bayan x

635 41 124
                                    

I rob and I kill to keep him with me 🎶

Defalarca kez, belki kendini; belki sevdiklerini, sevdiğini korumak için kana buladığı ellerinin tuttuğu silahına doğrulttum karamsarlık saçan ürkek bakışlarımı. Ne bir silah patlaması, ne bir bağırış, ne bir kargaşaya şahit olmak istemeyen duyularım beni yerle bir etmeye hazırdı. Dolu şarjörünü yerleştirişine bakıyor ve becerikli ellerinin bunu nasıl saniyeler içinde yapabildiğini sorguluyordum. Emniyetini açtığı silahı bana doğru fırlatınca hiç beklemediğim bir anda gözlerim fal taşı gibi açılmış ve silahı titrek ellerimle yakalayıp Jeon'un suratına bakmıştım.

"Kook!"
"Onları bacaklarından vur, Taehyung. Kıyafetleri bize lazım."

Uzun ve ince parmaklarımın kavradığı silaha indirmiştim bakışlarımı. Her ne kadar emniyeti açık olsa da uzun zamandır kullanmadığım için doğal olarak gerilmiştim. Ne yaptığının az çok farkındaydım. Göz kapaklarım usulca kapanmış ve bu silahı neden tuttuğumu sindirmeye çalışmıştım. Geçirdiğim travmalar başımın etini yerken, istemsiz bir şekilde silahımın emniyetini kapatmıştım tüm cesaretimle. Birlikte yanmaya ve yanılmaya söz verdiğim adama güvenmiştim.

I do anything for that boy 🎶

  Göz kapaklarım yukarı kalktığında, kapının orada dikilen bedene ilişmişti gözlerim. Apartmandan yankılanan adım sesleri Jeon'un kulaklarını kabartmıştı. Dudaklarım aralandığında, ciğerlerime derin bir nefes çekip soluğumu usulca bırakmıştım.

"Sadece konuşmaya gelecekler, Kook."

   Kafası bana döndüğünde, suratındaki o şeytani sırıtışı görmüştüm. Gözleri küçülüyor ve dudakları yanlara doğru kıvrılıyordu. Gözlerini bana devirdiğinde kapıya doğru arkasını dönüp kapı kolunu kavramış ve bana bakmıştı.

"Biz de öyle yapacağız."

  Jeon, beklemediğim bir anda kapıyı açıp, tuttuğu silahını suratının hizasında, havada tutarak kapının arkasına gizlenmişti. Aniden, bana verdiği silahı arkama doğru saklamış ve merdiven başındaki Seokjin ile göz göze gelmiştik. Telaşlı hâlim, oradan bakıldığında kabak gibi belli oluyordu. Boğazım düğümlenmişti. Jeon, beni yem olarak kullanmıştı. Kafasında kurduğu tehlikeli planın ne olduğunu şimdi anlamıştım.

  Seokjin, beni hiç ummadığı bir yerde görünce bakakalmıştı suratıma. Dağınık saçlarım, üzerimdeki kendimden büyük kıyafetlerim, ayağımdaki sokak terlikleri... Rezalet görünüyordum. Yanındaki ajanlar beni tanıdıklarından, suratıma silah doğrultarak kapının ağzında beklemeye devam etmişlerdi. Bizi öldürmek isteyen tek KCIA değildi elbette... Onlara hak vermiştim. Temkinli bir pozisyonda duran Seokjin kaşlarını çatarak dudaklarını aralamıştı:

  "Sen..."

  Devam etmişti. Bir elini havaya kaldırıp ajanlara mani olmuş ve silahlarını indirmeleri için onlara komut vermişti. Ajanlarının silahlarını usulca indirmeleri içime su serpiyor ve gözlerimi onlardan bir saniye bile ayırmıyordum. Bana hemen müdehale etmeyecekleri gün gibi ortadaydı. Gittikçe kuruyan boğazımı ıslatmak adına yutkunmuştum.

  "Seni burada bulacağımı tahmin etmemiştim. Bir taşla iki kuş..."

  Seokjin, bir zafer kazanmışçasına sırıtıp içeriye doğru bir adım atmış ve arkamda gizlediğim ellerimi fark etmiş olmasına rağmen sesini çıkarmamıştı. Ona silah doğrultacak cesaretim olmadığının belki de farkındaydı. Avucumda ısınan silahı ellerimle kavrayıp bir adım geri çekilmiştim.

SAVIOR | TAEKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin