2; Let's Dance!

565 47 27
                                    

Şimdiye kadar diğer ficlerim dahil hiç yazarken bu kadar zorlandığım bir bölüm olmamıştı.

Kafamdan bir koreografi yapmak istedim ve umarım başarmışımdır 🙏

İyi okumalar 🫶

-

"Hazır mısınız beyler?" ikisinden de duyduğum mırıldanmalarla gözlerimi üzerlerinde gezdirdim.

Jin Hyung'un mekanında sahneye çıkmayı bekliyorduk. Feromonlardan da anlaşılacağı üzere bar alfalarla doluydu. Bizi görmek için can atan alfalarla.

Bu düşünce içimde yaramaz kıpırtılara yol açarken bu gece eve yalnız gitmeyeceğimi biliyordum. Ve üstelik bugün sahnede hata yapmayacağımızı da.

Kendilerini beğenmiş o diğer grup varken hata yapma olasılığımız olamazdı. Hayranlarımızı coşturacak ve bizden başka bir liderin olmayacağını ispatlayacaktık.

Daha önce isimlerini duysam bile onları hiç canlı görmemiştim. Kurdum deltayı görecek olma düşüncesiyle içimde kıpırdanırken gözlerimi devirdim.

Hepimiz son kez üzerimizi düzelttik ve sahnede bizim için yapılan anonsu duyduğumuz gibi ilerlemeye başladık.

İlk önce Jimin sahneye çıkarken yüksek bir alkış yükseldi ve sahne ilk önce tamamen karardı sonra ise ufak bir ışık sadece Jimin'i aydınlatacak şekilde yandı.

Jimin giydiği yarı transparan gömleği, bacaklarını sarıp boyunu 1.80 gibi gösteren siyah kotu ve belini saran deri kemeriyle tapılası görünüyordu.

Şarkı çalmaya başladığında Jimin'in sinsice sırıttığını ve kafasını yavaşça yukarı kaldırarak seyircilere baktığını gördüm.

Şarkımız Enemy-Imagine Dragons'du kim neyle karşı karşıya kaldığını bilsin diye özellikle bu şarkıyı seçmiştik.

Şarkının diğer bir yüksek notası geldiğinde biz çoktan sahnede Jimin'in yanındaki yerlerimizi almıştık tek fark her yerin karanlık olmasından dolayı seyircilerin bizi göremiyor olmasıydı.

Ve tabi bizde bu spot ışıklar altında seyircileri pek seçemiyorduk fakat çığlıklar duyuluyordu.

Şarkıyla beraber Hoseok'un üzerine de ışık düştü ve bana attığı kısa bir bakışla beraber sırıttı.

Hoseok kollarını gözler önüne seren kolsuz bir tişört, siyah kargocu pantolonu ve deri işlemeli botlarıyla tıpkı bir afet gibiydi.

İki arkadaşımı da bir kez daha süzdüğümde zihnimdeki o hınzır düşünce bir kez daha kendini belli etti. Bugün buradan hiçbirimiz boş dönmeyecektik kesin ve netti.

Sıra bana geldiğinde ışığın bana vurmasıyla bana dönen ya da belki en başından beri orada olan bir çift gözün ağırlığıyla ezilecek dereceye gelmiştim. Yüzümdeki ifadeyi bozmayıp ona bakmamak adına öyle büyük bir çaba sarf ettim ki, kesinlikle takdire şayandı. 

Saçlarımı hafifçe geriye doğru tarayıp kırmızı dudaklarımı yavaşça yaladım.

Onlarca bakışın içinden ayırt edebildiğim bu bakışlar kime aitti az çok tahmin edebiliyordum. Tahminden çok hissettiğimi de söyleyebilirdim.

Kurdum onu hissediyordu. Onun ise aldığım bastırıcılardan dolayı kurdumu hissetmesi pek mümkün değildi.

Bastırıcılarımı alsam dahi kokumu asla saklayamıyordum. Bunu söylemekten nefret etsem dahi ırkımın üstünlüğü bastırıcılarla bir yere kadar bir şeyler yapmama izin veriyordu.

Let's Dance | BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin