~7~

5.6K 269 122
                                    

Medya:Savaş

Dün gece hepimiz burada kalmıştık. Sabah başımdaki konuşmalar eşliğinde uyanmak zorunda kalmıştım. Uyandığımı belli etmemiştim. Bora, Savaş ile Enis çıkınca bizde Yamaçla tek kalmıştık. Ben hâlâ gözlerimi açmamıştım. Duruma bak be. Yamaçtan ses çıkınca gözlerimi açtım. Bugün okul olduğunu hatırlamam biraz zamanımı aldı.

"Uyandığını biliyorum kalk artık okula geç kalacağız." Gözlerimi açıp doğruldum. Kendimi oturur pozisyonda bulduğumda Yamaç ile göz göze geldik.

"Ben bugün okula gelmek istemiyorum." Ayakkabısının bağcığını bağlarken bir yandan da bana laf yetiştiriyordu. Ahlaksız çocuk ya.

"İstersen derslere girmeyiz zaten." Doğru ya artık ben onların sınıfındayım zaten. Gözlerimi devirdim.

"Gözlerini devirip oflama artık." Heh bir bu kalmıştı karışmadığı bu da oldu tam oldu. Patlamama az kalmıştı. Sesimi çıkaramıyordum şu anlık ama eğer böyle giderse gerçekten patlamama az kalmıştı.

Ceketimi üzerime geçirdim. Eee benim okul formalarım yanımda değildi ki?

"Benim okul formalarım yanımda değil?" Bakışları telefonundan bana döndü.

"Aldım ben evden seninkileri gece. Mutfak tezgahının üstünde." Hemen deponun diğer ucundaki büyük mutfak tezgahına yöneldim. Oranın ucuna asılı okul formalarımı aldım. Yamaç da dışarıya çıkmıştı. İyi bari bu konuda öküzlük yapmamıştı. Okul kıyafetlerimi giydim ama sweetim yoktu. Dar siyah gömlekle hayatta okulda kalamazdım. Hızlıca çıkıp Yamaç'a baktım.

"Sweetimi niye almadın?"

"Bir şey olmaz üzerine ceketini giyersen üşümezsin." O kapıyı kilitlerken ben de arabaya oturdum. Cidden sabrım sınanıyordu. En sonun arabadaki sessiz yolculuğumuzun ardından kendimizi okulda bulduk. Herkes dersteydi sanırım. Tenefüs zili çaldığında Yamaç da arabadan indi. Herkes yavaş yavaş bahçeye çıkmaya başlamıştı bile.

"Kantine iniyoruz." Ben oflarken o benim elimden tuttuğu gibi beni kantine çekiştirmeye başlamıştı bile. Elimden tutmuştu? Ne? Bunu neden yaptığını öğrenmem fazla zamanımı almadı. Alperler direk bize bakıyordu. Tek onlar değil. Herkes bakıyordu. En sonunda kantine ulaştığımızda kantine girmemizle herkes şaşkın şaşkın bize bakıyordu. Fısıldaşmalar yine başlamıştı. Ben Allah'ın her günü bunu çekemem ki ama. Yamaç elimi çok sıkıyordu. Bunların birbirlerine olan kini yüzünden İnşallah ben arada kaynamazdım.

"Elimi bırak!" Beni dinlemedi. Bizimkilerin yanına ulaştığımızda ikimizde oturduk. Elimi bıraktığında elimi ovuşturdum. O kadar çok sıkmıştı ki. Savaş

"Nerede kaldınız oğlum ya?"

"Geldik işte Savaş." Enis kulağıma doğru fısıldadı.

"O gerizekalı sana bir şey yapmadı değil mi?" Dediği şeye güldüm. Yamaç'a o kadar güzel gerizekalı demişti ki. Bastıra bastıra. Tam ona cevap verecekken Bora aramıza girdi.

"Ne konuşuyorsunuz siz kulaktan kulağa." Bunu diyince masadaki diğer gözler de bize döndü. Enis,

"Yok be ne kulaktan kulağa konuşacağız." Yamaç Enis'e döndü.

"Saçma sapan şeyler deme kıza." Pardon da ona ne? Şimdi bu yakında benle Enis'in konuşmasını filan da yasaklar. Yasaklayamaz daha doğrusu. Zaten patlamamak için zor duruyordum. Savaş aradaki gerginliği bozmak için kantindeki garsonu çağırdı. Evet kantinde garson var. Bu kadar saçma bir okul işte.

"Abi bize beş tane kahve verir misin?" Bora bana döndü.

"Adel, başka bir şey istersen söyleyelim." Kafamı 'hayır' anlamında salladım. Daha sonra garson yanımızdan gidince Yamaç bizimkilere döndü.

ÇıkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin