Ren köye doğru yaklaşıyordu, köye yaklaştıkça köyün ne kadar da ıssız olduğunu anlıyordu. Evler ne eski ne yeni, saman çatı ve odundan yapılıyordu, meydan fazlasıyla boştu ve bu köyün modern olan tek tarafı bile yoktu, etrafta değişik kıyafetler vardı. O sırada ayağı ile yanık bir yeri ezdi, çok yakın bir vakitte yakılmış bir ateşti bu. Kısaca yakınlarda birileri illaki vardı.
İlginç
Ren bu ıssız köydeki binalardan birinin içine girdi
"Kimse var mı?"
Cevap gelmedi.
Ren evin içini incelemeye başladı.
Evin içinin dekorasyonu çoğunlukla kil ile yapılmış gibi duruyordu, yatak odaları, salon ve mutfağı temizdi fakat yine de hiçbir şekilde modern durmuyordu.
Ren yatak odasında cam yakınında bir sandık buldu, başkalarının eşyalarına izinsiz dokunmaması gerekiyordu fakat sandık o kadar kaliteli duruyordu ki Ren kendini tutamadı ve açtı.İçinde eski okulundan kalma kız üniforması vardı ama fazla dereceyle yıpranmıştı bu yüzden Ren üstünde doğru düzgün araştırma yapamadı.
Şanslı mıyım yoksa şanssız mıyım emin değilim, eski sınıfımdakileri görmeyi pek de istemiyorum.
Ren sandığı kapattı ve ayağa kalktı, o sırada arkasından birinin hareket ettiğini hissetti ve arkasına döndü.
Ren arkasını döndüğünde elinde bıçak olan orta yaşlı kahverengi gözlü ve kahverengi saçlı bir erkek ona doğru saldırıyordu, hızlıca elini tuttu ve bıçağı engelledi. Ne yapacağını şaşıran adamı boynundan tuttu ve dışarı fırlattı."Yorukaze."
Etrafa yaydığı siyah ışıklar ile birlikte Yorukaze'yi kılıfından çıkarıp adama doğru tuttu.
Adam ağzından tek kelime çıkarmadan öfkeli öfkeli Ren'in suratına bakıyordu.
"Burada bir tek sen mi varsın?"
Adam cevap vermedi.
"Burası tam olarak neresi?"
Yine cevap gelmedi.
En sonunda Ren adamın yakınına geldi ve kılıcını havaya kaldırdı, sonra derin bir nefes aldı."Dur!"
Arkadan yaşlı bir kadının sesi gelmişti, Ren arkasını dönüp ne olduğuna baktı. Binaların aralarından ve ağaç arkalarından insanlar çıkmaya başladı.
Burası tam anlamıyla bir klan gibiydi, herkes aynı şekilde giyinmiş ve saç tarzını yapmıştı. Klasik kıyafetleri kırmızı üstlük ve kahverengi altlık. Sadece içlerinden tek bir kişi farklı bir kıyafet giyiyordu. Bu kişi ise 20li yaşlarda genç bir kızdı, üstünde sarı üstlük ve sarı bir altlık vardı, gözleri mavi, saçları ise kahverengiydi ve açık da bir ten rengi vardı.Genç kız Ren'e yaklaştı.
"Pek de Frida'lılara benzemiyorsun?"
Ren cevap vermedi.
"Peki... Hangi ülkeden geldiğine göre yaşayıp yaşamamana karar vereceğiz."
Ren yine cevap vermedi.
"Hey, beni duyuyor musun?"
Ren dizlerinin üstüne çöktü ve ağlamaya başladı. Gözyaşları maskesinin göz deliklerinden akıyordu.
Genç kız Ren'in bu şekilde tepki vermesini anlayamadı.
"Uhmm, o kadar duygulandırıcı bir şey mi söyledim?"
"Akemi... Hayattasın... Çok şükür."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden Gelen İkinci Hayat
FantasyRen liseye yeni geçen bir öğrencidir ve bu hikaye de onun ölümden sonra geçirdiği şeyleri baz alır.