Demir benim çok eski arkadaşımdı. Neredeyse birinci sınıftan beri arkadaştık. Bir ara onunla çıkıyorduk ama babam bunu öğrendiğinde onu öldürtmekle tehdit ettiği için ondan ayrılmak zorunda kaldım.
Buğra ve Mert öylece Demir'e bakıyordu. Onları tanıştırma ihtiyacı duydum.
- Buğra ve Mert, Demir. Demir , Buğra ve Mert
Demir beni aldırmamış gibi hemen yanıma koştu.
- İyi misin?
- Evet ama çok yaklaşmayın size de bulaşıcak diye korkuyorum.
- Bana birşey olmaz. Bunları bilemem tabi.
Neden erkekler böyle. Hep bir kızın yanındayken birbirlerini aşağılıyorlar sonra hep birlikte futbol oynarken görüyorsunuz. Bize özel yapıyorlar galiba...
-Sana birşey olmuyorsa bize hiç birşey olmaz.
- Susun. Sizin yaptığınız gider, benim hoşuma gider.
Hayır, az önce içimdeki Turabi'yi çıkardım. Kahretsin. Artık gerçek kimliğimi biliyorlar: Turabi Fan! Gerçek kimlik demişken Buğra ve Mert benim babamın başbakan olduğunu hala bilmiyorlardı.
- Sevgili başbakanımız olan baban ne yapıyor Melissa ?
Tam zamanında söyledin Demir. Aferin sana. Hele bir burdan çıkalım...
- Hiç toplantı, iş öyle. Seni buraya getiren ne? En son İzmir'e taşınmıştınız.
- Evet ama burada bir liseyi kazanınca buraya taşınmak zorunda kaldık.
Mert ve Buğra şaşkın suratlarını bir an önce yok etmeye çalışıyorlardı ama başaramıyorlardı ve bu çok komik gözüküyordu. Uzun bir sessizlikten sonra sessizliği bozan Buğra oldu
- Baban başbakan mı?
- E-evet.
- Neden bunu daha önce söylemedin?
- Ne fark eder ki? Baba, babadır sonuçta.
- Benim babam senin baban yüzünden 10 yıldır hapiste. Ben o herif yüzünden babasız büyüdüm.
Gözleri dolmaya başlamıştı. Sanırım o da fark etti ki sustu ve odadan çıktı. Mert salağı arkasından bakıyordu.
- Mert ne bekliyorsun, arkasından koşsana. Ona moral ver biraz.
- Haklısın.
Mert hızla kalkarak koşmaya başladı. Demir bana özlemle bakıyordu. Özlemiştim şerefsizi. Salak. Gülümsemeye başladı ve en son hatırladığımdan daha belirgin gamzeleri ortaya çıktı. Parmağımı gamzesine sokmak istedim. Parmağım istemsizce ona doğru hareket edince elimi çekip parmağımı gamzesine soktu.
- Zihnimi mi okudun?
- Ne alakası var canım? Küçükken de hep gamzeme parmağını sokardın. Bu arada bu senin.
Bu bir kitaptı benim küçükken en sevdiğim kitap. Kitabın adı "Heidi"ydi. Dağda yaşayan bir kızı anlatıyordu.
- Hatırlıyorsun.
- Senin hakkında hiç birşeyi unutmadım ben prenses.
- Hatırlıyor musun ben Heidi'yi dağda yaşadığı için kıskandım diye sen beni bizim binanın karşısındaki evin çatısına çıkarmıştın. Hava da yağmurluydu. Piknik yapmıştık. Sonra ikimİz de hastalanıp bir hafta okula gidememiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşk kaskı
ChickLitAşk üçgenlerini hepimiz biliyoruz. Peki ya bir Aşk Beşgeni veya Aşk Altıgenini düşünebiliyor musunuz? Melissa güzel bir kız ve onu seven bir sürü erkek var. Ama babası bir kask gibi onu aşktan koruyor. Melissa babasına karşı çıkmayı başarabilecek m...