38

254 17 8
                                    

(bölümü bin defa düzeltmeye fırsatım olmadı. Hatalı yerler olabilir. Şimdiden üzgünüm. Ve keyifli okumalar.)

Seul;

Elimdeki bezi tezgahın üzerine koyup koşarak ayaklarımın altında dolanan çocuklara baktım. Pıtır pıtır yürüyen birbirini yakalamaya çalışan çocuklar.. Olabilir miydi? Yüzüme yerleşen gülümsemeye engel olamamıştım. Bayan kim ve bay Kim'i görmüştüm. Taehyung babasının ufak bir kopyası gibiydi. Benim çocuklarım da onun ufak kopyası olur muydu? Eğilip yanımda duran oğlan çocuğuna dokunacağım sırada bir anda görüntü kaybolmuştu.

Allah'ım ben ne düşünüyordum. Gözlerimi kırparak kafamı kaldırdım. Hala oteldeydim çocuk nereden çıkmıştı?

"Ne oldu?"

Hala gözleri yarı kapalı olan Taehyung yalpalayan adımlarla yanıma gelirken neye baktığımı anlamaya çalışıyordu. Bol eşofmanının paçaları birbirine dolandığı zaman sendelese de hemen toparlamıştı. Omzunun üzerinden odanın içine baktığında az evvel neye baktığımı anlamaya çalıştığı açıktı.

Şaşkın bakışlarıyla harmanlanmış uykulu yüzüyle öyle tatlıydı ki..

O zaten bir bebek gibiydi. Aklımdan geçen düşüncelere kızarken tezgahın arkasından çıkarak yanında durmuştum. Hala neler olduğunu anlayamayan bakışları ile bakıyordu. Muhtemelen hala uyuyordu. Uyurken böyle tatlı olması haksızlıktı.

Kollarımı omuzlarına dolayıp dudaklarından bir öpücük çaldım, ardından çabucak kafamı geriye kaçırmıştım. Dün sabah aynını bana yapıp kaçmıştı ve intikam soğuk yenirdi. Kollarımı indirip tam anlamıyla geriye çekildiğim zaman üzgün bir ifadeyle bana baktı. Bir yandan da hala gözünü kaşıyordu.

"Bu haksızlık!" Söylenirken yeniden öpmek için uzanmıştı ama tabii ki izin vermemiştim. Sonuçta bunun bir intikam olması gerekiyordu.

Gözlerine baktığımda karnıma yeniden tatlı bir ağrı doluştu. Bu kadar kolay etkilenmem haksızlık değil miydi? Esas haksızlık olan buydu. Taehyung bey boşuna şikayet edip duruyordu!! O mükemmelliğin vücut bulmuş haliydi ve sadece ona bakarken bile titriyordum.

"Biliyor musun hayatım. Rüyamda da birlikteydik." Gülerek söylendiği zaman iç çektim. Titrek nefesimi bıraktığımda yüzüne yerleşen ifade çok etkileyiciydi.

"Hmm. Rüya mı gördün?" Sesim içime kaçmıştı. Yine de duymuş olmalıydı ki kafasını salladı.

"Evet! Birlikteydik. Sahnede herkesin önünde şarkı söylüyorduk. Vay canına! Namjoonie ağabey sonunda Cypherın tüm haklarını bana devretmişti. Mükemmeldi.." dediği şeye kahkaha attığı zaman iç çektim. Uyku değil Cypher sarhoşu olmuştu anlaşılan. Namjoon ağabeye onu rapper yapması için yalvarmam gerekebilirdi. Aksi halde Cypher diye diye yaşlanacaktı.

Heyecanla rüyasını anlatırken kafamı salladım. Omuzlarından tutarak onu banyoya yöneltmiştim bile. Kapının ağzına gelince onu yavaşça içeriye ittim. Kalp sağlığım için bugünlük uykulu Tae kotamı fazlasıyla doldurmuştum. Her sabah böyle uyanacaksa ben yanmıştım. Dayanılmaz bir sevimliliği vardı bu sevimilik beni sadece on dakikada mahvetmeye yetmişti.

"Duş al ve kendine gel hayatım sonra bütün hikâyeleri dinleyeceğim. Hala vaktimiz var." Sesimi düzgün tutmaya çalışarak konuştum.

Anlamaz bakışlarla banyoda kalırken onu arkamda bırakıp kapıyı kapatmıştım. Kalbimin üzerinde olduğunu fark ettiğim elimi çekerek salladım. Kocaman kızsın sen Seul kendine gel.

Yanaklarımı hafifçe tokatlayarak kendime geldikten sonra işime geri dönmüştüm. Yumurta rulolarını ve tostu o çıkana kadar ancak hazırlayabilirdim.

Redamancy ❦ KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin