~22~

4.2K 220 117
                                    

Yamaç'ın anlatımıyla...

"Ateşi 39 derece!" Elindeki termometreyle bize rapor eden Savaş'a baktım. Ne yaparsak yapalım ateşi düşünüyordu.

"Kahretsin düşmüyor." Enis lafa girdi.

"Cihan amcayı arayalım." Bora da ona katılınca ciddi misiniz der gibi baktım.

"Saat gecenin üçü abi üçü. Bu saatte onları ararsak..." Savaş da bana hak verircesine başını salladı.

"Soğuk duşa sokalım bir şey yapalım o zaman. Bekle bekle olmuyor böyle." Enis de lafa girdi.

"Abi cidden ateş düşürücü filan da işe yaramadı." Yatakta huzursuz bir şekilde yatan kıza baktım. Durumu cidden kötüydü. Hızlıca kucağıma aldım. Bora kolumu tuttu.

"Oğlum saçmalama sen mi-" Hızlıca lafını kestim.

"Ne yapalım Bora? Bu saatte kimi çağırayım?" Sinirli bir şekilde Bora'ya baktım bir şey diyemeden geri oturdu.

Banyoya girip kapıyı kapattım. Suyu soğuk seviyeye ayarladım.

İç çamaşırları kalacak şekilde üzerindekileri çıkardım. Bilinci açık değildi. Sürekli bir şeyler mırıldanıyordu. Soğuk su tenine değer değmez kendine gelmeye başladı.

"Yamaç..."

"Dayan biraz daha."

"Çok soğuk donuyorum." Düzgün konuşamıyordu bile... Allah'ım nolmuştu bu kıza böyle birden bire. Daha fazla bu işkenceye katlanmaması için suyu kapattım. Hızlıca çıkıp bir havluyla bedenini sardım. Titriyordu. Ayakta bile zor duruyordu şu an. Bir havluyla yine saçını da kuruladıktan sonra banyodan çıkardım.

Benim odaya geçince lambayı açıp yavaşça üzerindeki havluyla onu yatağa bıraktım. Titriyordu kahretsin.

Onun burada hiç kıyafeti yoktu ki şimdi ne yapacaktım? Kendi dolabıma yöneldim.

Ona elbise gibi duracak bir t-shirt çıkartıp yatağın üzerine bıraktım. Ona olabilecek küçük bir boxer çıkarıp yine yatağın üzerine bıraktım. Ne yapmaya çalıştığımı anlamış olacak ki geriye çekildi. Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Sikeyim ben bu işi."

"Yapma..."

"Bak şimdi lambayı kapatacağım tamam mı? Sorun olmayacak güven bana." Sakince gidip lambayı kapattım odada herhangi bir ışık kaynağı yoktu. Keşke annem de bugün bende kalıyor olsaydı bunların hiç birini yaşamazdık en azından.

Yavaş hamlelerle ıslak iç çamaşırlarını çıkardım. Her hamlemle korkup irkiliyordu. Sadece adımı söylüyordu. Kapının tıklatılması ile Adel daha çok kıpırdandı. Neden bu kadar çok korkuyordu bu kız?

"Yamaç, Selma teyze geliyor." Bu iyi olmuştu. Hastaneye gitmeye gerek yoktu şu anlık en azından. Enis'in annesi Selma teyze zaten doktordu.

"Tamam kaç dakikaya gelirmiş?" Bora cevapladı.

"On beş- yirmi dakika dedi ama bilemiyorum." Geri Adel'e dönüp dolaptan çıkardığım şeyleri giydirince gece lambasını açtım. Kalın battaniyeyi üzerine örtmeye çalıştığını görünce buna izin vermedim.

"Yamaç nolursun..." Bana yalvaran gözlerle bana kıza baktım. Başka bir zaman olsa bu gözlere çoktan yenilmiştim ama burada sağlığı söz konusuydu sonuçta.

"Bak ateşin düşmeye başlamışken bir kez daha ateşini zirveye taşımayalım." Koltuğun üzerinde duran çok ince pikeyi alıp üzerine örttüm. Ateşi düşmüştü. Biraz daha iyiydi en azından. Yastığını düzeltip odadan çıktım. Ben çıkar çıkmaz da kapı çalmıştı.

ÇıkmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin