• • ━━━━━━ • ლ✿✧ • ✾✰ლ • ━━━━━━ • •
"Yeonjun, içeri gel."
"İyi günler teyze. Ah, Choi amca. Sen de buradasın." Yeonjun kibarca eğilerek ayakkabılarını çıkardı ve kapının yanındaki rafa koydu.
Bu öğleden sonra dersten çıkmak üzereyken Beomgyu'nun ailesinden bir mesaj almıştı. Konuşmak istedikleri bazı şeyler olduğunu söyleyerek onu evlerine davet etmişlerdi. Yeonjun elbette kabul etmişti.
Doğal olarak küçüklüğünden beri onu çok seviyorlardı. Birlikte büyüdükleri için Beomgyu'nun ailesi, tıpkı ikinci ailesi gibiydi.
Bu nedenle Beomgyu'nun ailesini ziyaret etmekten bu kadar korku ve endişe duyması için ortada hiçbir neden yoktu. Peki ama neden içindeki kötü his ona her ne duymak üzereyse bunun iyi bir haber olmadığının sinyalini veriyordu?
"Gel otur Yeonjun." dedi Beomgyu'nun babası, kendisi ve karısının oturduğu oturma odasındaki kanepenin karşısını işaret ederek. Yeonjun oraya doğru yürüyüp sırt çantasını ayaklarının yanına koyduktan sonra sadece küçük bir gülümseme sunabildi.
"Nasılsın?" diye soran Bayan Choi'nin ifadesi, Yeonjun'un hoşlanmaya başladığı besleyici gülümsemeyle süslenmişti.
"İyiyim teyze. Ben de tam hastaneye Beomgyu'yu ziyarete gitmek üzereydim."
Bahsettiği şeyle, aynı anda her ikisinin de yüzünün nasıl düştüğünü fark etti. Kalbi battı. Bay Choi kırma görevini üstlenmeden önce, ortamda olması gerekenden daha ağır bir sessizlik vardı.
Ancak daha sonra söylediği şeyler sessizliğin ötesinde bir şeyleri kırdı. "Bu konuda..." Yeonjun'a daha önce hiç görmediği bir tereddütle bakmaya başladı. "Uzun uzun düşündükten sonra nihayet Beomgyu'nun fişini çekmeye karar verdik."
Sanki bir iğnenin düşüşünü duyabiliyordunuz, sessizlik içinde sahip olduğu son güç duvarını da yıkıyordu. Yeonjun dışının çatladığını hissediyordu. Beomgyu'yu kaybettiğinden beri tüm hayatı bir rüya olsaydı şimdi uyanmayı çok isterdi.
"Pardon?" Boğuldu ve kocasının yanında oturan Bayan Choi'ye döndü. Az önceki sıcak gülümseme artık tamamen kaybolmuştu, Yeonjun'un gözlerinden kaçınmak için başını eğerken yerini kaşlarını çatmaya bırakmıştı.
Yeonjun bunun bir rüya olmadığını fark etti. Aksine korkunç bir kabusa benzemeye başlamıştı.
"Ama böyle bir şeyi yapmaya nasıl karar verebilirsiniz? O senin oğlun, amca! Yakında uyanacak. Güven bana. B-beomgyu iyileşiyor." Devam ettikçe ses tonu kendine olan güvenini kaybediyordu. Bu son cümleye kendisinin inanıp inanmadığından bile emin değildi. Yine de ısrar etmeye devam etti. "Ondan vazgeçemeyiz!"
"Yeonjun," Bay Choi yüzünde üzgün bir ifadeyle sakince seslendi. Yeonjun, karısının eline uzanıp sıkmasını izledi. "Tam olarak o bizim oğlumuz olduğu için bu kararı verdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
under the sky in room 553, beomjun
Fanfic-under the sky in room 553, i discovered you and i- "Hastanedeki origamiden kalpler geleneğini hiç duymuş muydun?" Kalbi alan çocuk heyecanla inceledi, neşeyle başını salladı. "Evet! Annem dedi ki ne zaman birisi cennete gitmek için hastaneyi terk e...