Bu yazıyı okuyan sevgili okuyucu, öncelikle aramıza hoş geldin...
Bu kitap benim için de bir ilk, elbette hatalar ve yanlışlar olacak. Zamanla hallederiz diye düşünüyorum. Bu yolculukta yanımda olursanız çok sevinirim ve desteklerinize çok ihtiyacım var.
Son olarak, başladığınız tarihi ve saati buraya bırakırsanız çok çok sevinirim.Keyifli okumalar:)
***
Öfkemi sindirmek amacıyla spor salonuna gitmeye karar verdiğim de Defne de benimle gelmek istemişti. İki saat kadar orada takılmıştık.
İki saatin sonunda eve gitmek için Defne'nin yanına gittim. Defne beni görünce elindekileri bırakıp oturdu, yorgun bir şekilde.Gülümseyip, "gidelim mi Defne?" diye sordum.
"Gidelim," diyerek elini uzattı, kaldırmam için. Elinden tutup kendime doğru çektim. Ayağa kalkınca, "Ben dışarıdayım seni bekliyorum!" deyip, arkamı döndüm."Tamam. Eşyalarımı alıp geliyorum!" dedi gülümseyerek. Kapıya doğru ilerlerken, kafamı sallamıştım onun dediğine fakat görüp görmediğiyle ilgilenmemiştim.
"Arabayı ben sürerim," dedi Defne dışarı çıkar çıkmaz.
Çocukça olan bu sevincine içtenlikle güldüm. "Olur, al anahtarı," diyerek anahtarı uzattım. Tam kapıyı açacakken, "Hatta, ben biraz yürüsem iyi olur. Sen arabayı al eve dön ben gelirim," dediğimde açacağım kapıdan elimi çektim. Anlık kararıma, gözlerini kısıp başını n'oldu der gibi salladı. Hemen ardından, "N'oldu?" diye sordu."Merak etme bir şey olmadı! Biraz yürümek istiyorum sadece." Sesimde onu ikna etmeye çalışma gibi bir ifade vardı. Bir sıkıntı yok zaten değil mi? Yoktu.
"Kızım daha yeni çıktın spordan, yorulmadın mı?" diye sorunca ona sert bi' bakış attım.
Hızlıca yanıma gelip, sarılarak,
"Peki tamam. Geç kalma!" diye uyardı ve arabaya doğru yürüdü."Bana bak! Eğer arabayı ben süreceğim dediğim için kızmışsan geri verebilirim," dedi şakayla karışık tatlı bir kızgınlıkla.
"Evet canım arkadaşım ona kızdığım için yürümeyi seçtim!" dedim bende şakayla. "Hadi hadi bin git, ben geleceğim merak etme bir sorun yok," diye ekledim."Peki, gidiyorum bak son kararın mı?" diye sordu bi' bana bi' arabaya bakarak.
"Defne!" dedim dişlerimin arasından ve e harfini bile isteye bastırarak.
"Tamam be ne halin varsa gör!" dedi. "Şaka şaka bir şey olduğunda haber et, öpüyorum kızarmış yanaklarından," diye ekledi ve bindi arabaya. Elimi sallayıp, yüzümü buruşturdum utanarak.
O arabayla önümden geçince, ben de sol taraftaki kaldırıma çıkıp, kapüşonu kafama geçirdim. Ellerim kapüşonlunun cebinde başım dik yürüyordum. Kaç dakika geçmişti bilmiyorum fakat arkamdan birinin beni takip ettiği düşünme hissiyle arkamı döndüm. Kimse yoktu. Önüme dönüp biraz hızlı adımlarla yürümeye başladım yeniden. Bu sefer birinin hızlı adımlar atarak yürüdüğünü duyunca tekrardan arkamı döndüm. Hem öfkeden hem şaşırdığımdan gözlerimi kocaman açmıştım. Bu oydu. Yine gelmişti.
Arkama bakmadan koşmaya başladım. Kaç dakika koştuğumu bilmiyorum. Arkamdan bağırıyor, durdurmaya çalışıyor ama ben duymazlıktan gelip koşmaya devam ediyordum. Ta ki o ana kadar. Yere kapaklanana kadar."Allah kahretsin!"
Sert bir nefes verip dişlerimi sıkarak avuç içlerimi yere bastırdım ve ayağa kalktım. Kalktığım gibi karşımda onu gördüm. Burak'ı. Bir şeyler söylüyordu durmadan ama ben ne dediğiyle zerre ilgilenmiyordum. Ona arkamı dönüp koşmaya yeltendiğim sırada bileğimden tutup kendine çevirdi. Fakat ben ondan hızlı davrandım. Bileğimi elinden kurtarıp kolundan tuttuğum gibi karnına dizimi geçirdim. Karşımda iki büklüm olurken ben koşmaya başladım.
Ondan korkmuyordum ama bazen bambaşka birine dönüşüyor. Gözü kararıyor ne yaptığını bilmiyor. Bu yüzden kaçmaktan başka çarem yoktu. Ben koşuyordum o koşuyordu."Dur! Sana zarar vermeyeceğim!" diye bağırıyordu. Dinlemedim koşmaya devam ettim. Sonra;
Silah sesi...
Sesi duymamla durmam bir oldu. Kaşlarım çatık, ne olduğunu anlayama çalışan beynim, gözerim bedenimde dolaşıyordu. Acı yoktu, kan... Kan da yoktu. Hızlıca arkamı döndüğümde daha fazla çattım kaşlarımı. Ne yani o patlatmamışmıydı silahı? Telaşlı bir şekilde etrafa göz gezdirirken onun da benim gibi etrafı gözlediğini gördüm. Ona da bir şey olmamıştı.
Sağ tarafta, sokak lambasının sarı ışığının az biraz vurduğu duvarın kenarında, yüzü görünmeyen bir silüetin belirdiğini gördü gözlerim. Onu görmemi bekliyormuş gibi eliyle git kaç işareti yaptı. Öylece durmuş onu izlerken bir el silah daha sıktı.
Hızlıca önüme dönüp koşmaya başladım.
***
Evet hazırsanız başlıyoruz...
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim:)
Yeni bölümde görüşmek üzere...((:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 MART
Mistério / SuspenseYanıma yaklaştığında arkasına sakladığı papatyaları çıkarıp bana uzattı. Papatya uzatan eline iki taraftan ellerimi sarıp, gözlerine baktım tarifsiz bir gülümseme ile. Papatyaları yavaş yavaş kendime doğru çekerken o da elini çekmişti. Kokusunu içim...