Attack On Titan

81 2 0
                                    

Karakter: Levi Ackerman

Cinsiyet: Yok (istediğiniz)

Konu: Royalty AU. Bir balo düzenleniyor ve ev sahibinin oğlu/kızı olduğunuzdan en güzel kişi siz olmalısınız. Ailenizin kuralı bu. Maskeli bir balo olduğundan ise sadece giyiminiz ve zarifliğiniz ile göstermelisiniz soyluluğunuzu. Balo sonunda ise ailenizin hazırladığı sizi bekleyen bir sürpriz var.

Bakış Açısı: Levi

Y/N: senin adın

Y/S/N: soy adın

Şarkı: To Vals Tou Gomou - Eleni Karaindrou

~~~~~~

Sakin, yavaş ama resmen zenginliğin en oldum olabilecek şrkilde kendini gösterdiği bu maskeli baloda, neden içki stadının yanından ayrılmayışımı bir çok kişi sorguluyor olmalı. Seçtiğim özel yarım maske ile zaten kim olduğumu çoğu kişi anlamıştır. Yine de kimse yanıma gelip konuşmuyordu.

Benim de işime gelir gerçi. Babamın işi için beni bu şekilde kullanması rahatsız edici bir hal almaya başlamıştı. Artık işe yaramaz olduğumu gördüğünde belki beni bu gereksiz balonlara göndermeyi keser de bende kafamı dinlerim.

Gerçi şu anki müzikler öyle öncekileri gibi kafa ütüleyen tarzda değil. Kulağa çok naif geliyordu. Üstelik ses seviyesi de mükemmeldi. Ne kafa ağrıtacak kadar kısık sesliydi ne de konuşurken karşındakini duymayacak kadar yüksekti. Bu balo usta işiydi işte. Ev sahibini görsem tebrik edecektim ama maskelerden kim kimin nesi anlamıyorum. Annem bile en sonunda gitti ve gözden kayboldu. Arkadaşlarını tanımış sözde. Nasıl tanıdıysa...

"Böyle birinin içki stadının yanında kala kalması çok üzücü." dedi yanıma gelen bir ses. İlk başta görmezden gelmek istedim ama kafamı o yöne doğru çevirmekten alı koyamadım. Cevap vermek zorunda kaldım böylece.

"Şikayet etmiyorum. Hem içkiler hemde müzik çok güzel." Kendisine bir bardak aldı. Ama masadaki çeşit çeşit içkiler yerine kendisinin çıkardığı ufak bir şişenin ağzını açtı ve bardağa yarısını doldurdu.

"Ah öyle mi? Müzikleri bende sevdim. Diğer balodakiler gibi kulak tırmalıyıcı değil."

"İçtiğiniz nedir?" diye sormadan edemedim. Stadta o kadar çeşitli ve güzel içkiler vardı ki o bunlardan hiç birini seçmemişti. Daha çok dikkat çekiciydi benim düşüncelerimin tıpatıp aynısını demesini.

"Bu mu? Kusura bakmayın. Ben biraz daha sert içki severim. Viski bu. Öyle ara sokak barlarında içilen sıradan bir içkinin bu masada olmadığını tahmin ettiğimden kendim bir tane getirdim." dedi gülerek.

"Benimde şahsen en sevdiğim içkidir. Anlıyorum sizi."

"Oh o halde sizde buyurmaz mısınız?" dedi ve aynı bardaktan bir tane daha aldı ve diğer yarısını boşalttı şişeye.

"Teşekkür ederim." diyerek aldım bende bardağı.

Viskiyi yudumlarken olduğumuz yerden hiç konuşmadık. Sadece bir köşede müziğin daha çok duyulduğu dans edenleri ve diğer sohbet edenleri izledik. Bardağımın çoğu bittiğinde tanıdık bir şarkı çalmaya başladı. Şarkı tam dilimin ucundaydı ama adı bir türlü aklıma gelmiyordu. Yanımdaki ben söyleyemeyen sesli bir biçimde söyledi şarkının adını.

"To Vals Tou Gamou... Bunu koyacaklarını hiç tahmin etmemiştim." Evet şarkının adı buydu!

"Sizde sever misiniz bu şarkıyı?" gereksizce heyecanlanmıştım bu daha yüzünü bile göremediğim kişi ile bu kadar ortak yönümüz çıkmasına.

Book of Noah's PuddingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin