
-Hayır, burası okul değil cehennem !
-Affedersin ?
Şaşırarak tekrar soru sordum.
-Gerçek cehennem bu okulun dışındakı dünayada. Sen hiç üniversiteye giriş cehennemini duydun mu ? dediğimde ateş saçan gözleriyle birden bana;
-Sen hiç F4'ü duydun mu ?
-F...f...f ne ? F4'mü o ne ?
-Onlarda kırmızı uyarıyı aldığın zaman, bil ki bütün bir okul için ava dönüşmüşsündür. iyi hatırla bunu...
Çocuğun dedikleri karşısında şaşırmıştım. Biraz mantıklı düşününce yüzündeki kanlara sebebiyet verenlerin onlar olduğunu anladım.
-Bunu sana yapmalarına izin veremezsin. Onlar hep kendini bir şey sanan aptal kaybedenlerdir.
Kısa bir soluk alarak konuşmama devam ettim.
-Eğer ben bu okula gitseydim, onları yakalar ve bacaklarını kırardım.
Konuşmama devam ederken sinirden giysileri ısırıyordum. Çocuk alayla bana bakıp;
-Çok şanslılar, yani....arkadaşların.
Çocuğun dediğinden hiç birşey anlamayarak ''Ha?'' diye merakımı gidermeye çalıştım.
-Senin gibi bir arkadaşa sahip oldukları için.
Daha sonra ne demeye çalıştığını anladığımda sırıttım.
-Seyy.... sanırım, biraz öyle.
Kendi kendime havalara girerken çocuğa döndüm. Tanrım kendini atmaya hazırlamıştı ki elimdeki giysileri fırlatıp 'Hayıııııııır!'' diye böğürerek ona koştum.Herkesin ''oooooooo'' sesleri benim çocuğa koşmamla birlikte ''aaaaaaaaaa'' ya dönüştü.Biraz zorandım ama sonunda çocuğu üstündeki kazaktan tutmayı başardım...
-Bir kaç gün sonra-
Okulda ki çocuğu kurtarmamın ardından her yerde benim haberlerim dolanıyordu. Masa silmeye devam ederken ustamızında televizyonda, okul ve benile ilgili bir haber izlediğini gördüm. Televizyondan gelen sesler sinirimi daha da bozuyordu. Ustanın elinden kumandayı alıp televizyonu kapadım. Ustada pek takmadı zaten. Tam işime konsantre olmuşken Ga Eul;
-Jan Di, lakabının ne olduğunu biliyor musun ?
Şaşkın gözlerle ona baktım. O da anlamış olacak kı haberi okumaya devam etti;
-Halk kahramanı, Mücize Kız, sen neslimizin gerçek Mücize Kadınısın. Jan Di Kuru Temizleme, durmak yok ! Shinwa'nın Mucize Kızı !
İkisi de birlikte beni desteklemeye çalıştıklarını zannederek ellerini yumruk yapıp ''Fighting'' işareti yaptılar. Sanki çok bir şey yapmışım gibi her yerde böyle haberlerin dolaşması ve herkesin bu şekilde davranması sinirlerimi bozuyordu. Elimdeki bezleri yere fırlatarak;
-Kesin şunu !!
Sinirlenmemden haz almış gibi bir halleri vardı. ikisi de birden sırıttı. Ga Eul tekrar sinirlerimi bozmak için konuşmaya başladı.
-Neden çiçek dörtlü ? Gerçekten o kadar yakışıklılarmı merak ediyorum.
Tekrardan iç geçirerek;
-Onları bir kere olsun yakından görebilsem başka bir şey istemeyeceğim.
Ustamız merka;
-Çiçek dörtlü mü ?
Ga Eul başıyla onaylayarak;
-Hı, hı.
Sinsi ve sinirlenmiş ifademle onlara dönüp;
-Çiçek dörtlü mü ? Tbai canım. Daha çok uçan dörtlü gibi. Pisliğin etrafında toplanmış hepsi.
Bu kadar ciddi konuşmamın ardından Ga Eul alayla sırttı. Hiçbirini takmayıp masa silmeye devam etmeye çalışırken yüzümde flaş ışığı hissetim ardından dükkanın dışına bakınca tüm televizyon haeber ekiplerinin buraya toplandığını anladım. Her kafadan farklı bir ses çıkıyordu.
-Jan Di !
-Buraya bak !
-Söylemek istediğin bir şey var mı ?
-Buraya bak !
-Buraya !
-Lütfen buaraya bak 1
Pörtlemiş gözlerimi gülümsemeye, ''o'' şeklini almış ağzımı sırıtmaya çevirerek kameralara poz vermeye çalıştım.
*''Fighting'' Kore'de yılma, dayan, savaş anlamlarına gelir.
Ga Eul'de Jan Di'nın en yakın arkadaşı.
Shinwa Grup neredeyse Kore'nin tamamına sahip çok zengin bir şirket. Okulları, benzin istasyonları filan var.