İyi okumalar <3
Güneş, tenimi yakıp kavuruyordu. Daha denizden çıkalı beş dakika olmasına rağmen üstümdeki mayo kurumak üzereydi. Antalyada dedikleri kadar bunaltıcı bir hava vardı. Benim gibi soğuk havaları tercih eden bir insan için bu tarz bir yere tatil'e gelmek ne kadar doğruydu bilmiyorum. Şuan herhangi bir yerde snowboard yapmayı tercih ederdim.
Şezlongu biraz daha şemsiyenin altına çektim. Gölge bile insanı yakıyorken güneşin altında durmak intihar gibi bir şey olurdu. En azından benim düşüncelerim böyleydi. Yan tarafımda sırt üstü güneşin altında uzanan makbule bana katılmıyordu. Çok güzel kızdı zaten bronzlaşıp napacaktı?
Havluyu şezlong'a serdikten sonra oturmak için hamle yapmıştım ki kafama yediğim voleybol topu ile neye uğradığımı şaşırdım. Canımı acıtacak kadar sert gelmemişti top ama ben bazen abartmayı severdim. Topu elime alarak kimin attığına baktım. Benden 4-5 yaş daha büyük duran bir adam bana doğru yaklaştığında kendisini daha iyi görebilmek için gözlerimi kıstım.
"Kusura bakmayın. Topun oraya kadar geleceğini düşünmemiştim."
Konuşma şekli o kadar kibardı ki hatalı olmamama rağmen benim özür dileyesim gelmişti. Bu devirde cidden bu kadar kibar insanlar kalmış mıydı?
"Sorun değil." Gülümsedim. O da aynı şekilde bana gülümsediğinde masmavi gözleri kısılmıştı. O kadar güzel gözleri vardı ki deniz, onun gözlerinin yanında sönük kalırdı. Daha önce de mavi gözlü insanlar görmüştüm ama hiçbirinin bu kadar dikkatimi çektiğini hatırlamıyordum. Hafif çıkmış olan sakalları ona ayrı bir katıyordu. Spor yaptığı vücudundan anlaşılıyordu. Karın kasları, geniş omuzları, şortundan belli olan kaslı baldırları vardı.
"Top?" Bana seslendiğinde girdiğim transtan çıkıp elimde tuttuğum top'a baktım. Tabi, topu bekliyordu. Ben de salak gibi bir saattir hiç çekinmeden çocuğu inceliyordum ama incelenmeyecek gibi de değildi. Bir bakanın bir daha bakası geliyordu. Yakışıklı olduğu inkâr edilemez bir gerçekti.
Tuttuğum topu ona doğru attım. Çevik bir hareketle topu havada yakaladı. Arkasını dönüp gideceğini düşünürken beni şaşırttı ve yüzünden eksik olmayan gülümsemesi ile bana seslendi.
"Bize katılmak ister misin?" Arka tarafta duran arkadaş grubunu gösterdiğinde birkaç saniye durdum ve güneşlenmekle meşgul olan makbuleye doğru döndüm. 15-20 dakika oynamanın zararı olmazdı. Şezlong da oturmak sıkıcıydı zaten. Makbule'nin sohbetine de doyum olmadığı için teklifi kabul ettim.
"Olur." Kısaca konuştuğumda yanıma doğru birkaç adım attı. O sırada topu arkadaşlarından birine atmayı ihmal etmemişti. Bana her yaklaştığında daha da belirgin olan boy farkımıza gülmeden edemedim. Benim ortalama'nın üstünde bir boyum olmasına rağmen onun yanında küçücük bir şey kalıyordum.