Harry Potter

14 0 0
                                    

Konu: Grindeldoor, Gellert bu kadar hırslı olmasaydı ve Albus ile Godric's Hallow'da kalsaydı.

Yazar Notu: Çok önce söz vermiştim bu bölümü. Aklımdan çıkmış. Ama hadi bakalım sevecek misiniz acep.

Bilgilendirme: Yirmili yıllarda çoktan kırklarına ayak basacak olan sevgili çiftimiz muggle dünyasından bir bebek evlat edinmeye karar verir. Bu bebeğin ise aslında bir büyücü olduğunu bilmeden.

Bakış Açısı: İlahi bakış açısı

Part: 1/?

°§°

Bir şekilde Arianna, Gellert'ı bebekleri işin hoş geldin partisi yapmaya ikna etmişti. Kadın onunla yaşıt olmasına rağmen Gellert onu küçük kız kardeşi gibi görüyordu ve normalde tüm isteklerini yerine getiriyordu. Ama parti konusunda çok ketumdu. Yoksa kocası Albus başta istemişti bu partiyi ama ikna edememişti. Arianna da devreye girince başta kabul etmese de bir günlük bir ikna çabasından sonra partiyi yapma konusunda karara varmışlardı. Gellert'ın tek şartı ise partiyi organize ederken hiç bir şeye karışmayacaktı. Arianna da bu isteği seve seve kabul etti. Nasıl olsa yeğeninin ilk partisiydi, hatırlamasa bile!

"Gellert gelir misin buraya?"

Tek bir sıkıntı vardı ki küçük bebek bir hafta da yeni evine, Grindelwald-Dımbledoor hanesine alışamamıştı. En azından ebeveynleri buna inanıyordu. Sürekli ağlıyordu ve susturmak çok zordu. Albus şu ana kadar hiç susturamamış, Gellert ise uzun uğraşlar sonucu bir şekilde başarmıştı çoğu zaman. Ama bunun dışında yavrucak sadece beslenirken ve yorgunluktan bayıldıktan sonra uyuyordu ve susuyordu.

Gellert kocasının onu çağırması ile küçük beyfendi için hazırladıkları odaya gitti. Ağlama sesi evin her yerinde yankılanıyordu. Üstelik bu sefer sadece bebek değil Albus'ta ağlıyordu. Bu ağlamanın durmamasının sebebini Albus artık kötü bir baba olduğuna yormaya başlamıştı ve bunun sinir bozuntusu ile bebeği kucağındayken ağlamaya başlamıştı. Gellert bunu görünce biraz şaşırmıştı ama bunun olacağını tahmin etmişti.

"Hey..." yumuşak bir ton takındı Gellert ve beşiğin yanında duran tekli koltukta oturan kocasının yanına gitti. "Tamam sakin ol." diz çöktü önünde ve ellerini kocasının dizlerine koydu destek vermek için.

"Nasıl bu kadar kötü olabiliriz anlamıyorum... Ya hazır değilmişsek? Ya yine bazı hayallere kapılmışsam ve seni bu yanlış yönde ikna etmişsem?" diye Albus tüm telaşlarını döktü aniden.

"Bence o konuda ben daha profesyonelim." kocasının bu dediğine sadece bıkkın bakışlarla cevap veren Albus sonrasında kafasını inanmaz bir biçimde salladı ve hala ağlayan bebeğe baktı. Hiç bir zaman boğazı yırtılırcasına ağlamamıştı. Belli bir tonda belli bir ses düzeyinde. Sanki ağlamasını bilerek kontrol ediyormuş gibi. "Bak, eğer ben kendim de hazır olmadığımı düşünseydim bu işi asla kabul etmezdim. Bizim ortak kararımızdı ama ben ikimizinde hazır olduğuna inandım. Üstelik daha bir haftadır bu evde. Her şey ona çok yabancı. Alışmasına zaman tanımalısın. Göreceksin o çok iyi bir oğul sende çok iyi bir baba olacaksın. Onu aynı bana verdiğin sevgi gibi büyüteceksin. Çünkü sen Albus'sun. Herkese sevgi verebilen ve içlerindeki iyiyi gören Albus'um."

Son konuşmasını söylerken Gellert'ın aklına yetimhane müdürü geldi. Bir bebek istediklerini ve en azından bir yaşında olmasını istemişlerdi. Ellerinde tek bebek olduğunu söylerken o kadar mutluydu ki sanki o bebekten kurtulmak istiyormuş gibiydi. Yine de çok ikna olmadı bu düşünce ile ve başını sallayıp bu düşünceleri uzaklaştırdı. Albus Gellert'ın söylediği cümleler ile narince gülümsedi ve hala ağlayan bebeği hafifçe kaldırıp alnına yüne narin ama sevgi dolu bir öpücük kondurdu.

Book of Noah's PuddingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin