Bölüm 4 ''SEVGİLİ SAMMY...''

2 0 0
                                    


Tanrılar şahidim olsun ki bundan sonra hiçbir insana yardım etmeyecektim. Zayıflayınca giymek istediğim askılı hayallerim bir anlık gaflet yüzünden yardım ettiğim şerefsiz sayesinde uçup gitmişti. Oturduğum yatakta kolum, boynuma bağlı askı yüzünden göğsüme yaslı bir şekilde dururken; bakışlarım, yataktan sallandırdığım ayaklarımdaydı. Mermiyi çıkarmak için lokal anastezi yapan doktor hemen hemen yarım saatte yaramı dikmiş pansumanımı yapmıştı.

Romanlarıma ekleyeceğim bir konu kazanmamın yanında Blake denen adama kafayı takmıştım. Benim o halimden istifade edip benimle dalga geçmişti. Üstelik ben vurulmuşken! Neymiş efendim, kolumu kesebilirlermiş! Ne kadar korkutmuştu beni. Bunun hesabını ona soracaktım. Kapı tıklatıldığında kafamı kaldırıp bakışlarımı içeri giren tanıdık adama çevirdim.

'' Merhaba Luna Hanım, nasılsınız? '' Adamın sorduğu soru ile gözlerimi kısıp adını hatırlamaya çalıştım.

'' EJ'di değil mi? '' Sorduğum soruyla yüzünden geçen şaşkınlık ifadesi ve ardından yüzünü saran mutluluk ve heyecanla kafasını hızla aşağı yukarı salladı. Gülümsedim ve elimle boş koltuğu gösterdim. Oturması için gösterdiğim koltuğa kısa bir bakış atmış ve ardından mırıldanmıştı.

'' Size Solaris diye mi hitap etmeliydim? '' Sorduğu soru ile bir süre gözlerimi kırpıştırdım. Sonuçta internete kitaplarımı yayınlarken kullandığım Solaris ismini arattıklarında Luna Patricia McKenzie ismi de çıkıyordu. Bu beni evlat edinen ailem tarafından bana verilen isimdi ve kullanmakta sakınca görmüyordum.

'' Resmiyete gerek yok, bana Luna diyebilirsiniz. '' Verdiğim cevap ile beni onayladıktan sonra gösterdiğim koltuğa tedirgince oturup girdiğinde fark etmediğim karton poşeti yere koydu.

'' Omzunuz nasıl? '' Sorduğu soruyla tekrar anılarım canlanırken yüzümü buruşturdum. Anestezi yüzünden canım şu an yanmıyordu ama gelin görün ki öfkem tekrar harlanmıştı. Dişlerimi birbirine bastırıp ters cevap vermemek için derin bir nefes aldım. Kafamı yavaşça aşağı yukarı sallayarak zaman kazandım çünkü genelde öfkelendiğimde ters konuşurdum ama aklımda şekillenen plan, sakin olmam ve EJ'in suyuna gitmemi gerektiriyordu. Gülümsedim.

'' Teşekkür ederim ama benimle sizli bizli konuşmanıza gerek yok. Arkadaşlarınızın durumu nasıl? '' Sorduğum soruyla gözleri ilgiyle parladı ve koltukta öne doğru eğildi.

'' Yaralanan arkadaşımız Emanuel'in durumu gayet iyi. Odaya aldılar az önce, ailesi yanında şu an. Ben de hazır siz de buradayken ziyaretinize gelmek istedim. '' EJ'in dedikleriyle tek kaşımı kaldırdım. İfademi mi alacaktı? O karton poşetin içinde gerekli malzemeleri vardı herhalde. Buraya gelmesi için başka nasıl bir nedeni olabilirdi ki?

'' Aslına bakarsanız bunu söylemek benim için biraz zor. Sonuçta sizin ile böyle değil de bir imza etkinliğinde tanışmak istemiştim hep. Ben ve ailem sizin çok büyük bir hayranınız. Tüm kitaplarınız kitaplığımın en nadide köşesinde bulunuyor. '' EJ'in derin bir nefes alarak ve ardından neredeyse tek nefeste söylediklerini dinlerken yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Biraz kendini beğenmişlik de eşlik ediyordu bu gülümsemeye. Sonuçta o kitapları ben yazdım; kibir benim de hakkım, değil mi?

'' Onur duydum EJ, bunları senin gibi ülkesi için hizmet veren birinden duymak inan bana çok önemli. '' Onu överken söylediklerim üzerine yanakları kızarmıştı. Ahh hadi ama! Kocaman adam birkaç lafımla utanmış mıydı? İnsanlar üzerindeki etkim her zaman hoşuma gitmiştir. Genelde korkuttuğumu düşünürsek bu ilk olabilirdi.

'' Açık konuşmak gerekirse medyanın sizden bahsettiği gibi soğuk nevale, kendini beğenmiş ya da egosu tavan yapmış biri değilmişsiniz. Yanlış anlamayın bunlar benim kelimelerim değil, sizin hakkınızda asla böyle şeyler düşünmedik biz. Düşünmem imkansız. '' EJ'in yanakları pot kırmasının verdiği utançla daha da kızarırken sağ elimi boşver manasında sağladım.

BLAKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin