Uzun zaman sonra, ilk defa bu kadar rahat uyku çekmişti Eren.
Gözlerini araladığında hava henüz aymamıştı ve her yer gayet de karanlıktı. Etrafta rahatsız edecek hiçbir şey olmamasına karşın neden uyandığını anlayamasa da telefonuna uzanmak için hamle yaptı ancak Can'ın beline gevşekçe atılmış kolu kısa bir an engel oldu. Refleksle uyanıp uyanmadığına baktı, hafifçe kıpırdansa da bir problem yoktu. Daha yavaş ve yumuşak hareketlerle yatağın ucuna ilerleyip kilit ekranını açtığında sabahın altısı olduğunu gördü. Hakikaten, bu saatte uyanmak için ne gibi bir sebebi olabilirdi?
Derin bir nefes alarak kafasını yastığa koydu ancak hemen uyuyamayacağının da farkındaydı. En azından uyandığında dayak yemiş gibi yorgun hissetmiyordu ve zihni boştu. Bu güzeldi. Günlük hayatında akışı engelleyen problemler şu anlık kafasını meşgul etmiyordu. Can'ın üzerinde böyle bir etkisi vardı tam olarak. O yanındayken ufak tefek sorunları önüne koymasına gerek kalmıyordu. Bunun için çaba da sarf etmiyordu çünkü zaten kendiliğinden gelişen bir olaydı.
Uykusu iyice kaçtığında sessizce kalktı yataktan. Aynı şekilde kapıyı da olabildiğince sessiz açarak mutfağa doğru ilerledi. Bardağa su doldururken gözü pencereden dışarı takıldı. Kar neredeyse yarım metre olmuştu bahçede ve çok güzel duruyordu. Can'ın stajı başlayacaksa yakın, çok yakın bir tarihte gitmesi gerekecekti fakat bu karda nasıl olacaktı bilmiyordu. Açıkçası düşünüp canını sıkmak da istemiyordu. Günün tadını çıkarmaya vakit ayırabilirdi ve öyle de yapacaktı.
Ağzına minik kaselerde duran meyve kurularından birkaç tane atarak Can için de bir bardak su doldurdu. Küçük bir ayrıntı olsa da dikkatini çekmişti. Sabah uyandığında ilk işi su içmek oluyordu.
Karanlık odaya yeniden döndüğünde elindeki bardağı etajerin üzerine bıraktı ve dolanarak kendi tarafına geçti. Yatağa tekrar girince hafiften üşüdüğünü yeni fark ediyordu. Can kollarını kendine çekmişti ve kafasını eğmiş, uykusuna devam ediyordu. Muhtemelen sarılsa huylanarak ya pozisyon değiştirecekti ya da uyanacaktı. Anlam veremediği şekilde hafif bir uykusu vardı.
Çok hafif yükselerek saçlarının yarısını kapattığı yüzü inceledi. Hiç uyanmayacakmış gibi derin derin uyuyordu ama bir hareketi yetiyordu da uykusunun bölünmesine. İlginçti. Ayrıca çok önceki konuşmalarından bahsettiğine göre uyku düzenine de oldukça önem veriyordu ama bazı şeyler yüzünden (bazı şeyler: ta kendisiydi) birkaç seferdir iki üç saatlik uykuyla geçirmek zorunda kalıyordu günlerini Can. Farkında olmadan kendi uyku düzensizliğini çocuğa da bulaştırmıştı.
Sakince, hareket etmeden izlemeyi sürdürdü. Bir yandan da... Saçları resmen öpmesi için tam gözünün önündeydi. Kendiliğinden kuruduğu için dalgalı olan tutamları dağınıkça yüzünde ve yastığında dağılmıştı. Gerçekten hafif, çok hafif bir şekilde öptü. Etkilememişti Can'ı.
Fakat yine de uyanmıştı.
Can, aralarındaki boşluğa elini attığında ve düz çarşafla karşılaştığında uykusundan uyanmıştı. Bu, tam da öpücükle aynı ana denk geldiği için de Eren kendinden bilmişti.
"Affedersin, uyandırdım mı?" diye sordu ince bir şaşkınlık ve telaşla, ancak o an Can'ın anlayıp anlamadığundan emin değildi çünkü bir yanı hâlâ uyuyor gibiydi.
"Eren." demekle yetindi sadece ağzının içinde.
"Hım...?"
Kumral tenli genç birkaç saniye bir şey söylemedi. Gözleri kapalıydı ve pozisyonunu değiştirmemişti. Uyanmasına sebep olan aralarındaki mesafeyi kapatmak için kolunu açtığında, uzatmadan bedenine sokuldu uzun saçlı. Elinin tersiyle önce yanağını okşadı, ardından parmaklarını çıplak koluna indirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/270907123-288-k779062.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
that's rough, buddy
Teen FictionCan: kimin sevgilisi cosplay yapmıyor ki bu devirde? bxb. gxg.