TAMAMLANDI✔
"Selam! Artık kaç gün kaldığını saymayı bıraktım... Ama biliyorum az kaldı. Gidiyorum. Gitmek zorundayım. Ölüyorum... Her gün geçtikçe ölümün fısıltısını daha net duyuyorum... Duymak zorundayım.
Bugün yine unuttum. Evimin yolunu unuttum...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
13.Bölüm *Gerçek...*
Birisi isim ve yaşları yazmamı istemişti, buraya ekleyeyim.
Fatih ve Yeliz Dumanlar -Aslan Dumanlar (28) -Rüzgar Dumanlar (25) -Birkan Dumanlar (24) -Semih Dumanlar (23) -Bersu Dumanlar (20) -Talha ve Deniz Dumanlar (17) -Buse Dumanlar (8)
(Canlarım yorum sayısıçokdüşük. Lütfen daha çok yorum yapmayaçalışın. Siz yorun yaptıkça benim yazma hevesim artıyor cidden.)
-Bir Hafta Sonra-
•Artık rahatlayıp eğlenebilirdim. Huzurlu ve mutluydum. Eski dostum olan sol ayağım , müzik eşliğinde ritim tutarken sandalyeme yaslandım.
Son paragrafı okuduğumda gözümden süzülen minik damla sayfaya düşerken yüzünde minik ama fazlasıyla acı bir tebessüm belirdi.
Ben hiçbir zaman rahatlayıp eğlenemeyecektim.
Her an ölebileceğim düşüncesi zihnimin bir köşesinde pusuda bekleyecek ve kendini hatırlatmak için güzel anlarımı kollayacaktı.
Kitabı kapatıp komodine koyarken saati görmemle ayağa kalkmıştım. Akşam yemeği saati gelmek üzereydi.
Üzerimdeki eşofman takımına çeki düzen vererek saatlerdir aralıksız yattığım yatağı toplayıp telefonumu elime almıştım.
Semih ve Birkan Abi'nin bana nefretle bakan gözlerini girmeyi ne kadar istemesem de bana değer veren insanları kırmak üzmek istemiyordum.
Odadan çıkıp hızla aşağıya inmiş ve yemek masasına yönelmiştim.
Ben , Buse , Bersu Abla ve Talha dışında herkes buradaydı. Zaten masada da üç servis eksik açılmıştı. Talha bugün abisinde kalacağı için erkenden gitmişti.
Rüzgar Abim ve Semih Abi'nin arasındaki boş sandalyeye oturduğumda az da olsa gerilmiştim. Bunu farkeden Rüzgar Abim masanın altından elimi tutarak okşamıştı.
Semih Abi'nin cidden rahatsız edici bakışları vardı.
Yeliz Anne tabağımı ben oturur oturmaz önümden almış ve masadaki her şeyden bol bol koymaya başlamıştı.
Yavaş yavaş onlara anne baba demek istiyordum. Zaten zamanım kısıtlıyken bu hissi tatmak istiyordum.