ambulansı aradık, kriz geçirmiş adam, ilk müdaheleyi yaparken hemşire bu yazı nedir dedi, bilmiyoruz tanıdığımız olur, ziyarete geldiğimizde böyleydi dedik, ıslak mendil ile sildi adamın alnını, bildiğin kül idi, hastaneye zütürdüler ordan, yaşıyordu ancak o günden sonra düzelemedi, *** ruh ve sinir hastalıkları hastanesindeydi en son hala orda mı bilmiyorum, belki de yaptıklarının cezasını çekiyordu, bu karmaşanın ardından çağırdığımızın hala gidip gitmediğini bile bilmiyorduk, ne kadar nefret etsem de atakan'a ihtiyacım vardı, oturduk konuştuk, son çare kalmıştı, her ne kadar bir insan öldürmek kadar günahsa da, öldürecektik, ama bu sefer direk atakan'ın lafıyla hareket etmiyordum, çocuğu ne zaman öldürdüğünü sordum, kitapta bir ayin varmış, *** çocuğu öldürürsen onları kendine köle yaparsın diye, bu hırsla onlardan birinin cocugunu cagırmıs sonra öldürmüş, ama ters tepmiş, ters tepmemesi imkansızdı zaten, o zamanda düsünüyordum hala düsünüyorum bunlar tuzak bence, hırs ugruna insanın hayatını zehir eden şeyler , onlarla baş etmek zordu çünkü, atakan hırsları uğruna bunca belaya sebep olmuştu, içten içe ona olan nefretim yüzüne her bakmamda katlanarak artıyordu, ilk yaptıgı ayini tekrar yapacak onları cagıracak ve öldürecektik, isimlerini biliyorduk, bütün bunları konusurken telefonum çaldı, babamın sesiydi, dedemgilin köydeki evin alt katı ve ahırı yanmış, ölen yoktu ama evin çoğu harap olmuş, istersen köye bir gel oğlum dedi, atakan'ı buldum bu sefer kacırmazdım onu da yanıma alıp köye gittim, hic hoş karşılamadılar beni.evin üst katında pek zarar yoktu ancak alt kat ve hemen bitişikteki ağıl bayağı yanmış harabe olmuş, vardığımızda üst katta dedem, babannem,annem ve babam oturuyorlardı, içeri girince dedem yüzüme dahi bakmadı, hoşgeldin bile demedi, babannem de gözlerini yere dikmiş halının desenini süzüyordu, kısacası benim orda olmamın ve yaşadıklarımın dedemin de babannemin de umrunda olduğu söylenemezdi, yanan evlerine acıyorlar suçlu olarak beni görüyorlardı, dedem yüzüme baktı, sadece bize zarar veriyorsun dedi, başkalarının yaptıkları neyse de öz dedemin böyle demesi fena koydu, ne yaptım dedim, bilerek isteyerek sana ne zararım oldu şu yaşıma kadar dedim, ev senin yüzünden yandı dedi, onları başımıza topladın, uğursuzluk getirdin dedi, kurban oluyum dede ben senin evine çakmak mı çaktım ateş mi attım, sen böyle yapma bari, bunları diyemedim içime attım, yangın da şöyle çıkmış, dedem inekleri yemlemeye gitmiş babannem o sırada mutfakta kahvaltılık hazırlıyormuş mutfağın kapısında dedemi görmüş, dedem gözlerini yere dikmiş ayakta duruyor öylece, babannem bakmış dedeme ne istiyorsun demiş, dedem hiç konuşmamış, konuşsana efendi niye tuhaf tuhaf dikiliyorsun orda demiş, dedemin babanneme bakmasıyla babannemin çıglıgı köyü kaplamış, gözlerinin ici alev doluymuş, bunu görünce babannem direk ayaklarına bakmış tersmiş o görüntüyle korkusu katlanmış dili durmuş, çığlığı duyan dedem ağıldan koşmuş gelmiş babannem kekeliyormuş ne olduğunu anlamaya çalışırken tam bu sırada ağıl alev almış ordan eve sıçramış 2. kata sıçramadan söndürmüşler, bunun suclusu olarak beni görüyorlardı bana destek vereceklerine zaten pgibolojisi altüst olmuş birine iyice ağır bir yük yüklüyorlardı.dedemin tavırları, söylediği sözler babamın da ağırına gitmişti besbelliydi adamın halinden, o yaşına kadar saygısızlık yapmadığı babasına o an da ses etmedi, sadece, baba çocuk arkadaşıyla gelmiş biz eve gidelim sığmayız şimdi buraya yarın yine geliriz dedi, bunun bahane olduğu belliydi, yoksa koca eve 1 yatak fazla sersekte sığardık, annem, babam,ben ve atakan eve vardık, annem sağolsun ben atakanla üniversite okudugum şehirdeyken onla beraberken odamı temizlemiş, ancak yangının izleri yine belliydi boyanması lazımdı odanın, atakanla ben bizim odaya geçtik, annem yatmadan yanımıza geldi elinde o baş belası kitap vardı, kitabı verdi, oğlum odanda bulduk dışındaki sayfası kararmış ama kitap sağlam odanın köşesindeydi dedi, ama içi sağlam garip şekiller arapça yazılar var ne kitabı bu dedi, atakan da ben de şok olduk o yangından çıkması imkansızdı kitabın, hemen kitabı annemin elinden aldım, diyecek hiçbirşey bulamadım, kitap elimde anneme bakarken bir taraftan ne söylesem diye düsünüyordum, o sırada atakan imdadıma yetişti, benim büyük dedemden kalma bir günlük dedi, incelemesi için verdim dedi, ilk defa işe yaradı şerefsiz, nedense kitabı görünce atakan'ın gözleri iyice parlamıştı, zaten olmayan güvenim onun gözlerindeki kitaba karşı olan hayranlığı gördükçe daha da azaldı, yüzüğüne hayran gollumdan farkı yoktu adamın, belki kitap işimize yarardı, onları yok etmek, daha doğrusu öldürmek için daha kuvvetli şeyler olabilirdi içinde, annem iyi geceler diledikten sonra çıktı odadan, biz hemen kitabın içini açıp sayfalarını incelemeye başladık, gayet sağlamdı, bu da onların işimiydi hiçbir zaman öğrenemedim zaten bu kadar eski bir kitabın bu zamana kadar gelmesi de zor birşeydi demek ki birileri kitaba birşey olmasını istemiyordu, dikkatimi çeken şey atakan'ın direk bana bahsettiği sayfayı açmasıydı, kitaba elimi koydum, bilader dedim aklından ne geçiyorsa sonra yap, buraya beni bunlardan kurtarmaya geldik, benim işimi hallet sonra kitabını da al ne yapıcaksan yap, onlara mı katılırsın, namaza mı başlarsın bilmem, ama bu kez beni karıştırma dedim, direk bul şu sayfayı cagırıp öldürelim dedim, şu an korkunc geliyor, ancak zaten hergünü korkunc ve onlarla gecen biri onlardan kurtulmak için her türlü şeyi yapardı zaten, bir taraftan izliyordum atakan'ı kitabı incelerken, 28. sayfayı açtı, şekiller vardı yine büyük bir boy aynası, mumlar, fakat bu sefer hepsinden farklı olarak hepimizin günlük hayatta kullandıgı *** da vardı, atakan kagıtlara sayfadakileri yazmaya başlamıştı, artık onlardan kurtulmayı normal hayatıma, 3 ay önceki mutluluguma dönmeyi dört gözle bekliyorudum.salona gittim, annemle babamın odalarında uyuduğunu düşünerek, çekmeceden mumları aldım, mutfaktan *** ları aldım, annemin odamdan kaldırdığı boy aynasını tekrardan koliden çıkarıp odama zütürürken annem kalktı, artık en ufak şeyde iyimiyim diye beni kontrol ediyorlardı, napıyosun oğlum niye uyumadın dedi, artık iyiyim anne, aynamı falan geri koyacağım diyordum iyi olcağımı umarak, böyle bir bahane bulmuştum o anda, tamam da oğlum gece gece derdin neydi dedi, aynamı falan geri asınca daha iyi hissedecegimi söyledim, halbuki hiç alakası yoktu aynalardan korkuyordum halen de korkarım yaşadıklarımdan sonra, tamam oğlum nasıl iyi hissediyorsan öyle yap dedi, iyi geceler diyip yattı tekrardan, bütün malzemeler odamdaydı, yanımda ne kadar güvenmesem de atakan malzemeleri düzenliyordu, aynayı yüzü tavana bakacak şekilde koydu, üzerine mumlardan *** şekli yaptı, isimlerini ikimiz de biliyorduk zaten, kitaptakakileri yazdığı kağıdın yarısını bana verdi, aynı anda okumaya başlayalım dedi, diğer kağıda da yine o sayfadan yazdığı bazı şeyleri mumda yakıp, mutfaktan aldıgım *** larla karıstırıp aynanın üzerine serpecekti, ışık açık kalsın mı dedim, sadece mumun ışık verebileceğini başka türlü başarıya ulaşamayacağımızı söyledi tilki kılıklı, belki de yalan söylüyordu, kendini belki de karanlıkta iyi hissediyordu bilmiyorum, kapattım ışıgı oturdum, bir taraftan yangından kalma siyahlıklara bakıyordum, onları gördükce kendime verdigim cesaret azalıyodu, ama herşeye ragmen iyi şeyler düsünüyordum, onlardan kurtulacaktım, bu düsüncelerle otururken atakan hadi dedi artık başlıyoruz.mutfaktan getirdiğim *** ları yaktı, kitaptan kopyaladıgı sözleri yaktı, ikisini de aynanın üzerine gelişigüzel serpiştirdi dikkatimi şu cekmisti birazını elinde tuttu yaktıgı seylerin, mumları yaktı, işi bilen oydu, adam odasında geçirdiği vakitlerde bildiğin büyücü gibi olmuş diye düsündüm kendi kendime, başlayalım dedi ikimiz de aynı anda okuyorduk, karşılıklı oturuyorduk, biz okudukca tekrardan evin icine giren rüzgar artıyordu, mumların üzeri titriyordu, bir müddet sonra ise yine duvarlarda gölgeler hareket etmeye basladı, rüzgar arttıkca, gölgeler çogaldıkça atakan aynaya dogru kafasını yakınlastırıyordu, bu bir refklesmiydi bilmiyorum diger adamda aynısı yapıyordu cünkü, aynaya yüzü değdi değecekti, kendi suretine bakıp okuyordu, ben ona eşlik ediyordum sadece, belki ben kendi suretine doğru okuyor zannediyordum, belki o aynada gördüğü kendisi değildi, cünkü aynadan korkarak okuyordu, sanki biri ona bakıyordu, hızlandı hızlandı, benden ayrıldı kendi kendine cok hızlı sekilde okuyordu, okumanın sonuna geldigimizi surdan anladım, isimleri söyledi diger adam da en son isimleri söylemis sonra susmustu, atakan sustu, o hızdan eser kalmadı, sadece yüzünü aşagıya eğdi aynaya bakıyordu, birden kafasını kaldırdı, konuştu, kendini tanıt dedi, ben hepsinde sadece sözleri söyleyendim onların bildiklerinin hicbirisini bilmiyordum, denileni yapıyordum, bunu da sadece kurtulmak icin yapıyordum, birden niye sessizleşiyorlardı nasıl hissediyorlardı asla bilmiyorum, kitabı veren adamın orda yaptıgmız gibi rüzgar yoktu ayna hala saglamdı, ses gelmedi, kendini tanıt dedi atakan, bu sefer uğultu geliyordu tıpkı kitabı veren adamın orda olduğu gibi, ama daha hafifti, *** oğlu *** yım dedi, bizden ne istiyorsun dedi tekil konusuluyor ama 5 taneydi, en güclüleri cevap veriyordu hepsinin adına o konuşurdu digerleri duvarda hareket ediyordu, yine aynı şeyi diyordu, katil dedi sadece, rahat bırak bizi *** oğlu *** dedi ceddin adına, kabilen adına emrediyorum dedi atakan, o anda hic beklemedigim bir refleksle yakıp aynaya serptigi seylerin sol elinde tuttugu kısmını, birden aynanın üzerine fırlattı, sonra tekrardan okumaya başladı tuzaga düsürmüstü onları sıkışmıştı bütün gücünü aldı atakan onların ya da biz öyle zannediyorduk, ayna çatladı bu sefer 4 yerden çatladı boydan boya catladı, diger adamla yaptıgımızdakinden daha derin catlaklardı cizik gibi degildi, mumların hepsi söndü, daha fazla duramadım hemen ışıgı actım, atakanın sol kolu ters dönmüş bagırıyordu, annemle babam koştular, manzarayı görünce telaşlandılar iyice, hemen ambulansı cagırdılar, atakanın cok acı duydugu belliydi, annemgile birsürü açıklama yaptım hastanenin orda, zaten endişleniyorlardı, artık kabuslardan, rüya ile gerçegi aynı anda yaşamaktan kurtulmusmuydum, hepsini öldürmüşmüydük, bunu sadece bir şekilde öğrenebilirdik.atakanın kolunu alçıya aldılar, adamın kol 2 yerinden kırılmış, bildiğin sırt tarafına doğru dönmüştü, o görüntü hala aklımda, hastanede biraz muhabbet etme fırsatımız oldu, sence kurtuldum mu dedim, içimdeki o karanlık gitmedi dedi, nasıl yani dedim, hani bundan sonra düzelecekti herşey, hani artık normal insanlar gibi sevgili yapacaktım, normal insanlar gibi uyuyacaktım, anam babam günler sonra rahat edecekti, kandırdın mı lan beni, hayır dedi yazanları yaptım, ancak bilmek için tekrar uygulayacağız gelen olmazsa bil ki başardık dedi, annemle babama ailesinin atakan'ı böyle görmemesini endişe edeceklerini söyledim yani onlara atakan'ın bir müddet bizde kalması gerektiğini söyledim, ben tepki verirler sanarken aksine sevindiler, yanımda bir arkadaşımın olması, normalleştiğimin göstergesiydi onlar için, lakin herşey bu şerefsiz yüzünden olmuştu benim de planlarım vardı, ilk defa burda itiraf edeyim kurtulduktan sonra öldürmeyi düsünüyordum ama buna gerek kalmadı sonrasında herneyse, bizim evdeydik bu olaydan tam 4 gün sonraydı, bu sürede tekrar çağırmayı denemedik, yine iyi birşey olarak bu günlerde hiç rüya da görmedim, o gece artık tekrar çağıracaktık, ancak bu sefer ben yönetecektim, kolu kırıktı adamın, gece herşeyi hazırladık, aynı şeyleri yapacaktık, atakan'ın yerine ben geçtim, bana birşey ezberletti, ilk başlarda kagıttan oku ancak bir müddet sonra hızlanman gerekecek, işte o zaman kagıda bakamayacaksın ve ezberinden okuman gerekecek dedi, okulda 2 şiir ezberlememiş, andımızı dahi bilmeyen ben, köpek gibi ezberledim 1 sayfa yazıyı kelimesi kelimesine.yine aynı şeyleri yaptık, okumaya tırsıyordum gördüklerimden sonra, ama içimi rahatlatmaya calısıyordum nasılsa 4 gündür rahattım demek ki artık gittiler, sadece bunun garantisi için yapmalıydık diye düsünüyordum, özellikle 4 gün bekledik, kendimi iyi gösterdim anne babama ki birazcık beni yalnız bıraksınlar da atakanla yalnız kalıp rahat rahat yapalım ayini diye o gece komşuya gezmeye gittiler biz de akşam ezanı okununduktan yarım saat sonra başladık cünkü hiç güneş ışığı kalmamalıydı, aynayı hazırladık, mumları yaktık, ışıgı kapattık, yine sadece mum ışığıyla başladık okumaya bir müddet kagıttan okudum, sol elimde tutuyordum yaktıgımız seyleri, aynı sekilde devam ettim, bir müddet sonra hafif rüzgar tekrardan cıktı, aynaya bakıyordum, aynaya baktıkca insanların neden hızlandıgını anladım onu burda söylemiyorum başınızı hiç derde sokmayın, bu sefer hiç gölge yoktu ama, onu görebiliyordum gelmişti bir tanesi kurtulmuştu ve nefretini yüzlerce kat cogaltarak geldi, kendini tanıt dedim, bu sefer ilk diyişimde cevabını verdi ben *** kabilesinden *** oğlu *** dedi, ne istiyorsun bizden dedim, yine cevabı aynıydı katil dedi.yakıp elimde tuttuklarımı aynanın üzerine fırlatmadım, daha doğrusu fırlatamadım, onu yok etmek bir insanı yok etmekle aynı seviyede idi gerçekten katil olacaktım bunu yapsam, atakan kolu kırık halde karsımda duruyor, sadece izliyor, katil değildim, en çok koyan haksız yere bunları yaşamış olmamdı, tek suçlu olduğum nokta sahildeki kızla birkaç gece geçirmemdi, seni öldürmek istemiyorum dedim, rahat bırak bizi ey dumansız ateşin oğlu, fısıldadı, katil dedi yine, kolyenin sahibi, 7 ceddim, 7 ceddine dedi, anlamsızdı söylediklerim onun için o kadar zordu ki sadece kendi bildiğini söylüyordu, anlamıyordu, kabul etmiyordu, fiziksel hiçbirşey yoktu, o anı yaşıyordum, onlar hep ordaydı, mesele onları görmekti, *** kabilesinden *** oğlu ***, rahat bırak beni, sucsuz yere bu ademoğluna bulaşma, şerrini hak edene ver, sadece القاتل katil diyordu fısıldıyordu, artık ne sabrım ne vicdanım kalmadı, gerçekten katil olacaktım, eğer ben katil olmasam sonum tımarhaneydi, sol elimdeki yakılmışları aynaya fırlatmak üzere elimi havaya kaldırdım o anda onu öldürecek şeyi haykırdım, ***, sol kolum hareket etmiyordu buz kesmiş gibiydi, bir duvarda sıkışmıştı sanki, bağırarak tekrar ediyordum ***, bana atakan'da eşlik ediyordu, rüzgar kolumu tutuyordu sanki, fiziki birşey yok ama kolum hareket etmiyor, bu okumalar sayesinde kolumu çok çok az da olsa kımıldattım, yakılmışların çoğu aynanın dışına dökülmüşse de, bir kısmı aynanın üzerindeydi, mumlar söndü aynada uzun bir yarık daha oluştu, kolumdaki kramp benzeri şey çıkmıştı, inanılmaz bir acı hissediyordum yine de, karanlıkta oturuyorduk, gücüm tükenmiş gibiydi, hic konusmadık, o anda birden ateşle irkildik, kitap alev aldı, nasıl oldugunu anlamadan atakan ceketini atıp söndürdü, yanmadan kurtardı kitabı, nasıl oldu bu, 5 tanesinden kurtulduk, hangisi yaktı kitabı, mumlar da sönük halde, ateş yok, kendi kendine nasıl alev alabilir bir kitap, biz boşa savaş veriyorduk, insanların kabul etmediği, her şekle giren onlarla, sadece sözlerle savaşmak zordu.baş edemiyordum, denenleri yaptım, gezmediğim gitmediğim adam kalmadı, son çare katil olmayı bile göze aldım hatta olduğumu düşünüyordum cünkü yazanları uygulayıp aynaya fırlatabilmistim birazını yaktıklarımın, yaktım, yaptım, denedim, peki hepsi yok olduysa onlardan kurtuldum derken bu dıbına koduğumun kitabı niye yandı, niye, kim yaktı, bunu yaşayan anlar, delirtmeden bırakmaları zordur, atakan'a sordum, niye yandı bu kitap, cevap verdi, onlar gider şerleri kalır dedi, ilelebet cedleri ve aileleri seni takip eder, senden hariç senin yedi ceddini de rahat bırakmazlar, bırakmayacaklar diyordu, asla normal biri olamayacakmıydım artık, bunu düsünmek çıldırmama, hatta bir insanın kafasına sıkmasına bile sebep olabilir o anda, bir rüya degildi, gercegin icindeydim ve beni asla bırakmayacaklardı, muskalar, okumalar işe yaramayacakmıydı, ben onları yok etmeye calıstıkca daha büyük nefretle onların ceddi beni takip mi edecekti, yaşamanın ne anlamı vardı peki, insan değil bir meczup oluyordum, belki artık gerçekle rüyayı ayırt edemeyecektim, cünkü bundan kurtulamayanın sonu elinde sonunda buydu, onları ailesi olarak görüp onlarla yaşamaya başlıyorlardı, yaşamadan bilemezdim, kitabı yakmayı teklif ettim atakan'a, kabul etmedi, işimize yarar dedi, hayır yakalım artık bitsin herşey dedim, kitabı yakınca herşeyin biteceğini mi düsünüyorsun dedi, bitmeyecek mi dedim, hayır dedi.ortalığı temizledik topladık, sonra odamda oturup muhabbete başladık, bilader senin bu konulardaki ilmi bilgin kısıtlı değil mi dedim, tabii ki benden çok daha iyi olarak bu işleri bilen insanlar var kardeşim dedi, peki dedim niye hep senin dediğin oluyor, kısıtlı bilginle onlardan ve ced lerinden nasıl kurtulacağız, bu işlerden kim çok iyi derecede anlıyorsa ona gidelim kitabı gösterelim, kitap bahsi geçince gözlerini kaçırıyordu, besbelli kitabı kendine saklayıp kimsenin bilmemesini ona ulaşamamasını istiyordu, ya işi daha da büyütmeyelim kardeşim kendimiz hallederiz herşey bu kitapta zaten onların da yapacağı bunları okunaklı şekilde çevirmek biz de çeviririz diyordu, cümlesini bitirince direk aldım elinden kitabı, eğer en ufak hareket yapsa diğer kolunu da ben kıracaktım orda, hiçbirşey diyemedi, yarın sabah ilk iş hocaya gideceğiz dedim, hoca lafını duyunca yüzü ekşidi, ne hocası dedi, bir köyde yalnız yaşayan çok bilgili bir adam var hem de ne zamandır ziyaretine gitmemiştim benim yüzümden yani senin yüzünden çok iş aldı başına görelim onu, hem de kitabı inceletelim belki dermanımız ondadır dedim, hiç seslenmedi, eşşek gibi gelecekti, sessizce oturuyorduk, kitabı kapalı şekilde kucağıma aldım, ben yatağın üzerinde oturuyordum o yerde oturmuş parkelere bakıyordu, bir müddet böyle oturduk lakin bir yorgunluk çökmüştü üzerime gözlerim ağır ağır kapanırken anahtar sesiyle uykum açıldı, annem ve babam gelmişti, onların birazcıkta olsa normalleştiğini görmek en büyük mutluluktu benim için, odanın kapısını çaldılar, derhal kitabı yorganın altına sakladım, şimdi bir sürü soruya uğraşmak istemedim, ne yapıyorsun gece gece o günlükle diyeceklerdi, sonra kalkıp kapıyı açtım, yüzüme sahte bir gülümseme taktım, onlarda da sahte bir gülümseme vardı ama benimki kadar sahte değildi belki de bunun sebebi iyiye gidiyor olduğumu, normalleştiğimi düşünmeleriydi, nasılsın oğlum dedi annem, iyiyim anne muhabbet ediyorduk atakanla dedim, babam atakana ters ters bakıyordu ama hiç ses etmedi, hadi oğlum siz muhabbet edin istediğiniz birşey varsa yapayım dedi annem, sağol anne yatarız birazdan zaten dedim, tamam oğlum iyi geceler size dedi çıktı, onlar çıktıktan sonra da hiç konuşmadık atakanla, gözlerim yine yavaş yavaş kapanıyordu ama kapanmamalıydı zira yanımdaki adama hiç güven olmazdı, bu düşüncelerle zihnimi açık tutmaya çalışıyordum uyumamalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Cin Vakası
ParanormalSene 1998... Başımdan Geçen Korkunç Olaylar... Hikeyeyle İlgili Yorum Yaparsanız Sevinirim...