Koşar adım ilerlemiştik. Ferman'ın adamları depoyu sarmışlardı. Ferman ben üç adam daha depoya dalıp çatışmıştık. Ben ki silahlardan nefret eden adam sevdiğim kadın uğruna adam öldürmüştüm. O kadar gözüm dönmüştü ki kaç kişiyi alnından vurduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Aradan geçen yirmi dakikanın ardından adamların hepsini temizlemiștik. Kendime geldiğim an mı yoksa kendimden geçtiğim an mı bilmem hangisi siz seçin ama kalbimin durduğu anı ben biliyordum. Gözleri kapalı giydiği sarı elbisesinin önünden bașlayıp yattığı yeri kan gölüne çevirmiș bir adet peri kızı boylu boyunca yerde yatıyordu. O her bir teli inat kıvırcık saçları dağılmış birçoğu kendi kanına bulanmıştı. Bir eli vurulduğu yerde donmuş diğeri yan tarafına düşmüştü.
Adım atmayı unutur mu insan?
Peki ya nefes almayı?
Kalp dediğimiz organ bir tek ölünce mi atmayı bırakır?
O zaman ben kesinlikle ölmüșüm demektir. Çünkü sorduğum soruları an itibari ile yaşıyordum. Ferman beni geçip Sevdam'ın yanına çömeldiğinde nabzına bakmıştı.
"Fatih koş yaşıyor oğlum nabız var nefes alıyor. Çocuklar ambulans gelmedi mi hala."
Ve ben o an yeniden atmaya başlayan kalbimin sesini duymuştum. Olduğum yerden fırlayıp Sevdamın yanına diz çöktüm hemen. O güzelim saçlarını okșarken bir yandan da beni bırakmaması için yalvarıyordum.
"Sevdam, ay parçam, peri kızım, prensesim, kıvırcığım. Ne olursun beni bırakma, sensiz yaşayamam nefes alamam. Beni sakın bırakma. Ölürüm kızım duyuyor musun beni ölürüm sensiz. Yaşamam bende sıkarım kafama. Aç gözünü kurban olduğum, bir ses ver " diye yalvarıyordum. Gözlerimden akan sel gibi yaşlar saçlarına akarken ambulans gelmiş paramedik doktor kontrol etmeye başlamıştı. Durumunun kritik olduğunu söyleyip ambulansa yerleştirdiler. Ferman ile beraber arabaya bindiğimiz gibi önümüzde giden ambulansın peşinden düşmüştük.
"Ferman bassana olum gaza ne duruyorsun hadi " diye bağırıp sağı solu yumrukluyordum.
Aradan geçen yarım saatin ardından en yakın hastaneye ulaşmıştık. Apar topar Sevdam'ı içeriye aldılar. Yapılan tahlillerin ardından ameliyata alınacaktı. O içerde canıyla uğraşırken ben kapının önünde sakin kalmaya çalışıyordum. Bu sırada içerden doktor çıkmıştı.
"Hastamızı acil ameliyata alıyoruz çok kan kaybetmiş. En acilinden 0 Rh negatif kan bulmanız gerekiyor biz elimizde bulunanları kullanmaya başladık."
"Doktor bey yaşayacak mı çok mu kötü durumu bir şey söyleyin." diye yalvardım.
"Bakın geldiğinde nabzı oldukça düşüktü. Kalbin bulunduğu noktaya ateş edilmiş ancak tomografi sonucuna göre akciğere saplanmış. Oldukça zor bir ameliyat geçirecek akciğeri sönmeye başlamış durumda. Şu durumda ne kadar dayanır bilemiyorum biz elimizden geleni yapacağız. Şimdi izninizle gidip ameliyat için hazırlanmam gerek." deyip uzaklaştı.
Aklımı kaybetmek üzereydim. Sağa sola doğru hızlı hızlı yürüyüp "hepsi onun suçu öldüreceğim onu" diyordum. Ta ki Ferman önüme geçip beni durdurana kadar.
"Kimin suçu kimi öldüreceksin Fatih sakin ol da anlat ne oluyor ne biliyorsun."
"Amcam... O şerefsizi öldüreceğim bırak çekil önümden." deyip geçmeye çalıştım. Ama Ferman öğrenmeden beni bırakacak gibi değildi.
"Amcanla ne ilgisi var oğlum anlat şunu adam akıllı."
"Oymuş Ferman oymuş. Yıllardır bize yalan söylemiş. Annemle babam onun yüzünden ölmüş. Dilaver denen şerefsiz Puştla konuşurken duydum." diye başlamış tüm duyduklarımı anlatmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FATİH'İN SEVDASI
RomanceHayata yenik başlayan genç bir kız peşindeki adamlardan kurtulmak için bir ara sokağa sapmıştı. Hayatını değiştirecek olan adamla o sokakta tanışacağını nerden bilebilirdi ki... Ailesi olsada yalnız kalan bir adamdı o... Kendisini yetiştirmiş, geliş...