dongdong guesthouse

1.8K 173 90
                                    

Güzeller güzeli, Jeon... Uzun ince parmaklarının sardığı şarap kadehleri öylece ellerinde duruyordu. Uyanmak istemediğim bir rüyanın içindeydim. Gerçekliğini sorguladığım bedeni tam karşımda duruyordu. Gözlerinde kopan fırtınaya kapılmıştım. Kurtulmak için çabalamıyor ve bakışlarının beni boğmasına izin veriyordum. Beni kendi denizlerinde hapsetmişti. Sıcacık hissetmiştim. Güzel, Jeon... Hasretine vurgun olduğum adam...

Ellerinde tuttuğu şarap kadehlerine, yüzünden çekemediğim bakışlarımı indirebilmiştim. Sözünü tutmuştu. Başımı eğerek kıkırdamıştım. Ellerimle suratımı kapatıp burada olduğunu, karşımda dikildiğini, benim için geldiğini nasıl hazmedeceğimi düşünüyordum. Ona ihtiyacım vardı. Buradaki varlığına inanamamıştım.

"Kadeh istemiştin..."

Ellerimi sakince suratımdan çekip, elinde tuttuğu bir kadehi nazikçe almıştım. Güzel ses tonu kulaklarımda yankılanmıştı.

"Jungkook... Sen burada ne arıyorsun?.."

Etrafa bakmıştı. Gözlerimi üzerinden alamıyordum. Simsiyah bir takım elbise giyiyordu. Harika görünüyordu. Bu imkansızdı.

"Seni arıyordum ve buldum."

Alt dudağımı ısırarak kadehi dudaklarıma götürmüştüm. İçmemem gerektiğinin farkında olsam da, bir yudum almıştım onun hatrına. Kulak içi kulaklıklarımdan duyduğum sese dikkat kesilmiştim. Bu Dong-Yeon'dandı.

"Taehyung. Bowers'ı görebiliyor musun?"

Jeon yanımda olduğu için şanslıydım. Dong-Yeon'u cevaplamak için başımı eğmiştim.

"Henüz değil, burası kalabalık. Sana haber vereceğim."
"Taehyung, şuraya bak."

  Jeon'un bakmamı istediği yere kafamı çevirince dudaklarım aralanmıştı. Herkes dikkatini Paulie Bowers'a vermişti. Vücut hatlarını saran şık bir kırmızı elbise giyiyor ve davetliler için ufak bir konuşma yapmaya hazırlanıyordu. Onun tam arkasında duran iki tane koruma görüyordum. Etrafa bakındığımda KCIA ajanlarının hazırda durduğunu görmüştüm. Dudaklarımı yalayıp, Paulie'yi dinlemek üzere kulaklarımı açmıştım.

  "Herkese iyi akşamlar... Vay canına, herkes burada."

  Kürsüdeyken gülmüştü. Jeon'la birbirimize bakmıştık. Elindeki kadehi benimkine yaklaştırıp, kadehlerimizi çarpıştırmıştı.

  "Şerefe!"
  "Kriz anında mı yapıyorsun bunu? Alemsin..."

Gülmüştük. Bowers'ı yakalamak zorunda olmadığımın bilincindeydim. KCIA bana bel bağlamış olsa da bu konuda, hemen harekete geçmek tehlikeli olabilirdi.

  "Çok konuşup, sizi eğlencenizden mahrum bırakmayacağım konusunda emin olabilirsiniz. Bu akşam burada bulunmanız benim için büyük önem taşıyor... Geldiğiniz için teşekkür ederim."

  "Taehyung, Bowers'la konuş."

  Dong-Yeon'u duyduğumda, Jeon'a dönmüştüm. Yardımına ihtiyacım vardı.

  "Jungkook, o kadınla konuşmalıyım."

  Bana doğru dönmüştü. Meraklı gözleri, gözlerimi bulmuştu.

  "Plan ne?"
  "Kabul ederse, ortaklık anlaşması yapacağız... Uzun soluklu bir görev. Şu an KCIA, aynı zamanda çetesine de ulaşmak istiyor."

  Kadına doğru bakmıştık. Şampanyasını içerken birileriyle konuşuyor ve rahat görünüyordu. Jeon, boştaki elimi kavradığı gibi beni kalabalığın içinden çıkarmıştı. Peşine takılmıştım. Beni nereye götürüyordu? KCIA ajanları bu tarafa doğru bakınca, onu durdurmuştum.

SAVIOR | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin