TEK GERÇEK 1.BÖLÜM ( TANITIM)

542 125 176
                                    

TANITIM - KAZA

Ne okumak istediysem onu okudum ve onlardan, bana okulda öğrettiklerinden çok daha fazlasını öğrendim.


Yağmur damlaları, gökyüzünden düşüp toprağa dokunduğunda, sanki yeryüzü ile gök arasında bir köprü kuruyorlardı. Her bir damla, toprağın kucaklayıcı sıcaklığına karışarak, onu canlandırıyor ve yeniden doğuşa uğratabiliyordu.

Yağmurun getirdiği tazeliği hissederek, ormanda yürüyordum. Ağaçların dallarında biriken su damlacıkları, ışığın yansımasıyla birlikte zarif bir dans sergiliyordu. Rüzgarın esintisiyle harekete geçen damlacıklar, kırılıyor ve renkli bir gökkuşağı yaratıyordu gökyüzünde.

Toprağın kokusu, hafif bir melankoliyle karışıyordu havada. Bu koku, yaşamın döngüsünün bir parçasıydı. Her yağmur damlası, toprağa hayat veriyor ve bitkilerin köklerinden yükselen yeşilliği besliyordu. İşte mutluluk da, bu doğal döngünün bir parçasıydı.

İnsanların mutluluğu araması, sanki onun kaynaklarını bulmak ve onunla yeniden bütünleşmek için bir yolculuk gibiydi. Mutluluk, bazen beklenmedik anlarda karşımıza çıkabilirdi. Çocuğun saf ve masum gülüşünde, doğanın yaratıcı güzelliğini hissettiğimizde veya sevdiklerimizin sıcacık bir kucaklamasıyla.

Mutluluk, belki de hayatın her anında mevcuttu; ama onu fark etmek ve kucaklamak için yürekli olmak gerekiyordu. Onu bulmak zor olsa da, ondan vazgeçmemek ve her anında değerini bilmek önemliydi.

Aşk da, mutluluğun bir yansımasıydı belki de. İki insan arasında köprü kuran, kalpleri birbirine bağlayan bir güç. Ancak aşk ve sevgi arasında ince bir çizgi vardı. Sevgi, annenin şefkat dolu ellerinde, babanın koruyucu kucağında ve kardeşlerin paylaşımlarında saklıydı. Aşk ise, derin bir bağlılık, tutkulu bir hissiyat olarak insanların hayatlarında belirirdi.

Bir damla yağmurun karışması gibi, sevgi ve aşk da hayatın içinde birbirleriyle etkileşime giriyorlardı. Sevdiğimiz insanın gözlerine baktığımızda, onunla yaptığımız her dokunuşta veya onun yanında hissettiğimiz bir sıcaklıkta, sevginin ve aşkın varlığını hissediyorduk.

Ancak bazen, yalanların ve ölümün dünyada hüküm sürdüğü bir ortamda mutlu olmak zordu. Hayallerimizin yıkıldığı, umutlarımızın söndüğü anlarda, mutluluğu bulmak daha da zorlaşıyordu. Yağmurun soğuk damlaları, yüreğimize düşen acıları besleyerek, hayatı daha anlamlı kılabilirdi belki de.

Ve oradaydım, mezarlıkta. Yağmurun soğukluğu ve ıslak toprak, ölümün gerçekliğini hatırlatıyordu. Hayatın kaçınılmaz sonunun karşısında duruyordum. İşte o an, bir damla gözyaşı, yanaklarımdan süzülüp toprağa karışarak, tüm bu karmaşıklığı ifade ediyordu.

Her şeyin bir yalan olduğunu düşünerek, hayatın anlamsız olduğuna inanmak kolaydı. Ama o damladaki yağmurun ve hayatın güzelliğini görmek, belki de gerçek mutluluğun kapısıydı. Belki de her bir damla, umutla yeşeren bir fidandı ve hayatın içinde bir bütünlük yaratıyordu.

Son bir damla gözyaşımın toprağa karışmasıyla, hayata ve mutluluğa olan inancımı yeniden keşfetmek için bir adım atmıştım. Yağmurun sesi, yavaş yavaş hafifliyor ve yeniden doğan bir dünyanın melodisine dönüşüyordu.

...


M

erhaba! Ben Eda Ada Akçay. Tam 18 yaşına gireceğim, belki daha birkaç gün var, belki bir hafta. Ancak benim için bunlar sadece sayılar, yaşın getirdiği mutluluktan uzak, hüzünlü günler.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 26, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TEK GERÇEK ( Düzenlemede)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin