28

602 57 22
                                    

"Selam, mesajıma cevap vermedin ama üzüldüm."

"Evimi nereden buldun şimdi?!" bunu bir soru olarak sormamıştı aslında Seungmin. Nereden bu aptala bulaştığını sorguluyordu.

"Her şeye erişmek çok kolay artık öyle değil mi? Sabah beraber konuşamadık bende akşam beni ağırlarsın diye düşündüm nasıl düşünmüşüm?" içeri girdi Wooyoung Seungmin'i kapı kenarında bırakıp.

"Evin tatlıymış, tam sana göre ferah bir havası var."

"Sinirlenmeye başlıyorum, defol git evimden."

"Ama hiç fırsat vermiyorsun ki bana."

"Seninle iletişimde olmak istemediğimi nasıl daha belli edebilirim?"

"Belin gerçekten de incecik bir şey yemiyor musun sen? Doğru ama piknikte de yememiştin adam akıllı... Ama yalan söyleyemeyeceğim aşırı hoşuma gidiyor fiziğin."

"Çık git evimden polis çağıracağım yoksa."

"Ya ne var alt tarafı bir çay içip gideceğim neden böyle yapıyorsun? Biraz sende benden hoşlanmayı dener misin?"

"Aptal mısın yaklaşma bana! Ne hoşlanması midemi bulandırmaktan başka bir şey yapmıyorsun."

"Hadi tanışalım, ben Wooyoung 23 yaşındayım. Senin gibi müzik dinlemek hobim biliyor muydun? Bak ortak özelliğimiz var. Film falan izliyorum da kitap okuma alışkanlığım pek yok, onu da gün geçtikçe bana sevdirirsin diye düşündüm. İstesen bana bir çok şeyi yaptırabilirsin cidden..."

"Yok ben kafayı yedim sanırım kafamda falan kuruyorum bunu."

"Seungmin... Seungmin..." bir elini yanağına atacakken Seungmin'in geri çekilmesiyle kaşlarını çattı.

"Beni gerçekten hiç sevmiyorsun, çok sevmen önemli değil böyle yapma lütfen."

"Evimden siktir git."

"Hiç misafirperver değilsin ve böyle kötü cümleler sana hiç yakışmıyor."

"Wooyoung. Evimden. Çık git."

"Aslında yarın gelecektim ama dayanamadım biliyor musun? Nereye geçeyim hâlâ davet etmedin beni."

"Nasıl bir anda bulaştın bana nesin sen- ah cidden ağlayacağım sinirden."

"Hayır hayır ağlama, ağlama sakın bunu hiç istemem. Hayır, evet, ağladığını hiç görmek istemem. Şimdi gidiyorum ama geleceğim tamam mı beni bekle. Tekrar karşılaşacağız."

"Defol. Bir daha karşıma çıkma!"

"Geri geleceğim Seungmin, her gelmemde daha nazik ama daha istekli olacağım."

O gittiği andan itibaren mutfaktaki telefonuna geri koştu Seungmin, ağlamamak için savaş veriyordu bir yandan. Mesaj atmak için eline aldığında birer birer Minho'dan gelen mesajları okudu, endişelenip oraya geleceğini söylemişti en son. Sadece "Bekliyorum." yazıp su içti ve salona geçti.

Biraz kendini sıktığından, biraz da sinirleri boşalıp bir kaç damla yaş döktüğünden gözleri kızarmaya başladı. Ne kadar gözünü sildiyse o kadar çok kızarmaya devam ediyordu.

Beş dakika sonra da olsa Seungmin için beş asır gibi geçen zamanın sonunda Minho geldi. Tam kapı açıldığı gibi bağırmaya başlayacaktı ki yüzünü görmesiyle dondu kaldı.

"Bir şey demene gerek yok, gel." Gelen genci içeri alsa da hiç konuşmadan, göz teması bile kurmadan duvarları izlemekten başka bir şey yapmıyordu.

"Ne oluyor amına koyayım bir açıklama yapacak mısın artık." dedi Minho çocuğa biraz zaman tanıdıktan sonra.

"Kızacaksan git."

Soulmate | SkzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin