Çocuk ağacın Melissa'nın camına doğru giden dala doğru emeklemeye başlayınca Melissa
- Adın ne?
- Mert
- Neden beni izliyodun?
- Erkekler güzel kızları izlerler.
Melissa gerçekten de güzeldi : kumral ,hafif sarıya kaçan saçları ve yeşil gözleri gerçekten de çok güzeldi ve hafif yanık teni de gerçekten muhteşem gözüküyordu. Çocuk bir anda aklına birşey gelmişçesine
- Senin adın da Melissa değil mi?
-Evet. Sen nereden biliyorsun bunu?
- Sen anlarsın sonuçta zeki kızsın ve sanırım bu senin.
Dedi ve ona okulda düşürdüğü kolyeyi verdi. Kolyenin üzerinde bir post-it vardı. Şöyle yazıyordu:
Kendine aşık ettin,
Sorumlusu sensin.
Ağaçtaki
Çocuk
Kendine aşık mı etmiş? Nasıl yani? Çocuğu daha ilk defa görmüştü ama belli ki çocuk Melissa'yı daha önce de görmüştü ve aynı okuldalardı. Kolyeyi bulmasının başka bir açıklaması olamazdı sonuçta.Ben Melissa ve eğer sorarsanız neden üçüncü kişiymişim gibi davrandığımı farklı bir açıdan bakmaya çalışıyordum olaylara ama işe yaramıyor. Her neyse neredeydik... Evet. Bu çocuk kendini ne sanıyordu ki. Ben onu yarın görebilirim inşallah da konuşuruz ve bana benimle olan derdini ve ne istediğini söyler.
~~~BİR SONRAKİ GÜN~~
Babamın bana dün verdiği elbiseleri giydim ve aşağı indim. Kahvaltım basitti : peynir tabağı ve biraz üzüm. Hemen çantamı sırtıma taktım servisi beklemeye başladım. Koruyucum yine servisten önce gelmişti ama bu sefer onunla gitmeyecektim. Beni ne kadar zorlasa bile.
- Melissa hanım lütfen biner misiniz babanızın emri var.
- Bana söylemedi ve ne kadar ısrar edersen et seninle gelmeyeceğim Okan.
Evet koruyucumun adı Okan ve babam ne dese her an yapmaya hazır, bazen rehabilitasyon merkezine götürmeyi bile düşünüyorum Okan'ı. Hala ısrar ediyor bir de neymiş, babama şikayet etmek zorunda kalırmışmış. Et bana ne. Biz Okan'la tartışırken servis geldi ve artık servise "CAN KURTARAN" demeye başladım. Servise binmemle gözlerimin faltaşı gibi açılması bir oldu. Öndeki iki kişilik koltukta Mert, arkadakinde Buğra ve onun arkasındakinde de bir kız oturuyordu. Kendimi bir seçim yapmak zorundaymışım gibi hissediyordum. O kızı daha önce okulda görmediğime emindim bu yüzden onun yanına oturdum ve onunla kaynaşmaya çalıştım. Kızda keçi inadı çıktı.
- Merhaba ben Melissa.
- Tamam ne yapıyım.
- Tanışmak istedim sadece.
- Ben de Eben.
- O nedir?
- Yok artık bilmiyor musun?
- Sorduğuma göre...
- Sen şu başbakanın kızı olan kendini çok beğenmiş yavşak değil misin?
- Laflarına dikkat et.
- Etmezsem ne olur?
- Bu seneyi senin başına yıkarım.
- Yık da neler oluyor gör.
Tam cevap vericekken Mert ayaklandı ve kızı yanımdan kaldırdı. Kız üzülmüşe benziyordu ve Mert'i gördüğünde yüzünde gerçekten mutlu bir gülümseme oluşmuş ama Mert'in ettiği laflardan sonra o mutlu surat bir anda duygusuz bir hal almıştı. Kız yanımdan kalktıktan sonra Mert yanıma oturup
-İyi misin? O kız ne dediğini bilmiyor boşver sen onu. Sen kendini ...
- Ben yavşak ve kendimi beğenmiş miyim?
Diye sordum ağlamaklı bir sesle.
- Hayır. O kız herkese böyle yapar. Özellikle de o kızı kıskanıyorsa.
Dedi ve beni kendine doğru çekti. Ona ne kadar karşı koymak istesem de o an onun göğsüne yaslanmaktan başka bir çare buladım. Servisten inince gözyaşlarım artık akmıyordu. Mert bana merhametle bakıyordu. Buğra ise kıskançlıktan çatlayacak gibi somurtuyordu. Buğra'yı öyle görmeye dayanımıyordum. Mert'in yanından hafifçe uzaklaştım ama Mert fark etti.
- Nereye gidiyorsun?
- Kafeterya'da birşeyler atıştıracağım
Arkamdan geldiğini fark edince ekledim
- YANLIZ!
O da arkasını dönüp sınıflara doğru yürüdü. Okulumuz deniz kenarındaydı ve okulun arkasındaki deniz manzaralı küçük bahçeyi daha yeni bulmuştum. Çok güzel görünüyordu buradan. Aldığım tostumu yemeye başladım ve bir anda arkamda Buğra belirdi. Onun birşey söylemesine izin vermeden
- Otursana!
- Ben de tam onu yapacaktım.
- Manzara çok güzel değil mi?
- Buradan da manzara çok güzel.
Dedi bana bakarak. Ben de sanırım birazcık sırıttım ki onun yüzünde bir gülümseme oluştu. Sonunda zil çalmıştı birlikte sınıfa doğru yürüdük. Bir anda aklına birşey gelmiş gibi bana döndü ve
- Siz Mert'le...
- Hayır sadece arkadaşız. Ve servisteki olayda kim olsa onun göğsüne kafamı yaslardım sonuçta o piç kurusu benim moralimi bozdu.
- Sakin ol şampiyon, o kız herkese öyle davranır, özellikle de kıskandıklarına.
- Beni neden kıskansın ki?
- Aynaya bakıyor musun sen? Ne kadar güzel olduğunun farkında mısın? Gözlerin, saçların, tenin, fiziğin, dudakların...
Dediğinde gözleri dudağıma kaydı ben de hemen önüme döndüm. Henüz hazır değildim. Daha onu tanıyalı iki gün olmuştu. Sınıfa girdik ve tahtadaki yazıyı görünce şok olduk:
Beni kendine aşık ettin
Sorumlusu sensin
Ağaçtaki Çocuk
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşk kaskı
ЧиклитAşk üçgenlerini hepimiz biliyoruz. Peki ya bir Aşk Beşgeni veya Aşk Altıgenini düşünebiliyor musunuz? Melissa güzel bir kız ve onu seven bir sürü erkek var. Ama babası bir kask gibi onu aşktan koruyor. Melissa babasına karşı çıkmayı başarabilecek m...