Yalnızken yanan ,Ruhlar için...
Bir gün yeniden birlikte yanıcağız,Zemherir.Efken Alkan
Kızıl alevlerin içinde yanan cesetlere baktım.Yanıp gecenin rengine bürünmüşlerdi.Yanan cesetlerden geriye külleri kaldı.O küllerin altına gömüldüm.
O yangından bedensel olarak sağ çıktım, küçük bir çocuk orda ruhunu kaybetti.Yandım,parçalandım, kirlendim en çokta acı çektim.Ama yinede yıkılmadım.Dizlerimin üstüne düştüm ama tekrar kalktım.Geçmişe baktım... hemde çok uzun bir süre.Gölgeler düşmüş ruhum o yangında yandı.
Gırtlağıma kadar kendi yaşamıma gömüldüm.Kendi kendime konuştukça daha çok parçalandım.Küçük bir erkek çocuğunu öldürdüm içimde.İdam koprüsünü yürüttüm o çocuğu.
Cehennemden firar etmiş alevler köprüye saldırdı.O çürümüş köprüde yürüyen çocuk cehennemin kalbine düşeceği için korkarken birde o alevler çocuğun ayaklarını yakıyordu.Acımasızdı ateşler,insanlar gibi.Köprünün sonunda onu bekliyordum.Çocuğun canı yanmıyordu ama korkuyordu.
Köprüde bir adım attı küçük çocuk.Koprunün çürümüş tahtalarından çıkan acı feryat cehennemin tüm katlarına yayıldı.O çocuk ve ben cehennemin son katındaydık.O merdivenleri tırmanıp çıktık yedi kattı.
Köprünün sonuna gelen küçük çocuk önce ayaklarına baktı.Yanmış, korlaşmış tıpkı kalbi gibi.Ardından yüzüme baktı.Gözlerinin içinde koskocaman bir geçmişi gördüm.İçeride hâlâ mücadele ediyor,savaşta galib gelmeye çalışıyor.
Dizlerimin üstüne çöktüm ve küçük çocuğun ellerini tuttum.Pamuk gibi yumuşak küçücük elleri vardı.Gözlerinin içine baktım.Siyahın tüm tonları gözlerinin içinde bir bir ölüyordu,intihar ediyordu.Siyah kirpikleri gözlerinin içinde ki siyah yakutları süslüyordu.Gözleri her şeyden daha karanlık ,daha siyah.
Büyük avuçlarım çocuğun siyah saçlarının arasına kaydı.Siyah saçları çok uzun değildi.Saçlarınnı sevdim ,Ailesinin yapmadığını yaptım ben o küçük çocuğa.Çocuğun yüzünde geniş bir tebessüm oluştu.Beyaz inci tanesi gibi duran dişlerinin önde ki iki tanesi yoktu.
Yavaşça diz çoktüğüm yerden kalktım ve küçük çocuğa elimi uzattım.Çocuk hiç teretüd etmeden elini elimin içine koydu.İlk defa birisi tutuyordu o çocuğun elini.Ama nerden bile bilirdi ki onu idama götürdüğümü.Yavaş adımlarla idam ipine doğru yürümeye başladık.Ateş ağlarmıydı?Ama şuan ağlıyordu,Neden ağlıyordu?O çocuğu ben öldürücektim.
İdam ipinin önüne geldiğimizde çocuğun gözleri bana kaydı.Gözlerinin içi parıldıyordu.Gözleri bir aynaymış gibi o gözlerin içinde kendimi görüyordum.
Belkide kendi çocukluğuma baktığım için kendimi görmüştüm o gözlerde.Kendi çocukluğumu öldürüyordum.Hiç kimse kendini öldürürmüydü?Ben öldürüyordum,hemde birçok kez."Hazırmısın?" diye sordum kısık bir sesle küçük çocuğa.Çocuk gözlerimin içine öyle dikkatli bakıyordu ki gözlerimi kaçırmak zorunda kaldım.O bakışlar o an bana o kadar ağır gelmişti ki.Sadece kafasını salamakla yetindi.Bir elim hâlâ çocuğun küçük avuçlarındayken diğer elim ise idam ipine uzandı.
Sıkıca tuttum o ipi.Birazdan bir çocukla birlikte içimde ki acıları,yaralarımı, düşüncelerimi en önemliside kendimi öldürücektim.İçimde sönmek bilmeyen o yangın birazdan dönücek,daha doğrusu ben öyle sanıyordum.Bu beni içimde kaçıncı öldürüşüm,öldürülüşüm.Bir ses yükseldi cehennemin diğer ucunda.Gözlerim yavaş yavaş sesin geldiği yere kaydığında dedem bana bağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Aşklar Yarım Kalmalı
Fiksi RemajaMiranın hayatına aniden giren bir adam onun hayatını altüst eder.Kısacık bir sürede birbirine alışan ikiliyi geçmiş vurmaya çalışırken birde şimdi yaşadıkları olaylar eklenir.Genç adam kız için herşeyi göze alır ve büyük aşkın ipleri bu ikiliye düğ...