Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalar <3
"Ogeday, yüzünden resmen dışarı atıldık." İlayda sinirle bana bakarak konuştuğunda gözlerimi devirdim. Ne yapayım yani kendimi tutamamıştım. Yine olsa yine yapardım. Kesinlikle pişmanlık duymuyordum. Hatta o adam elime geçse iki üç yumruk daha atardım. Sırf olay karakolda bitmesin diye daha fazla sorun çıkartmamıştım yoksa o adamın elimden çekeceği vardı.
Bugün clube gelmiştik. Her şey güzel giderken orta yaşlı bir adam yanımıza gelmiş ve kızlara sarkıntılık yapmaya başlamıştı. Başta kızlar rahatsız olmadığı için sesimi çıkarmamıştım ama en sonunda adam kolunu Nisa'nın omzuna atmaya çalışınca ve nisa bundan rahatsız olunca kendimi daha fazla tutamamış ve adamı itmiştim. Olay bu şekilde başlamış bizi dışarı atana kadar da devam etmişti.
"Ogeday, dudağın kanıyor." Makbule eliyle dudağımı gösterirken konuştuğunda elim dudağıma gitti. O herif yüzüme yumruk attığı için dudağımı patlamıştı. Benim ona yaptıklarımın yanında bu bir hiçti. Bir ara o kadar gözüm dönmüştü ki yanlışlıkla kuzeye vuruyordum.
"Eve geçelim mi?" Anıl konuştuğunda olumlu anlamda kafamı salladım. Anıl'ın annanesinin burada yazlığı vardı. Villa tarzında olduğu için ev oldukça büyüktü. Bu sene de anıl, Berkan lale ve beni birkaç günlüğüne kalmak için davet etmişti. Yorucu iş hayatımdan sonra tatil yapma işine hayır diyememiştim.
"Nisa, gidelim mi?" Makbule nisa'ya dönerken konuştuğunda nisa etrafa boş boş bakmakla meşguldü. Aramızda içkiye en az dayanıklı olduğu için ikinci bardakta nisayı kaybetmiştik. Birde içme dememize rağmen 3. bardağı içtiğini varsayarsak şuan kör kütük sarhoştu.
"Olur." R harfini uzarak konuştuğunda güldüm. Çok tatlı gözüküyordu. Sarhoş bir adet nisa herkese lazımdı. Birlikte eve doğru yürürken nisa ne ara geldiğini anlamadığım bir şekilde yanıma gelmiş koluma girerek kafanı omzuma yaslamıştı. En azından denemişti. Boy farkı yüzünden bunu tam yapamıyordu.
"Ogeday, çok büyüksün." Başta dediği şey kaşlarım çatılmış ama daha sonra anlayınca gülmekle yetinmiştim. Aramızda fazla bir boy farkı vardı. Benim yanımda minicik bir şey kalıyordu. Konuşurken göz teması kurmaya çalışıyor o yüzden kafasını yukarı kaldırıyordu. Onun bu hallerine bayılıyordum. Şimdi düşününce Nisa'nın her şeyini seviyordum.
"Sen çok küçük olabilir misin?"
"Oğlum 170 boyundayım ben." Oğlum lafı ağzından duymayı bekleyeceğim en son şeydi ama bu da olmuştu. Bir an kendimi askerlik arkadaşı gibi hissetmiştim. O kadar içten söylemişti yani.
"Çok yakışıklısın biliyorsun değil mi? Özellikle gözlerin çok güzel." Ettiği iltifat karşısında güldüm. Sarhoşken insanlar doğruyu söyler derlerdi. Umarım şuan gerçekten benim hakkımda düşündüklerini söylüyordu. Yakışıklı olduğumu düşünmesi fikrini sevmiştim. Yarın hiçbir şey hatırlayacağını bildiğim için ben de ilk aklıma geleni söyledim.
"Sen de çok güzelsin biliyorsun değil mi?" Dediğimde utanmış kafasını daha çok göğsüme doğru gömmüştü. Nasıl bu kadar tatlı olabiliyordu aklım almıyordu.
"Ya öyle miyim? Bence hiç güzel değilim."
"Hayır, sen çok güzelsin." Dediğimde dudak büzmüştü. Nasıl güzel olduğunu düşünmezdi. O kadar güzeldi ki onu her gördüğümde tekrar tutuluyordum. Artık ondan hoşlandığımı kabul etmiştim ama onun benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamadığım için bir adım atmıyordum. Bana her arkadaşına davrandığı gibi davranıyordu ve eğer hoşlanıyorsa bile pazar günü evine döneceği için kendini benden uzak tutuyordu.
Villaya vardığımızda içeri geçmiş yiyecek içecek aldıktan sonra vakit kaybetmeden kendimizi bahçeye atmıştık. Herkes kendini bir pufa attığında bana koala gibi yapışmış nisa ayrılmayı reddettiği için aynı pufa oturmuştuk. Puf düşündüğüm kadar büyük olmadığı için Nisa'nın vücuduyla benim vücudum sürekli temas halindeydi. Hatta en sonunda nisa rahat olmak için bacağını bacağımın üstüne attığın da yutkundum. Bu kadar temas çok fazlaydı. Burası fazla mı sıcak olmuştu?
Daha sonra İlayda müzik açtı. Clup de olan ortamı yarattığında müzik sesine ilk kalkan nisa olmuştu. Kendini müziğe kaptırarak dans etmeye başladığında büyülenmiş bir şekilde onu izliyordum. Diğerleri de dansa katılmıştı ama benim ilgimi çeken tek kişi nisaydı. Saçları her hareketinde uçuşup yüzüne geliyor o da buna manasız kahkahalar atarak gülüyordu.
Bir süre kızlar kafaları güzel olduğu için hiçbir şeyi takmayarak dans etmeye devam ettiler. En sonunda yorulduklarında herkes kendini sevgilisinin yanına atmıştı. Makbule de kuzeyin yakınına oturduğunda gülümsedim. Bu ikisi arasında anlamadığım bir şey vardı. Yakında öğrenirdik.
Nisa boşta olan pufa oturmak yerine tekrar yanıma oturduğunda rahat olması için yana doğru kaydım ama o yine dibime girerek beni kendine doğru çekmişti. "Ben sabaha kadar burda kalmak istiyorum." Nisa koluma daha çok sarılırken konuştuğunda herkes bu halimize gülmüş daha sonra kendi aralarında ki sohbete geri dönmüştü. Ben ise sohbete katılmak yerine uyuklayan nisayı izliyordum. Yüzüne gelen ipeksi saçlarını kulağının arkasına doğru attığımda yerinde kıpırdanmıştı.
Çok güzeldi, tarif edemeyeceğim kadar çok güzeldi. Küçük burnu, ince dudakları , kısık gözleri her şeyi çok kusursuzdu. Böyle gülünce kısılan gözleri aynı küçük bir japon balığına benziyordu. Aklıma ilk tanışmamız da yaptığım muhabbet gelince sırıtmadan edemedim. Hangi kafayla kıza gözlerin japon balığına benziyor demiştim hiçbir fikrim yoktu.
O gün elim ayağım birbirine dolaşmıştı. İlk defa bir kızla konuşuyor gibi hissetmiştim. Benim üstümde bıraktığı etki çok farklıydı.
"Bu gece burda kalın sizde?" Sanki ev sahibiymis gibi konuşan laleye hitaben anıl olumlu anlamda kafasını sallayarak makbule ve Nisaya burda kalmalarını söyledi. Makbule başta Nisaya dönmüş ve halini görünce onu otele kadar peşinden sürükleyemeceğini fark ederek teklifi kabul etmişti.
"Saat epey geç oldu. Ben size yatacak oda ayarlayayım." İlayda konuştuğunda herkes yavaş yavaş ayaklanarak içeri girmişti. Bir tek kuzey kendi kaldığı otele gitmek için yanımızdan ayrılmıştı.
Hâlâ uyuklayan Nisayı kolundan tutarak kaldırdığım da bu işin böyle olmayacağını fark ederek onu rahatsız etmemeye çalışarak kucağıma almıştım. Tam havuzun etrafından geçerken arkamdan yediğim darbe ile neye uğradığımı şaşırmış, dengemi sağlayamamıştım. Nisa ile suya düştüğüm de soğuk su yüzünden irkildim. O sırada nisada panikle suyun yüzüne çıkmış kaşları çatık bir şekilde etrafa bakınmıştı.
Beni iten kişiye döndüğümde görüş açıma giren berkan'a doğru su fırlattım. O kahkaha atarak gülerken nisa havuzun köşesine doğru yürümüş ve berkan'a onu yukarı çekmesi için elini uzatmıştı. Dalgın olduğu bir anına denk gelen Berkan Nisa'nın uzattığı eli tutmuş ve kendini suyun içinde bulmuştu. Ne ara geldiğini anlamadığım ilayda da kendini suya attığında anıl da peşinden atlamıştı. Herkes kör kütük sarhoş olduğu için kimseyi sorgulamıyordum.
En son uyumaya gidiyorduk ama havuza girmemiz ile herkes atılmıştı bütün gecemiz bu şekilde eğlenerek geçti...
Gelen ognis fotoğrafları o kadar güzeldi ki aglamisim 🥺
Kitabın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sevdiniz mi?