İyi okumalar <3
"Abi kim bu poyraz denen çocuk?" Kollarımı göğsümde birleştirerek konuştuğum da anıl omuz silkerek sevgilisinin yanına doğru ilerledi. Ben de kaşlarım çatık bir şekilde sohbet eden poyraz ve nisa ikilisini izlemeye devam ettim. Nisa'nın hiç bu kadar güldüğünü hatırlamıyordum. Çocuk bir şeyler söylediğinde yüksek bir kahkaha atıp omzuna dokunuyordu.
Kıskançlık duygusu damarlarımda geziniyordu. Nisayı bu kim olduğu belli olmayan heriften kıskanmıştım. Ya sevgilisiyle diye düşünmekten kendimi alı koyamıyordum ama sonra sevgilisi olsa benimle flörtoz bir şekilde konuşmayacağı aklıma geliyordu. Şu iki günde nisayi sevgilisi varken başka biri ile konuşmayacağını bilecek kadar tanımıştım.
"Poyraz, bu arkadaşım ogeday." Nisa beni göstererek konuştuğunda samimi olmayan bir gülüşle gülümsedim. Arkadaşım diye tanıtmış olması bir tık ağrıma gitmişti. Arkadaş deme lazım olur diyesim gelmişti ama tabi ki kendimi tuttum ayrıca bu çocuğu kesinlikle sevmemiştim. Elektriğimizin tutmadığını hissediyordum.
"Merhaba," dediğim de o da kısaca selam vermiş ve nisa ile olan koyu sohbetine geri dönmüştü. Orada salak gibi onları izlediğim aklıma dank edince görüş alanıma giren kuzeye doğru ilerledim. İki saniye için de bir çocuk gelmiş ve nisa tarafından o çocuk için satılmıştım. Şaka gibiydi.
"Kıskanç bir ogeday mı görüyorum?" Kuzey konuştuğunda göz devirip bisikletime bindim. Biraz tur atıp gelecektim.
"Sen gidip makbule ile flört etsene."
Nisa
"Arkadaşın gidiyor herhalde." Poyraz arka tarafı işaret ederken konuştuğunda kaşlarımı çatarak arkaya döndüm. Ogeday cidden bisikleti ile yanımızdan uzaklaşıyordu. Durup dururken ne yapmaya çalıştığına dair en ufak bir fikrim yoktu ve bu durumdan hoşnut değildim. Tekrar poyraz'a döndüm.
"Karşılaştığımız iyi oldu. Ben praga dönmeden önce oturup bir şeyler içelim."
"Tabi içeriz. Seninle sohbet etmeyi özlemişim ben de."
"O zaman şimdilik hoşçakal."
"Görüşürüz."
Poyraz onu bekleyen kız arkadaşının yanına doğru ilerlediğinde ben de vakit kaybetmeden bisikletime atlayıp gözden kaybolmak üzere olan ogeday'ın peşinden gittim. Bu gece birlikte vakit geçirmek için dışarı çıkmıştık ve onun yaptığı beni bırakıp gitmekti.
Bisikleti hızlı hızlı sürerken park etmiş arabalardan birinin aynasına çarptığım da bisikletin dengesini kaybederek yere kapaklandım. Altında şort olduğu için bacaklarım çok kötü sürmüştü doğal olarak kanama da başlamışlardı. Aynı şekilde ellerimin içide yere düşerken betona gelmişti.
"Hay ben böyle işin." Kendi kendime saydırırken ogeday'ın bisikleti bırakmış ve bana doğru koştuğu görmüştüm. Yanıma vardığında önce ellerini dizlerine koyarak nefeslendi sonra yanıma eğildi.