Bölüm 30

36 5 1
                                    

Eline kılıcı alan Yusagi, sınav gözetmenine gelişigüzel bir biçimde saldırmaya başladı. Sınav gözetmeni tüm gelen saldırıları rahatça savuşturdu ve Yusagi yorulana kadar bu şekilde devam etti. En son Yusagi açık verince tek bir tekme ile Yusagi'ye dengesini kaybettirdi ve kılıcını Yusagi'nin boynuna dayadı.

"Saldırıların fazla gelişigüzel, enerjini çabuk harcıyorsun ve normalden daha yavaşsın. Fakat bu gelişemeyeceğin anlamına gelmez. C seviyesi" 

Yusagi hafif pişman olmuş gibiydi fakat ağzını açmadan yerine geri döndü.

"..., gel."

"Kötü, D."

"..., gel."

"Gelişebilir. C"

.....

Sınavda verilen puanlamalara bakacak olursak kimseyi kırıp kırmadıkları umurlarında değil. Ortalama olanları C seviyesine koyuyorlar.

"Koharu, gel."

Arenaya gözlerini kilitlemiş olan Ren, yanında Koharu'nun olduğunu unutmuştu. Titreyerek ayağa kalkan Koharu, yürümeye başladı.

"Pşşt, Koharu."

Koharu kafasını Ren'e döndü. Ren elini yumruk yapıp baş parmağını  kaldırdı.

"Başarabilirsin." 

Koharu, Ren'e gülümsedi ve arenaya indi. Eline demir kılıçlardan birini aldı ve gözetmene saldırmaya başladı.

Hızı ortalamanın bayağı bir üstünde, teknikleri hiç de fena değil. Dayanıklılığı sonucunu belli edecek.

Koharu ne kadar saldırsa da yorulmuyordu. Bunu fark eden gözetmen karşı saldırıya geçti, fakat Koharu saldırısını anında savunmaya çevirdi ve gözetmenin saldırısını savuşturdu. Koharu yine karşı saldırıya geçti. Bu şekilde bayağı bir süre devam etti ve en sonunda Koharu yoruldu. Kılıcını bıraktı.

"İyisin, bu ülkenin senin gibi insanlara daha çok ihtiyacı var, A seviye!"

Bir anda seyirci koltuklarında oturan herkes ayağı kalkıp alkışlamaya başladı. Bir anda yüzü gülen Koharu seyirci koltuklarına geri döndü ve Ren'in yanına oturdu. 

"Shiki gel."

Sonunda benim sıram.

Ren giderken Koharu, Ren'in ona yaptığı hareketin aynısını Ren'e yaptı.

"Başarılar."

"Teşekkürler."

Ren arenaya indi ve eline demir kılıcı aldı. Ama tam saldıracaktı ki.

"B seviyesi."

"Ne? Ama daha dövüşmedik ki?"

"Sınav bitmiştir. Sonuçları yarın öğleden sonra girişteki gardiyandan alabilirsiniz."

Sınav gözetmeni Ren'in omzuna hafifçe vurdu ve şaşkınlık içinde bakanları ve Ren'i görmezden gelerek arenadaki çıkışlardan birinden gitti.

-------------------------------------

"Madem seviyen belliydi neden seni çağırdı ki?"

"Takıldığın şey cidden o mu, Koharu?"

Bir sıkıntı var. Böyle olmamalıydı. Ben bu dünyaya geldiğimden beri hiç tam güç kullanmadım. Seviyemi tek bakışla anlamış olamaz. Bir de B? Yani her şeyimi ortaya koyma gibi bir niyetim yoktu ama madem ölçebiliyor, nasıl buna karar verdi? Ahh... Hayır düşündüğüm değildir herhalde.

"Koharu bugün başka bir şey yapacak mıyız?"

"Hmm, akşam yemeği yeriz herhalde, niye sordun ki?"

"Azıcık bir işim var. Hava kararınca meydanda buluşalım."

"Tamam..."

Ren yürüdükleri yoldan ayrılıp şehrin içine koşmaya başladı. Şehrin kuzeyindeki ormanlığa doğru yönünü çevirdi. Belli bir süre daha koştuktan sonra ormanın derinliklerine gitti ve orada boş bir arazi buldu.

Elini cebine atıp Brok'tan aldığı yüzüğü parmağına geçirdi.

"Hoş geldin gözetmen, burayı bulman zor oldu mu bari?"

Ren elini omzuna attı ve dokunduğu yerden kırmızı bir ip kopardı.

"Demek onu fark ettin ha?"

"Bu kadar zayıf bir büyüyle karşılaştığımı hatırlamıyorum, elinden gelen gerçekten bu kadar mı? 'S seviye kılıç üstadı.'"

"Senin götün biraz kalkmış gibi." Gözetmenin kızdığı yalnızca ses tonundan da belli oluyordu.

"Demek gururu kırılınca sizin gibi zenginler bile ağzını bozuyor ha?"

Ren maskesinin arkasından sırıtıyordu.

"Bir de ismin neydi senin? Gözetmen pek iç açıcı değil de."

"Ace."

"Güzel. Ace, beni takip etme sebebin ne? Beni öldürmek mi istiyorsun?"

Ace cevap vermeden olduğu yerden kayboldu.

Ren elini Yorukaze'nin kabzasına attı ve kılıcı yavaşça kınından çıkardı.

"Hızın fena değil."

Ren arkasını döndü ve kılıcı savurdu. O sırada Ren'in arkasını hedefleyen Ace de zar zor saldırıyı blokladı.

"Ooo, saldırı bloklamayı da biliyormuşsun. En azından olduğun seviyeni ufacık hak ediyorsun."

"Neyin nesisin sen be!? Hiçbir insanın tepki hızı bu kadar yüksek olmamalı."

"İnsan olduğumu kim söyledi?"

Ace'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Elinde tuttuğu kılıcı sertçe kavradı ve kılıcını agresifçe Ren'e doğru sallamaya başladı. Korktuğu suratından anlaşılıyordu. Kılıcını o kadar güçlü savuruyordu ki fark etmeden yer tabakasıyla beraber ağaçları da kesiyordu. Bir süre sonra Ace yoruldu ve durdu. Etrafına baktığında karanlıktan başka bir şey görmüyordu. Kılıcını yine kaldırdı ve etrafta gezinmeye başladı. Çok fazla saldırdığından dolayı başının döndüğünü ve bu yüzden etrafı karanlık gördüğünü düşünüyordu fakat öyle değildi. Bu Ren'in karanlığıydı.

O sessizliğin içinde sadece kılıçtan gelen bir kesme sesi duyuldu.

Ace ağzını açıp bağıracaktı fakat konuşamadı. Kaçacaktı fakat koşamadı. Sadece karanlığa doğru bakakaldı. Yaklaşık 5 saniye sonra gözleri canlılığını yitirdi. Vücudundan ayrılan kafası yavaşça boynundan akıp yere düştü ve büyüsünü durduran Ren'in ayağına yuvarlandı. Ace'in ölü gözleri direkt Ren'in gözlerine kenetlenmişti.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cehennemden Gelen İkinci HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin