İlk bölümleri birbirinden ayırmak istemedim. O yüzden bu bölüm erken geldi ama daha sonra yeni bölüm yayınlamak için kriter koymayı düşünüyorum. Keyifli okumalar.
Yoon Seul:
Bugün hava oldukça tuhaftı. Gün içinde öyle bir yakmıştı ki, baş üstüne bir yumurta kırılsa bir dakika dolmadan pişerdi. Tüm gün yaptığım makyajları sıcaktan korumak için bin takla atmak zorunda kalmıştım. Şimdi ise sanki kış aylarına geri dönüyorduk. Henüz akşam bile sayılmazdı ama aldığım nefes gökyüzüne bir buğu olarak karışıyordu. Evde olmayı istediğim yegane anlardan birini yaşıyor oluşum, tamamen havanın beni titretiyor olmasından kaynaklanıyordu.
"Seul orada ne yapıyorsun?" Burada ne yapıyordum? Tabi ki ısınmak için üzerime giyecek bir şeyler arıyordum ama kostüm sorumlusunun mankenler için getirdiği tüm kıyafetlerin kumaşı eksikti. Hiç yardımı olmayacağı belliydi. Omuzlarımı ısıtması için açtığım saçlarımı arkaya doğru atıp gülümsedim. Soğuktan kızardığıma emindim ama birileri sormadığı sürece kendim hakkında bir şeyler söylemekten hoşlanmadığım için bu konuya değinecek değildim.
"Kıyafet bakıyordum. Ama uygun bir şeyler bulamadım."
"Canım sen boşver ona kostüm sorumlusu bakar. Herkesin işine koşma!" Tek sorun kıyafeti kendim için bakıyor oluşumdu. İç çektim.
Cindy güzellik salonunun daimi misafirlerindendi. Çalıştığı ajansın üyelerini de sık sık çalıştığım güzellik merkezine getirirdi. Ama şu anda güzellik merkezinde değildim. Buraya beni gördüğü için gelmiş olmalıydı. Yoksa burada ne işi olurdu?
Elini uzatıp beni çekerken peşinden gitmekten başka çarem yoktu. Ellerimi kollarımın altına sokup sürüklediği yere doğru ilerlerken arkama bakıp stant da duran adama seslendim.
"Mesaim bitti. Gidiyorum!"
"Ücret?" Elimle daha sonra işareti yaparken Cindy son bir kuvvetle koluma asılınca hızlandım. Yavaş yavaş yürüyen insanların arasından koşarak geçerken üzerimize dönen şaşkın gözlerden kaçmak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
"Bizim kızlar bugün eğlence merkezinde konser verecekler. Senin sihirli parmaklarına ihtiyacımız var. Dakikalardır seni bekliyoruz."
Donmakta olan sihirli parmaklarına ihtiyacımız var demek istiyordu herhalde. Ellerimi neredeyse hissetmiyordum. Yoksa hasta mı oluyordum? Herkes gayet rahat ve sıcak görünüyordu. Durum buysa sorun bende de olabilirdi. Peşin peşin kendimi hasta ilan etmek istemediğim için bazı şeylerden emin olmam gerekiyordu.
"Hava da çok sıcak değil mi?"
"Evet. Tüm gün akşam olsun diye bekledim. Şimdi biraz daha iyi ama. Sen hala yanıyor musun? Senin için daha ferah bir şeyler bulmamı ister misin?" Yüzümdeki ifadeye sahip olmaya çalıştım. Zaten donarken daha ferah bir şey istemek ne haddimeydi? Neyse, en azından havanın şimdi daha serin olduğu konusunda hemfikirdik.
"Yok teşekkür ederim iyiyim böyle."
Cindy sıkı sıkı tuttuğu elimi güzellik salonundan içeriye girdiği zaman bırakmıştı. Koşarken soğuktan aşınmış olan yüzüm, güzellik salonunun kapısından geçince bir anda alev aldı. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken içeride olan yüzlere baktım. Üç kız aynaların önüne oturmuş bekliyordu, ki bunlar Cindy'nin bahsettiği idoller olmalıydı, kostüm sorumlusu olduğunu hatırladığım kadın ise güzellik merkezinin tam ortasına dikilmiş aynalarda yüzü görünen kızlara birer birer bakıyordu. Saçları neredeyse tamamlanmış olan kızlar makyaj sırası bekliyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy ❦ KTH
FanfictionÇalışmak, yemek, uyumak ve yeniden çalışmak. Yoon Seul hayattaki tek gayesi yaşayıp gitmek olan, çalışmak ve harcamak arasındaki döngüye takılı kalmış bir kadındı. Çok kullanmadığı misafir hanesine kabul edeceği insanların hayata bakışını değiştire...