8 : Uykucu

3.4K 212 21
                                    


Hayatımda ilk defa o an keşke diye düşündüm. 

Keşke senin sevebileceğin bir kız olabilseydim. İşte o zaman tıpkı benim seni ilk görüşte fark ettiğim gibi sen de beni anında fark edebilirdin. Gözlerimiz birleşirdi, bir ışık ya da bir elektrik oluşurdu çevrede daha sonra hikayemiz başlardı. Bizim için. Durmuş olan zaman gözlerimizin birleşmesiyle yeniden akardı. Ve bunun gerçekleşebilmesi için, senin gibi hiç kimsenin düşüncelerini kayda değer bulmayan, sadece kendi için yaşayan biri olmalıydım... Senin için ben de öyle biri olmalıydım.

Keşke. Ama yapamazdım ki. Seni kazanmak için ne olacağımı biliyordum. Ama bir insan karakterini nasıl değiştirebilirdi ki? Zaten senin gibi çocuklar hep öyle cesur, vurdumduymaz, kendine güvenen tiplerden hoşlanmaz mıydı? Hoşlanırdı...

Peki ya ben?

Ben kendimi biliyorum, Canberk. Kendine güveni olmayan, sönük ve korkak biriyim. Sana göre değilim. Olamam da. Asla sana göre biri olamam. Asıl çocuğun benim olmayacağını bildiğim bir hikayenin içinde tırnaklarımı sayfalara geçirerek kalmaya çalışıyorum. Gülüncüm. Gülüncüm ya! Çünkü senin kalbinde yan karakter bile olamayacak biriyim. Bir figüran bile değilim.

Yine de durduramadım kendimi, engel olamadım. 

Senin insanlardan gizlemeye çalıştığın merhametine düştüm, Canberk. Naifliğine ve nezaketine. Zayıf yönlerine, tüm zaaflarına düştüm, sevdiğim. 

Ben seni çok seviyorum, Canberk. Seni tüm benliğimle seviyorum, gözlerinin ardında okyanusları taşıyan yosun.


ERTESİ GÜN, ECRİN ÜNVER

Yutkundum.

Fazlasıyla heyecanlıydım. Zamanımın büyük çoğunluğunu onu düşünerek geçiriyordum. O benim hayallerimdeki aşktı. Beynimdeki her düşünce o ve onun lüleleriyle doluydu. Aslında onu ilk gördüğüm an da beni gözleriyle alt etmeyi başarmıştı. Yakışıklılığı su götürmez bir gerçekti, zaten bu inkar edilebilecek bir şey değildi.

Ancak yakışıklı olması birine aşık olmak için yeterli bir sebep değildi. Ben onun maskelerinin ardını görmüştüm. Onu gördüğüm ilk an gün boyu gizlice adımlarını takip ettiğimde keşfetmiştim asıl Canberk'i.

Arkadaşlarının yanındayken ulaşılmaz görünüyordu. Doruk ile yalnız kaldıklarında bakışları daha çok... çocuksulaşıyordu. Uzaktan öyle değildi belki ama dikkat edildiğinde küçük bir çocuğu saklıyordu yosun gözlerinde.

Ben sadece kalbimi heyecandan parçalara ayırıp sonunda o parçaları yeniden birleştirmeyi başaran sevinci de üzüntüyü de aynı anda hissettiren yosun yeşili gözlerinde takılıp kalan, küçücük bir çocuktum.

Bilmese de kitap okuyarak geçirdiğim pazar günlerimden bile daha çok huzur veriyordu bana. Keşke ona Ecrin olarak açılabileceğim bir kapı aralayabilseydi benim için.

Canberk, kalbimdeki gizli bir yerin anahtarı gibiydi.

Neyse işte o gün, onu ilk gördüğüm gün... İzledim tüm gün boyunca, merak ettim nasıl birisi olduğunu. Gözlerinin anlatacaklarını dinlemek istedim. Keşke beni yosun gözlerinden içeri alabilseydi, gözlerinde huzuru yakaladığım.

Arkadaşlarından ayrıldığında tamamen yalnızdı, tamamen Canberk'ti. Yalnızken daha çok içinde sakladıklarıydı.

Mesela sokak boyunca gördüğü her çocuğun başını okşamış, bir sokak çocuğuyla yarım saate yakın oturup sohbet etmiş ve bir kediyi sevmişti. O iyi biriydi. Merhametliydi. Sadece kendini gizlemeyi tercih ediyordu. Tahminimce kırılmaktan korkuyordu, kırılmasını hiç istemediğim. Üstelik ben onun canının yanması yerine kendi canımı defalarca yakabilecek iken, o benim sevgimden korkabilir miydi? Korkamazdı elbette.

POPÜLER KÖLELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin