Ren, Gaben'in evinin önüne geldiğinde hava kararmıştı. Aldığı yeni kılıcı ve kıyafetleri sayesinde biraz daha rahatlamış hissediyordu.
"..." Ren kapıyı çaldı
Kapı gıcırdayarak açıldı ve Ren'in karşısına süslü kıyafetleriyle Gaben çıktı.
"Hoşgeldin Shiki, gel içeri."
Ren içeri adım attı ve etrafa bakınmaya başladı. Evin içi dökülüyordu, sanki terk edilmiş bir yere benziyordu.
"Akşam yemeğini aldım, gelin sofraya."
"Teşekkür ederim."
Ren kılıcını ve pelerinini bir kenara koydu ve masaya oturdu. Masa her ne kadar kirli olsa da yemek kaliteli duruyordu.
Ren uzun süredir doğru dürüst bir şey yememişti.Önce tabağını etlerle, sonra da mezelerle doldurdu. Bir ondan bir ondan yiyordu. Fakat Gaben hala ağzına bir şey bile sürmemişti.
"Hmm."
Ren isteksiz bir şekilde uykuya daldı.
___________
Ren gözlerini açtı ve kendini elleri zincirlenmiş bir şekilde bir odaya kapalı olarak buldu.
Kapıdan Gaben elinde bir sürü değişik kesici aletlerle içeri girdi. Sonra odadan çıkıp başka birşey almaya gitti.
Geri döndüğünde kocaman bir makine kucağındaydı.
Bu makine eski püskü bir tırnak koparma makinesiydi.
Gaben Ren'in elini tutup makineye çiviledi, ve parmaklarının tırnaklarını tek tek kopartmaya başladı"HEHEHAHAHAHAHA"
Piskopat gibi gülüyor ve her tırnak koparışında daha da çok kahkahalara boğuluyordu.
2 elin 10 tırnağını da kopardıktan sonra yanındaki ince bıçağı aldı ve Ren'in yüzünü ilim ilim kesmeye başladı fakat ne dibe giriyordu ne de çok ince kesiyordu. İşini bitirdikten sonra arkasındaki sandalyeyi çekti ve soluklanmak için oturdu."İşin bitti mi?"
Gaben arkasını büyük bir korku içinde döndü, zehirlediğini düşündüğü adam rahatça kafasını sağa sola eğip boynunu kütletiyordu.
"Sen... Nasıl??"
"İşiniz bittiğine göre..."
Ren rahatça elini çekerek zincirleri kopardı ve ayağa kalktı.
"Senin zehirlenmiş ve ağır acı içinde olman gerekiyordu..."
Gaben rüya görüp görmediğini merak etti bu yüzden birkaç saniye daha ellerini kütürdeten Ren'i izledi."Haa, o zayıf şeyden mi bahsediyorsunuz? O kadar zayıftı ki zehiri hissetmedim bile, sadece zehirlenmiş gibi davrandım çünkü sonunda ne olacağına meraklıydım. Sizin de bir tür piskopat çıkabileceğinizi kim bilebilirdi!"
Ren bir adım öne attı.
"Şu yaralardan da bahsedecek olursak."
Ren'in yaraları hiçbir şey olmadan kendiliğinden birkaç saniye içinde iyileşti.
"C-c-canavar!"
Gaben korku içinde odadaki kılıcı alıp Ren'e doğru hamle yaptı.
Arkası dönük olan Ren'e doğru rastgele savurdu.
"Kılıcı yanlış tutuyorsunuz bayım, bu şekilde bir çiftçiyi bile yaralayamazsınız."
Ren kendine gelmekte olan kılıcı iki parmağı arasında tuttu ve bastırdı. Kılıç parçalara ayrıldı.
Gaben korku içinde popusunun üstüne düştü."Bana yaptığınız iyiliklerden dolayı size teşekkür ederim, bu yüzden canınızı bağışlayacağım."
Ren Gaben'e doğru biraz daha eğildi.
"Fakat bir daha karşıma çıkarsanız başınıza hiç iyi şeyler gelmez."
Ren dehşete düşmüş olan Gaben'in olduğu odadan dışarı adım attı.
"Ah, ama sizi bu şekilde bırakırsam başka insanların da canını yakarsınız. Bu yüzden sadece..."
Ren birkaç saniye yerinden ayrılmadı, sonra kapıyı ardından kapatıp odadan çıktı.
Gaben çok büyük bir şeyi atlattığını düşünerek rahatladı. Yüzündeki terini silmek için iki kolunu kaldırdı, fakat elleri artık yerinde değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden Gelen İkinci Hayat
FantasyRen liseye yeni geçen bir öğrencidir ve bu hikaye de onun ölümden sonra geçirdiği şeyleri baz alır.