"Eee Chan'ı soracaktın soramadın mı yani şimdi?" diye dudak büzdü Felix.
"Bebisim bir anda Jisung yazmaya başladı bende anlamadım. Ama dedim ya Chan'da kalmış gece sonra diğerleride gelmiş belliki problem çözülmüştür yani."
"Çözüldüyse yazayım o zaman tekrar lütfeeeen."
"Gerçekten telefonunu ikiye ayırırım Felix saçma saçma konuşup sinir etme beni." diyerek girdi araya Minho.
"Ne olacak sanki-"
"Ben o kadar peşinde koştum durdum bana değil de siktir git diyen Chan'a nasıl kapıldın ben anlamıyorum ya, cidden." deyip aynanın karşına geçip bedenini incelemeye başladı Changbin.
"Beş gün üst üste yazmana müsaade ettim de oldu açtırtma benim ağzımı hayır."
"Teknik olarak müsaade etmedin ben seni dinlemeyip yazdım."
"İyi bok yedin."
"Hoşlanıyorum ne yapayım?" diye bağırınca neye uğradığını şaşırdı Minho. Bunu görmekten nefret ediyordu işte. Changbin'i hiç bu hallerde görmemişti, şimdiye kadar ufak hoşlantılardan daha ilerisi olmamıştı çünkü.
Hyunjin herkesin gözdesiydi zaten okulunda ama kimseye pas vermemiş derslerine, hobilerine yoğunlaşmıştı. Son birkaç aydır fark etmeden hayatına birini almaktan bahsediyordu. Minho anlamıştı bunun üzerine artık bazı şeylerden kafasını kaldırdığını. Hyunjin'de aramıştı etrafına çok bakmıştı ama kimse için 'işte bu' diyememişti. Bunun üzerine böyle şeyleri aramakla bulamayacağını herkesin hayatını bir kader motifinin yönettiğini söylemişti Minho.
Beraber Felix'in bahsettiği kişiyi -Chan'ı- stalklarken Jeongin'i görmüştü Hyunjin. Profiline girip fotoğraflarına bakarken bir video karşısına çıkmıştı. Çok kısacık, bir saniyeliğine gülerek kameraya bakıyordu Jeongin. Göz göze gelmişler gibi içinin titrediğini hissetmişti ardından. Defalarca Minho yanında değilmiş gibi videonun başa sarışını izlemişti. Dakikalar sonra kızgın bakışlarla karşılaşınca 'bu o' diyebilmişti sadece. Uzun bir zaman sonra kanının kaynadığını hissetmişti.
Felix... Bu konuları en dalgaya alan insan oydu grupta. Hiçbir zaman ciddi bir ilişkisi olmamıştı. Son iki üç yıldır özellikle hayatına birini almama konusunda gayret ediyordu. Kendine yazan -yaşça oldukça büyük- insanlarla konuşur dalga geçip engellerdi. Bazen de kendi bulduğu rast gele insanlara yazardı ama hiçbirine karşı bir şey hissetmezdi. İki üç hafta konuşur iş ciddiye binince topuklardı. Bazen de kendini rezil ederdi ama eğleniyorsa bir problem görmüyordu.
Şimdi bu denli Chan'ın peşinden koşması, üzülmesi, beklenti içinde olması ve böyle bağırması şaşırtıcıydı. Başta gerçekten dalgaya aldığını sanılmıştı ama şuandan itibaren gerçekten ciddi duygular beslediğinin farkına vardı ve daha önce varamadığı için kendine sinirlendi Minho.
"Ya Minho hyung bağırmak istemedim." diyerek ayaklandı hemen Felix.
"Iyy sarılma be yapış yapış. Çekil- Oğlum çekilsene- Ağla bir de istiyorsan."
"Tamam çekiliyorum kızma ama bana tamam mı?"
"Salak mısın kızmıyorum bırak beni aaa." deyince geri çekildi Felix.
"Ama yine de yazmanı istemiyorum özür dilesin piç."
"Tamam yazmayacağım. Ya yazar değil mi? Yazsın lütfen ya."
"Aşko birde şöyle düşün Jeongin'le ben görüşüyoruz illaki iki arkadaş ortamı tanışacak falan. En kötü yüz yüze gelirsiniz ve illaki konuşacaksınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulmate | Skz
FanfictionLix tesadüfen Chan'ı görüp instasını buluyo iki arkadas grubu bir sekil tanısıyor ama olaylar olaylar fln yani yaziyom iste bsiler |texting+düz yazı|