7

425 43 54
                                    

Mavi ve parlak mı? Gerçekten öyle miydi? Peki ya kokusu? Etrafa kokusunu yaymış mıydı?

-Seokjin

Duyduğu sesle arka tarafa geçti Taehyung. Kardeşine bu şekilde görünmek istemiyordu.

-Özür dilerim Seokjin, bir an aşağıdan bağrış sesi duyduğumu sandım. Bu arada Taehyung nerde? Geldi mi buraya? Onun kokusunu alıyorum
-O...
-Burdayım

Eline aldığı bir kitapla yanlarına doğru yaklaştı.
-Kitapları inceliyordum. Kütüphaneniz çok güzelmiş Jin. Kitabı ödünç alabilir miyim?

Taehyung'a baktı. Daha sakin görünüyordu. Neden bir anda arka tarafa kaçtığını anlıyordu, kendisi neden kaçmamıştı ki?

-Tabi, alabilirsin. Hangi kitabı istiyorsan alabilirsin
-Ah Taehyung tam bir kitap kurdu. Bir sürü kitap okuyor. Ben de onun okuduğu kitapların filmini izliyorum. Emin ol çok daha eğlenceli. Mesela çok güzel bir film buldum, yarın gelsene izleyelim.

Gözleri anında Taehyung'u buldu. Sanki ondan izin istiyor gibiydi. Ama izin vermesini istemiyordu asla.

-Tamam.....gelirim
-Harika. Gelmeden önce ara mısır, cips falan hazırlıyım.
-Olur.
-Güzel. Saat geç oluyor Taehyung, kalkalım mı artık?

Başını salladı. Bir an önce gitmek istiyordu. Burda kaldıkları sürece omegadan uzak duracaktı, bu kadar yakında olmasına rağmen.

-Yarın görüşürüz Jin
-Görüşürüz

Chan ona sarıldığında Seokjin kendini kısa sürede geri çekti. Omega onu istemiyordu, omega Taehyung'un alfasını istiyordu. Chan da geri çekilmişti. İkiliyle birlikte aşağıya indi. Onları uğurladıktan sonra odasına çıktı. Güzelim fırsatı kaçırdım derken aslında yeni bir fırsatı oluşmuştu. Yarın Taechan'a her şeyi anlatacaktı. Şimdi ise sabaha kadar Taehyung'tan aldığı öpücüğü 5394949 defa düşünüp her seferinde elini yanağına götürecek ve sırıtacaktı.










-Taehyung

Merdivenlerden çıkarken kendisine kardeşi seslenince olduğu yerde kaldı
-Efendim Chan
-Senden bir şey isteyebilir miyim?
-Tabi
-Yarın bir yerlere gider misin? Seokjinle baş başa kalmak istiyorum

Ellerini yumruk yapıp sıktı. Kıskançlığı çok yoğun hissediyordu
-Evden çıkmayı düşünmüyorum. Odamda kalsam sorun olmaz değil mi?
-Şey...gitsen iyi olurdu ama madem odanda olucaksın, sorun yok
-Başka söyleyeceğin bir şey var mı?
-Yok
-Peki, iyi geceler










Şarkı mırıldanarak üzerini giyindi. Saçlarını yaptı ve dudaklarını nemlendirdi. Biraz sıcaklamış hissediyordu. Takılarını takıp merdivenlerden aşağıya indi

-Bebeğim bir gelir misin?

Annesi onu mutfağa çağırmıştı
-Efendim anne
-Birtanem dün akşam konuşmadınız mı? Şimdi neden onlara gidiyorsun?
-Dün akşam konuşamadık anne. Ama merak etme bu gün muhakkak konuşacağım.
-Bol şanslar birtanem
-Teşekkürler annem
-Bu arada bebeğim, sen iyi misin? Biraz kızarmış gibisin sanki
-İyiyim annecim. Sorun yok
-Peki o zaman, görüşürüz

Annesinin yanağını öpüp evden çıktı. Arabasına binip ikizlerin evine gitti. Bu gün bu iş burada bitecekti. Chan'a her şeyi anlatacaktı.
Ona Taehyung'u sevdiğini söyleyecekti. O zaman sırtındaki bu yük hafifleyecekti. Zili çalıp kapının açılmasını bekledi. Hava sıcak değildi ama beklerken terlemişti bile

-Hoşgeldin Seokjin. Hadi gel içeri de bir an önce filmi izleyelim.

Chan'ın arkasından içeri girdi. Salonu çok güzel hazırlamıştı. Mısırlar, şekerlemeler, cipsler, içecekler, karanlık sinema ortamı, büyük bir ekran. Her şey harika görünüyordu

-Her şey harika görünüyor Chan. Şey....evdekiler nerede?
-Annem arkadaşlarıyla buluşacak, babam da iş yerine gitti
-Peki Taehyung, o nerede?
-Odasında.
-İstersen onu da çağırabilirsin. Hep beraber izleriz
-O film izlemeyi fazla sevmez zaten. Hadi otur da filmi başlatayım

Koltuğa oturup eline cips tabaklarından birini aldı. Film güzeldi ama biraz sıkılmıştı. Chan'a söylemek için döndüğünde uyuduğunu gördü.
"Filmden o kadar sıkıldım ki neredeyse ben de uyuyacağım"
Yerinden kalkıp üst kata lavaboya gitti. Biraz elini yüzünü yıkayıp kendine gelmeye çalıştı. Sıcaklıyordu. Yüzüne bol bol su çarptı. Kendini pek iyi hissetmiyordu ama konuşulması gereken bir konu vardı. Lavabodan çıkıp merdivenlere giderken yan odanın kapısı açıldı ve görmek için can attığı o adamı gördü. Bu gün fazla mı güzel kokuyordu? İçinden onun boynuna suratını gömüp orada uyuklamak, kıcağına atlamak, onu öpmek geliyordu.
"Saçmalama Seokjin, bu olamaz"

-Seokjin
-Merhaba. Sen.....neden gelmedin? Yani....gitmem gerek

Taehyung onun beleğini kavradı. İncecik bilekeleri ellerinin arasında kaybolmuştu. Eli tam da bileğindeyken sıcaklığı derinden hissediyordu
-Seokjin sen.....
-Taehyung lütfen beni eve götür. Lütfen.

Afallamıştı. Aklında sadece omeganın kızgınlıkta olduğu geliyordu ve bu alfası için hiç iyi değildi. Yüzeye çıkmak için çırpınıyordu

-Tamam

Elinden tutup hızla aşağıya indi. Arabanın anahtarını alıp hızla evden çıktı. Arabayı nasıl kullanacağını bile unutmuştu ama bir an önce onu evine bırakması gerekiyordu. Vanilyanın o tatlı kokusu arabayı doldurmuş, nefes alıcak kadar alan bile bırakmamıştı. Arabayı nasıl kullandığını bilmiyordu ama yanındaki bedenden gelen sesleri duyunca daha da hızlanıyordu. Daha be kadar dayanabilirdi bilmiyordu, alfası kontrol edilemez hale gelmek üzereydi. Seokjin ise yanındaki bedene asla bakamıyordu. Eğer ona bir kere bile baksa kendine asla hakim olamayacağını biliyordu.
"Dayan, biraz dayan. Birazdan evde olucaksın"

İçinden sürekli bunu tekrarlıyordu, ta ki araba durana kadar. Eve geldiğini düşünüp gözlerini açtı ama burası ev değildi. Neresi olduğunu bilmiyordu. Bir cesaret yanındaki bedene döndü ve olanlar oldu. Taehyung onu kendine çekip dudaklarını birleştirmişti. Şimdi ikisi kendine hakim olamayacak kadar kopmuşlardı dünyadan, kurtları onların yerini almıştı. Belki de sonu asla gelmeyecek bir girdaba girmişlerdi çoktan....









Geldik mi can alıcı noktaya döcöcöövöv

Sizleri seviyorum canlar

Bu hem bir başlangıç hem de sona çok yakın

İyi akşamlar hepinize

❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️

Omega And Twins Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin