~9~

5.2K 248 100
                                    

Medya: Sahra

Yine o mekandaydık. Kimse konuşmuyordu. Ama konuşmaları lazımdı değil mi? Herkes bir şey düşünüyordu. İlk beni buraya getirdiklerinde onlara her şeyi anlatmıştım. Ama hala benim soruma cevap veren yoktu. Israr etsem de kimseden çıt dahi çıkmıyordu. Gözlerimi onların yüzünde gezdirdim. En sonunda dayanamayarak yine konuştum.

"Bana artık bir şey der misiniz lütfen?" Bora en sonunda konuştu.

"Baban annenin ölümünden seni sorumlu tutuyor." Veee evet zaten başka bir nedeni olamazdı. Tahmin ediyordum böyle bir şey olduğunu ama nasıl? Annem kanser yüzünden ölmemiş miydi? Nasıl benim suçum olabiliyordu? Gözlerim dolmuştu ama bu sefer asla onların yanında güçsüz kız durumuna düşmeyecektim. Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım.

"Şaşırmadın?" Yamaç konuşmaya başlayınca gözlerimi aralayıp geri ona baktım.

"Tahmin etmesi zor olmadı." Gerçekten de olmamıştı. Başka bir ihtimal yoktu çünkü. Onlar hâlâ yüzüme bakarlarken ben hiç birine bakmıyordum. Odanın içinde sessizlik hakimdi.

Nasıl beni suçluyor olabilirdi ki? Nedeni neydi gerçekten merak ediyordum. Bunu kendisine sormam lazımdı. Zaten bu gece eve dönüyorlardı. Şu anlık bu konuyu kendi içimde kapadım. Yamaç bana doğru seslenince geri ona baktım.

"Hadi kalk gidelim." Hiç kimseye bir şey demeden ayağa kalkıp çıktım. Yamaç'ın arabasının kapısını açıp kendimi içine attım. Bir an önce babam gelsin istiyordum. Ne oluyordu böyle bana? Yamaç da bir süre sonra yanıma gelip binince arabayı hareketlendirdi. Sanırım içeridekilerle konuşmuştu.

"Eve gitmeyeceğiz." Nereye gidecektik yine?

"Nereye gideceğiz?" Bir süre cevap vermeyip yola bakındı ama daha sonra ağzını araladı.

"Bana bırak." Hep de ona bırakınca başımıza bir şeyler geliyordu zaten.

"Geçen seferki gibi olmasın da." Yaptığım imayı ya anlamamıştı ya da duymazdan gelmişti. Anladığını umut ederek ben de yola baktım. Aslında tek ihtiyacım eve gidip babamı beklemek olurdu ama bir yanım bunu hiç istemiyordu. Gerçeklerden korkuyordum. Duymak istemeyeceğim şeylerin olduğuna emindim. Araba bir süre sonra durduğunda ben de o da indik. Gece yarısını geçiyordu. Burası bir club gibi bir yerdi aslında ama tek farkı burada hiç ses yoktu. Normalde yüksek ses olup insan kaynamaz mıydı böyle yerler?

"Orada dikilmeyi sürdürecek misin yoksa gelecek misin?" Bir önümdeki binaya bir de Yamaç'a bakıp ilerledim. Yine başımıza ne gelecekti acaba?

"Ne yapacağız burada?" Onun adımlarına yetişmek için biraz kendimi zorlasam da en sonunda yetişmiştim.

"Kafa dağıtacağız." Normalde böyle yerlerden nefret ederdim. Yüksek ses, tıklım tıklım kimsenin boş yer bulamadığı mekanlar ve bol içki kokusu... Ama burası boştu. İçeriye adımımızı attığımızda bir adam yanımıza geldi daha doğrusu Yamaç'ın yanına geldi.

"Yamaç bey istediğiniz gibi mekanı boşalttık." Ne diyordu o? Sırf Yamaç istediği için mi? Yok benim yanlış anlamış olmam lazımdı bence. Yamaç beni afallamış görünce gülümsedi. Buna gülümsemek denemez gerçi. Bildiğiniz pis pis sırıttı. Allah'ın egoisti ya. Boş büyük bir masaya geçip oturduk adamlar masaya bir sürü içki ve bardak getirmeye başladılar. Yamaç'a döndüm.

"Noluyor şimdi?" Ciddi misin dermiş gibi yüzüme baktı.

"Ne olacak kafa dağıtacağız işte. Senin buna ihtiyacın var." Kafa dağıtmak sadece içmekle olacak bir iş değildi ve daha önce hiç içmemişim.

ÇıkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin