0.4

1.7K 101 48
                                    

İyi okumalar <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İyi okumalar <3

"Şaka gibi cidden." Ogeday mırıldanarak konuştuğunda güldüm. Şuan ki durumumuzdan memnun olmayan tek kişi ogedaydı. Kahvaltıdan beri her fırsatta makbuleye isyan ediyordu. Haksız da değildi aslında. Başbaşa bir şeyler yapmayı planlarken makbule beni aramış güzel bir beach bulduğunu söyleyerek yanına çağırmıştı. Ben de sonuçta onunla tatile geldiğim için hayır diyememiştim.

Ogeday'a gelmesini teklif edip etmemek arasında çok gidip gelmiştim ama makbule ne ara samimi olduğunu anlamadığım ilayda ve anılı da çağırınca doğal olarak ben de ogeday'ı çağırmıştım. Başta bozulmuştu. Surat ifadesinden bunu anlamamak imkânsızdı. Hatta itiraz edecek gibi de olmuştu ama kendini tutmuş ve gelmeyi kabul etmişti.

Şuan şezlonglardan birine oturmuş somurtkan ogeday ve makbule ile sohbet ediyordum. Daha doğrusu makbule ile sohbet ediyordum. Ogeday muhabbete çok fazla katılmıyordu. Ara sıra iki cümle ediyor sonra yine makbuleye kötü bakışlar atıyordu. Bakışları o kadar komikti ki gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Hadi denize girelim." Dediğim de ogeday tamam derken makbuş hayır anlamında kafasını sallamış ve şezlonga uzanmıştı. Bu kız tatile sadece güneşlenmek için gelmişti herhalde. Katiyen kendisini denize sokamıyordum. Sürekli bir bahane uyduruyordu.

"Siz girin ben gelirim."

"Sen bilirsin." Diyerek ayağa kalktığımda anıl ve ilayda denizden çıkıyordu. Onlara kısaca selam verdikten sonra deniz'e direkt girmek yerine iskeleye doğru yürüdüm. Ogeday da peşimden gelerek iskeleye vardığımız da durup Ogeday'a doğru döndüm.

"Aynı anda atlıyoruz."

"Derindir burası. Yüzme biliyorsun değil mi?" Dalga geçercesine konuştuğunda gözlerimi kıstım ve atlamak için birkaç adım geriye doğru geldim. "Yaklaşık 1 yaşından beri yüzüyorum ayrıca yüzme antrenörlüğü yaptım." Diyerek iskelenin ucuna doğru koştum ve balıklama şekilde suya doğru atladım.

Suyun soğukluğu vücudum ile buluştuğun da içim üşümüştü. Suya alışmam birkaç dakika mı almıştı. O sırada ogeday benim yaptığım gibi hızlıca suya atladığında bütün su yüzüme çarpmıştı.

Ne ara geldiklerini anlamadığım anıl ve ilayda da iskeleden suya doğru atladıklarında çarpmasınlar diye iskelenin altından çekilen ogeday yüzerken bana çarpmış ve batmama sebep olmuştu. Suyun yüzüne çıktığım da yüzüne su attım. O da savaş mı istiyorsun der gibi yüzüme bakmış ve benim attığım iki gram suyun 2 katını bana doğru atmıştı. O sırada anıl ve İlayda da bize katılmış kahkahalar eşliğinde oyun oynamaya başlamıştık.

"Deve güreşi yapalım hadi." Anıl konuştuğunda herkes olumlu anlamda kafasını salladı. Anıl sevgilisi İlaydayı sırtına aldığında bir süre ogeday ile bakıştık.

"Yeneriz bunları." Dedi eliyle anılları işaret ederek. Daha sonra sırtına çıkabilmem için eğildi ben de vakit kaybetmeden sırtına çıktım. Elleri bacaklarıma değdiğin de irkilmiştim. Dışardan bizi görenler çift olduğumuzu düşünüyordu. Öyle duruyorduk. Ogedayla birlikte olduğumuzu düşünmeden edemiyordum. Güzel bir çift olurduk herhalde.

"Haydi Nisa güveniyorum sana."

"Hadi İlayda, bu iş sende."  Anıl'ın lafı ile savaş başladığında bütün gücüm ile İlaydayı ittim. İlayda bana hitaben daha güçsüz olduğu için fazla dayanamayıp suya düşmüştü. Zaferle çığlık atıp ellerimi kaldırdığım da ogeday bacağımı bırakarak elini bana doğru kaldırdı ve çak yapmamı istedi. Hızlıca eline vurduğum da dengem şaşmış ve ogeday ile kendimi suyun içinde bulmuştuk.

Bir süre bu şekilde eglendikten sonra yorulduğumuz için sudan çıkmaya karar verdik. Karaya doğru yüzerken makbule'nin yanına gelmiş olan Kuzey dikkatimi çekmişti. Makbule ile gülerek sohbet ediyorlardı. Aralarında bir çekim olduğu kesindi. Bunu inkar etmek için aptal olmak gerekiyordu. Detaylı bilgileri en kısa sürede makbuleden almam gerektiğini aklımın bir köşesine yazmıştım.

"Bu bisiklet bozuk abi, kesinlikle gitmiyor." Anıl itiklemeye çalıştığı bisikletine isyan ederek konuştuğunda kendi sürdüğüm bisikleti durdurup anıl'a doğru döndüm.

"Bisikletçi yakında git değiştir. Bekleriz seni." Dediğimde olumlu anlamda kafasını sallayarak bisikletini taşıyarak götürdü. Ben de o sırada önümde duran nisa'ya doğru döndüm. Bütün güzelliği ile karşımda duruyordu. Salık saçları rüzgar ile uçuyordu. Bu sayede şampuan kokusunu alıyordum. Ondan hoşlanıyor muydum? Tam olarak evet diyemezdim ama ona karşı çekildiğimi de inkar edemezdim. Böyle anlamdıramadığım bir şey vardı. Nisaya çekiliyordum.

Cıvıl cıvıl, neşeli bir insandı. Etrafa pozitif enerji yayıyordu. 5 gün sonra kendi ülkesine gidecek olması canımı sıkıyordu. Tatilinin bu kadar çabuk bitmemesi için dua ediyordum ama nisa ile birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum.

"Dönüşte dondurma alalım mı?" Bana doğru dönerek konuştuğunda gülümseyip olur dedim. Soru sorması bile çok tatlıydı. Bu kızın her şeyi çok tatlıydı.

En sonunda anıl geldiğinde yolumuza devam ettik. Hızımı arttırarak önden giden Nisaya yetiştim.

"Sokağın sonunda ki direğe son varan dondurmayı ısmarlar." Diyerek bisikleti hızlı hızlı sürmeye başladığında ilk başka neye uğradığımı şaşırmış daha sonra şokun etkisinden çıkarak bütün gücüm ile pedal çevirmeye başlamıştım ama tabi ki önden başlayan nisa direğe benden önce varmıştı.

"Hile yaptın." Dediğimde dil çıkararak bisikletinden indi ve karşıdaki dondurmacıya doğru ilerlemeye başladı.
Peşinden inerek bisikletimi ittirmeye başladım. Birlikte dondurma aldıktan sonra geride bıraktığımız anıl ve İlaydanın yanına döndük.

Ben bir top çikolatalı almıştım sadece. Dondurmayı o kadar fazla sevdiğim söylenemezdi ama gördüğüm kadarıyla nisa dondurmaya aşıktı ya da sırf ben ödüyorum diye 3 top almıştı. Başka açıklaması olamazdı.

"Makbule ve Kuzey nerde?"

"Bilmiyorum en son buralardaydılar." İlayda Nisaya cevap verdiğinde Nisa'nın kasları çatıldı. Sanırım kuzey ve makbule'nin bu kadar sık bir arada olması kafasını kurcalıyordu. Aslında ikisi birbirine yakışıyordu. Birlikte olsalar fena olmazdı.

"Poyraz?" Nisa neredeyse bağırarak konuştuğunda kaşlarım çatıldı. Poyraz da kimdi? Niye nisa bu kadar mutlu gözüküyordu? Şuan da aklımda bir sürü cevapsız soru vardı ve cevaplanana kadar kaşlarım çatık kalmaya devam edecekti.

Nisa Bölükbaşı

"Poyraz?" Dediğimde poyraz bana doğru dönmüş ve gözlerini kocaman açmıştı. O da beni görmeyi beklemiyordu tabi ki. Bisikleti bırakarak koşar adımlarla yanına ilerleyip sıkıca sarıldım.

"Uzun zaman oldu."






Hikâyeye batuhanı mı poyrazı mi soksam diye o kadar kararsız kaldım ki size anlatamam

Umarım bölümü beğenmişsinizdir<3










Summer vacation {Ognis}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin