4

1K 145 60
                                    

• • ━━━━━━ • ლ✿✧ • ✾✰ლ • ━━━━━━ • •

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

• • ━━━━━━ • ლ✿✧ • ✾✰ლ • ━━━━━━ • •

O zamandan beri, doğum günlerini kutladıklarında parkı ziyaret etmek tekrar eden bir alışkanlık oldu. Beomgyu, ebeveynleri için her zaman Yeonjun'un adını bahane olarak kullanır, onlara 'Hyung bana iyi bakıyor, endişelenmeyin!' ve 'Diğer çocuklarla takılmak istemiyorum, sadece Yeonjun hyungu istiyorum!' derdi. Zaman ve şartlar ne olursa olsun, büyük olan çocuk her kapısının önünde belirdiğinde; yüzünde o parlak sırıtış olduğu sürece, Beomgyu şüphesiz onu her yerde takip ederdi.

Yeonjun'un acımasız çalışlarıyla kapı zilini kırmak üzere olduğu soğuk bir aralık sabahıydı. "Choi Beomgyu, dışarı çık!"

"Geliyorum!" Aceleyle boynuna atkısını sararak ve kışlık botlarını giyerek heyecanla bağırdı Beomgyu. Hemen kapıdan çıktı, evinin kapısında homurdanan Yeonjun ile yüz yüze geldi. Büyük olan ondan daha uzun olmaya başlamıştı ve şimdi Beomgyu, yakın olduklarında yukarı bakmayı alışkanlık haline getirmeye alışmak zorundaydı. Bir bakıma kıskanıyordu.

"Bir daha soğukta bekletme beni, donarak ölürsem sorumlusu sen mi olacaksın?" Büyük olan gözlerini devirerek beresini kulaklarını kapatmak için aşağı çekti. Parka giden tanıdık yoldan gitmeye başladıklarında Beomgyu sadece kıkırdadı ve onu şakacı bir şekilde dürttü. Yolların hepsi ince bir buz tabakasıyla kaplıydı ve kaldırımdan süpürülen kar küçük dağlar gibi yığılmıştı.

Bu sefer parka ulaşmaları birbirleriyle sadece iki tur atışmalarını aldı. Akçaağaca doğru yol alırken, kar ayak bileklerini geçerek derinleşmeye başladı, küçük bedenleri bir zamanlar yeşil olan tarlanın ortasında çok daha yalnız görünüyordu; tarla artık açık bir kar arazisiydi.

Yeonjun genç olandan birkaç adım öndeydi -daha uzun bacaklara sahip olmanın yeni keşfettiği avantajlarından biri- ve düşüncesizce akçaağaca doğru yürürken Beomgyu'nun yavaşça arkadan sürüklenmesine dikkat etmiyordu.

Ve bu onun ilk ciddi hatasıydı - çünkü geri dönmek için durmadığında, büyük bir kartopu tüm hızıyla üzerine fırlatıldı.

Dengesini kaybederek yakınan Yeonjun, önündeki iki beyaz ayakla yüz yüze geldi. Dondurucu soğukta bile, uzaktan küçük olanın çılgın kahkahalarını duyabiliyordu.

"Oh, Choi Beomgyu, buna pişman olacaksın!" Tekrar ayağa kalktığında abartının da karıştığı gerçek bir öfkeyle haykırdı. Büyük olan, önündeki karın tozunu alma zahmetine bile girmedi; bir avuç karla boğuşmak için koşarken, artık öfkeyle kızaran burnunun üzerinde bir benek belirdi.

Söz konusu çocuk biraz uzakta arkasında duruyordu, gözle görülür bir şekilde elleri karnını tutuyordu. Beomgyu fazla gülmekten bayılacakmış gibi hissetti ama yine de duramadı; en azından Yeonjun böyle aşırı derecede öfkeli göründüğünde duramıyordu. "Olacak mıyım gerçekten? O zaman beni yakalamaya çalış! Yakalayamazsın! Böö!”

"Pekala, başlıyoruz!" Elindeki büyük kartopu sonunda amacına ulaşırken tekrar haykırdı. "Ortaokulumuzun bir numaralı basketbolcusu ile uğraşıyorsun."

Ve Beomgyu gülmekle o kadar meşguldü ki ne dediğini anlayamadı; ancak sonraki bildiği tek şey ise beyaz gördüğüydü.

Yeonjun'un bakış açısına göre, Beomgyu'nun melodramatik bir şekilde gerileme şekli saf komedi tufanıydı. Şimdi gülmekten eğilme sırası ondaydı; sadece onların sesleri, sakin, sessiz parktaki yaşamın yegane belirtisiydi.

"Choi Yeonjun, kendini ölmüş bil!" Kafasını sonunda kardan dışarı çıkarabildiğinde küçük çocuk bağırdı. Beyaz beresiyle küçük bir kutup ayısına benziyordu ve Yeonjun cıvıldadı. "Ben ölürsem seninle kim oynayacak? Ha?"

"Seni kendim öldürmezsem, umarım ben gittikten sonra öyle sıkıcı bir hayat yaşarsın ki bana bunu yaptığına daima pişman olursun!" Beomgyu, başka bir kartopu atılmadan hemen önce bağırdı ve bir kez daha kara daldı. Sonra karşılık hile veremeden bir başkası daha geldi; ve başka bir tane daha.

Dakikalar saatlere çevrildi ve kahkahalar yerini yorgun soluklara bıraktı. Bir zamanlar el değmemiş kardan oluşan kusursuz zeminde şimdi sayısız ayak sesi vardı. Güneş yeni çıkmış olsa da Yeonjun ve Beomgyu bahar çoktan gelmiş gibi hissediyordu.

On üç yaşındalardı.

On üç yaşındalardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


°°°°°°
mrbbb. genshin oynuyordum yeni indirdim, baktim telefonum cok isindi biraz mola verim de cevirdigim yeri yayinlayim dedim. ve aglicam cidden zarar veriyor bu fic bana aglayasim geliyor IMDAT

biraz oy verin yorum falan yapin ya kendi basima yazip okuyormusum gibi hissediyorum bos duvara konusmak gibi. lutfen. yorum.

txtme asigim iyi aksamlar.

under the sky in room 553, beomjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin