ocht

2.6K 230 129
                                    

🌸🍋

Lisenin ikinci günü de bitmişti. Her ne kadar Aizawa sensei bizi boş bıraksa da diğer senseiler yavaştan başlamıştı konulara.

Çantamın içine kitaplar ile yeleğimi de koymuştum. Hava cidden sıcaktı. Yeleğim ile çantam daha ağırlaştığı için zorlukla takmıştım.

Sınıftan ayrılırken Kacchan'a göz attım. Bu gün cidden garip davranmıştı. Somurtup ilerlemeye devam ettim.

"Oi! Midoriya-kun!" Tanıdık ses ile arkaya döndüm.

"Birlikte gidelim mi?"

"Olur." Dişlerini göstererek gülümsedi Denki-kun. Sessiz bir şekilde okuldan çıkarken konusmaya başladı.

"Şey Midoriya-kun, yanlış anlama tabii istemezsen de cevaplama ama hastalığın doğuştan mı?" Bu soruyu aniden sorduğu için şaşırmıştım.

"Evet doğuştan." 'Hm'layıp elini çenesine koydu. Ağzından küçük bir 'anladım' sesi duydum. Gülümseyip tekrar önüme döndüm. Gelen sesle tekrar sağıma döndüm. Bu seferde kaşları çatılmıştı. Umursamamaya çalışarak ilerlemeye devam ettim.

Konuşacak bir şey bulamıyorum!

Sevip sevmediği şeyler ne hiç bilmiyorum. Ah! Yeni tanıştığım insanlar ile sohbet etmek kesinlikle zor.

"D-Denki-kun kardeşin var mı?"

"Ah? Hayır, tek çocuğum."* Şaşırmıştım. "Ya sen?"

"Ben de tek çocuğum."

"Oh! Güzel bir şey değil mi?! Şahsen ben çok seviyorum! Ki bazen biraz kötü olabiliyor... Pekii, yanlış anlama ama merak ettim, annenin ve babanın kurtu ne..?"

🌸🍋

Uzun ve eğlenceli bir sohbet etmiştik Denki-kun ile. Soradan yol ayrımından sola doğru gitmişti. Eğlenceli ve samimi biriydi.

Bense hâlâ dümdüz gidiyordum. Köprüden geçerken duraksayıp aşağıdaki nehire baktım. Tek tük balıklar vardı. Neden bilmiyorum ama şu an çok fena balıklara ekmek atmak istiyordum. Ama yakında hiç fırın ya da market yoktu. Daha fazla yakıcı güneş altında durmak istemediğim için yürümeye devam ettim.

"Ah, çok sıcak!" Elimle üniformamın eteklerinden tutup biraz salladım. Eve gidince banyo yapmak ilk işim olacaktı. Üstüne çantam da ağırdı.

Arkamdan ayak sesleri duyunca yavaşladım. Kısa bir süre sonra tekrar eski hızıma geldim ki zaten sıcaktan bayılacak gibi olduğum için bayağı yavaş yürüyordum.

Güneşin ışıkları gözüme vurduğu için önümü göremiyordum. Elimle siper edeceğim sırada adım attığım an, köprüden inerken ayağımı az kaldırdığım için boşluğa denk gelmişti. Öne doğru düşerken ellerimi hızla öne doğru uzatmıştım ki düşmediğimi fark ettim.

Ayağımı hızla yere koyarken çantamdan çekildiğimi hissetmiştim. Yavaşça arkamı döndüğümde Kacchan'ın tuttuğunu görmüştüm.

"Seni aptal! Düzgün yürüsene!" Düşeceğim korkusu ile kalbim sert bir şekilde atarken Kacchan'ı görmem ile daha da hızlanmıştı kalbim.

Kızgın ve kırmızı gözlerleri ile hâlâ bana bakarken sertçe çantamı geriye çekip düz durmamı sağlarken, çantam ağır olduğu için gereğinden fazla geriye gitmiştim. Hatta nerdeyse arkaya doğru düşecektim.

Arkaya dönüp bana baktı yine. Yine çatık kaşları ile bana doğru adımlayıp arkama geçti. Sırtımdaki o ağırlık yavaşça yok oldu.

"Oi Deku, Çantanı çıkar."

"He? N-neden?"

Arkaya dönüp ona bakınca korkunç gözlerle karşılaştım yine. O anda yavaşça kollarımdan çıkardım çantamı. Çantamı eline alıp konuştu.

"Cidden bu ağırlık yüzünden mi o kadar geriledin?" Uzunca çantaya baktı ve diğer eliyle yüzünü kapattı. Sessizce bir şey mırıldanıp elini yüzünden çekmeden önüme geçti.

"Gidelim."

🌸🍋

Her ne kadar Kacchan'dan çantamı almak istesemde artık sinirlendiği için konuşmayı kestim. Evlerimizin önüne gelince tekrar ondan çantamı isteyecektim.

Her ne kadar ona hafif gelse de yine de ona zahmet veriyordum. Ama bana yardım etmesi çok çok olağan dışıydı. Büyüklerimizin dediği gibi, dünya tersine mi dönüyordu?

"K-kacchan, artık çantamı alabilirim. Hem evim senin evinin yanında-"

"Aptal Deku, o kadar yolu geldik şimdi mi bırakacağım çantayı?" Her ne kadar sesi başta normal çıksa da sonlara doğru yine bağırır gibi konuşmuştu.

Susup sessizce adımlamaya devam etti arkasından. Bahçe kapısından girip dış kapının önüne koyduğu çantayı. Tekrar arkaya dönüp çıkmak için ilerledi.

"T-teşekkür ederim..."

Uzunca susup konuştu. "Teşekkürüne ihtiyacım yok."

Kapıdan çıkıp kendi evine adımladı. Gülsem mi, somurtsam mı şaşırdım. Başımı yavaşça sağa sola sallayıp kapıya adımlayıp zile bastım. Anahtar ile kapıyı açmaya üşenmiştim.

"İzuku, hoşgeldin."

"Hoşbuldum anne."

Ağır çantamı yerde sürükleye sürükleye odama getirmiştim. Yatağıma sırt üstü uzanıp elimi hâlâ sertçe atan kalbime koyduğum.

Kacchan bu son günlerde gerçekten garipti.

*Denki'nin kardeşi var mı diye Google'dan arattım bulamadım ew, sadece onun da yengeç burcu olduğunu gördüm :>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


*Denki'nin kardeşi var mı diye Google'dan arattım bulamadım ew, sadece onun da yengeç burcu olduğunu gördüm :>

Bir de atladığım konuşmaları vs. finalden sonra yazacağım ehe

Sweet Smell    llBakuDekullHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin