🌸🍋
"Midoriya İzuku."
Yerimden doğrulup ayağa kalkarak kendimi gösterdim senseie. Sınıfa bir saniyelik göz gezdirmesiyle buldu beni.
"Doksan üç."
Minik bir şekilde gülümseyip yerime oturdum. Benim için tabii ki yüksek bir nottu. Ama sınıfın geneline göz gezdirince en düşük notu ,şimdiye kadar, seksen üçtü. Ve üç kişi tam not almıştı.
Yine de seksen üzeri bir not almam bana gayet uygundu.
"Bakugou Katsuki."
Önümde oturan beden ayağa kalkınca notunu duydum.
"Doksan yedi."
"Tch." Ellerini cebine sokup yerine geri oturdu. Sanırım yüksek bir not bekliyordu. Ki doksan yedi gayet yüksek bir not. Ama üç puanın nerden gittiğini ben bile merak etmiştim.
"Takma Bakugou-kun." diye konuştu Kirishima-kun. Onun notu da doksandı galiba.
Bugün ile itibaren birinci sınav haftası bitmiş oldu. Hâlâ ikinci haftanın sınavları vardı. Hâlâ çalışmam gerekiyor. Elimden geleni yapmam bana yeterli. Başı boş olmamdan daha iyidir sonuçta.
Kendi kendimle konuşup cesaretlendirirken zilin sesini duydum. Öğretmen "İyi dersler." diyerek sakince çıktı sınıftan.
"Ha! Bu kadar yüksek bir not beklemiyordum!" Denki-kun'un yüksek sesini duyunca merakla başımı oraya doğru çevirdim.
"O kadar çok çalışmamıştım. Demek ki zeki biriyim ben." Sinsice etrafa gülücükler saçıyordu. Küçük bir kahkaha attım.
"Midoriya-kun." Uraraka-san yanıma yaklaştı.
"Şey, ben teşekkür etmek istedim. Beni sınava çok az bir zaman kala çalıştırdığın için."
"Aa, ne demek. Hem benim için de iyi bir şey oldu. Hem sana hem de kendime yardım etmiş oldum!"
Gülümseyip tekrar teşekkür etti ve sırasına adımladı. Birden önümde yüksek bir gürültü oldu. Korkuyla hızla önüme baktım. Kacchan etrafına korkutucu havasını göstere göstere sınıftan çıktı.
Masası sırasından daha uzak olduğuna göre masasına tekme atmıştı. Çok gürültü çıkmıştı.
"Neyi var onun? Birden bire ödüm patladı!" diye konuştu kalbini tutarak Denki-kun.
"Aklımdan ne geçiyor bilmiyorum ama korkutucu görünüyordu. Ben bile ona yaklaşmaya korkarım." dedi Kirishima-kun.
Neden birden bire böyle davrandığını anlamadım ben de. Meraklı bakışlarımla arkasından baktım sadece.
"Midoriya-kun." Iida-kun'un sesi ile sağa döndüm. "Sen not almıştın sanırım, haftaya ilk gün hangi dersin sınavı var?"
"Bir bakayım..." diyip çantamdan not defterimi bulmaya çalıştım. Bulup sayfayı açtığımda sınavlara baktım.
"Şey, matematik."
"Asıl sınav... Her neyse elimizden geleni yapalım!" dedi değişik hareketler ile birlikte. Gülümseyip onu başımla onayladım.
"Hangi ders?"
"Matematik." diye cevapladım Todoroki-kun'un sorusunu. Başını sallayıp tekrardan bentosunu yemeye devam etti.
🌸🍋
Ders matematikti. Öğretmenimiz bir kaç bilgi vermişti sınavla ilgili ve sadece çalışmamız gerektiğini söyledi. Takeda sensei bazen bize hikâye anlatır ve anlattığı her hikâyenin sonunda "Çalışın." derdi. Bazen gerçekten güzel hikâyeleri vardı. Ama bazen de hikâye anlatmasından daha çok ders anlatmasını tercih ederdim.
Birden başımın dönmesi ile etrafıma bakındım. Baş dönmesi değil de deprem de olabilirdi. Ama hiçbir şey sallamıyordu. Başımı elime yaslayıp biraz bekledim. Cidden şiddetli bir şekilde başım dönmüştü.
"Midoriya-kun?" Senseiin sesiyle başımı kaldırdım.
"Efendim sensei!"
"İyi misin oğlum?" Yaşı biraz yaşlı olduğu için böyle konuşurdu bizimle.
"Aa, şey..."
"Eğer iyi değilsen lavaboya git, bir nefes al." dedi yakınlaşarak bana.
"O-olur mu ki?"
"Olur, olur hadi git sen."
Gözlerimi saate çevirdim. Zilin çalmasına neredeyse iki dakika vardı.
"Sensei, zilin çalmasına iki dakika kalmış. Ders bitsin öyle giderim ben."
Sensei bana değişik bir şekilde baktı. "Bak sen şuna, verdiğimiz izini bile kullanmıyor." dedi şakacı sesiyle. Ona gülümsedim.
"Midoriya-kun, iyi misin?" dedi Yaoyorozu-san.
"İ-iyi gibiyim."
"Bir şeye ihtiyacın olursa söyle." Başımı 'tamam' anlamıyla salladığımda yine başım dönmüştü. Çaktırmamaya çalıştım. Şimdi de sıcak basmaya başladı. Umarım aklımdaki şey olmuyordur.
Bir kaç saniye sonra zil çalmıştı. Lavobaya gitmek için yerimden doğruldum. Birden hissettiğim şeyle dondum.
Hayır, hayır olamaz şimdi. Zamanı değil. Hiç zamanı değil! Hızla lavobaya ilerlemeye başladım.
"Midoriya-kun! Oi, Midoriya!"
Feromonlarım aniden salgılanmaya başladı yeniden. İki haftadır gayet güzel gidiyordum. Ne oldu birden bire. Koşarak lavobaya ilerledim. Koridorun başındaki lavobaya girdim. Şanslıyım ki şu an kimse yoktu.
Çok çok sıcaktı. Musluktan birisini açıp avucuma su doldurdum. Suyun soğumasını bekledim. Soğuyunca avucumdaki suyu yüzümle buluşturdum birkaç kere.
Musluğu kapattım. Ama hâlâ çok sıcak hissediyordum ve feromonum salgılanmaya devam ediyordu. Eğer buraya biri girerse ,hele ki alfa olan biri, kötü olabilir. Cama yaklaşarak açtım.
Dışarıdan gelen rüzgâr her ne kadar serinletici olsa da sıcaklık daha ağır basıyordu.
"Çok sıcak..."
Ağlar bir ses tonuyla konuşmuştum. Bu his beni acayip derecede rahatsız ediyordu.
Elimi kravatıma atıp gevşettim. Gömleğimi ilk üç düğmesini açıp üstümdeki okul ceketini çıkarttım. Ceketi lavabonun yanına koyup gömleğim ile kendimi serinletmeye çalıştım.
Kendimi duvara yaslayıp başımı yukarıya kaldırdım.
"Çok sıcak!" Gözümden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Bastırıcımı da sıkmıştım halbuki!
Birden kapıdan gelen sesi duyunca hızla başımı indirip karşıya baktım. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Ben de ona şaşkın ve suçlu gözlerle baktım.
"K-kacchan..."
Nedense 93 sayısı hoşuma gidiyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweet Smell llBakuDekull
Fanfiction🍋Omegaverse🍭 ...Çok zaman geçmeden ekşi tatlısı bana da bulaştı. ‼️ !Yanship! +16