Seul:Dakikalar sonra Cindy dolabın önündeydi. Dolapta duran her türden kıyafeti alıp yerini değiştirirken giyinmeye uygun mu diye kontrol ediyordu. Bu basit şeyi yaparken bile o kadar profesyonel görünüyordu ki daha önce idollerle çalıştığı her halinden belli oluyordu.
O işinin uzmanı olarak dolabın altını üstüne getirirken Minji sakin kalabilmek için telefonuyla oynuyordu. Kıyafet seçme konusunda Cindy'e, makyaj konusunda da bana güvendiği için tek sorunu BTS ile geçireceği geceye kadar kalp krizinden ölmemekti. Bize olan güveninin rahatlığıyla, aynı zamanda heyecanın verdiği tatlı endişeyle salonda, odayı gören kanepede, ayaklarını uzatmış bir halde uzanıyordu.
"Woah. Taehyung'a olan evlenme teklifin günler sonra yeniden gündemde. Eun Dohwa'nın senin için yumurtaların önüne atlaması bütün insanları etkilemiş. Evlilik teklifini Dohwa'ya yapman gerektiğini söylüyorlar.."
Minji oturduğu koltuktan içinde bulunduğumuz odaya doğru seslenince yerimden kalkıp salona onun yanına geçmiştim. Karşısındaki koltuğa oturup koltuğun başına yerleştirdiğim koluma yaslandım. Dohwa beyden onlara henüz bahsetmemiştim. Olayları genel olarak anlatmıştım ama yumurta faciasının gecesini konuşmaya cesaret edemiyordum. Anlatmak istiyordum ama kendim bile inanamıyordum ki, bir anda kimsesiz olmadığıma nasıl inanabilirdim? İnansam bile birine böyle bir şey nasıl anlatılırdı ki? Ben gayrimeşru bir çocuğum aslında bir ailem varmış! Yıllar sonra ağabeyim olmak isteyen biriyle tanıştım?
Çok rahatsız ediciydi. Boyle bir gerçeğin var olması da doğruyu söyleyememek de rahatsız ediciydi. Konuşmak ve her şeyi açıklamak için ağzımı açacağım sırada yeniden yükseldi Minji. Bu şekilde açıklama yapmak için hazır hisseden yanım içime kaçmıştı.
"Yuh! Taehyung bu haberleri görüp nasıl sakin kalabiliyor? Dohwa ile evleneceğini yazan makaleler bile çıkmış. Sevenlerin Taehyung'a karşı sinirli görünüyor!" Sevenlerim mi vardı? Herkesin benden nefret ettiğini düşünüyordum oysa.
Minji ağzındaki sakızı patlatıp az evvel kükreyen kendisi değilmiş gibi şirin bir halde bana baktığı zaman gülümsedim. Dohwa'nın ağabeyim olduğu gerçeği bir yana benim ona güvendiğim gibi Taehyung da bana güveniyordu. Dün Jimin'le konuşurken bunu iliklerime kadar hissetmiştim. Bu yüzden omuz silktim.
"Belki de bana güveniyordur?"
"E bir zahmet!?" Minji yeniden sakızına döndüğü zaman düşünmekten ağırlaşan kafamı bu kez koltuğun başına yaslamıştım.
Cindy önümüze birkaç kıyafet bırakıp konuşmamızın içine tam anlamıyla daldığında garip bir minnettarlık hissetmiştim. Bakışlarımız eş zamanlı olarak ona döndüğünde kollarını beline yerleştirip gülümsedi.
"Bunları giyinelim!! Nereye gideceğimiz belli değilse gün sonunda içkili bir mekan garantidir!"
Çıkardığı kıyafetlere bakmak için uzandım. Daha önce Taehyung'un isteği üzerine kısa ve açık kıyafetleri kendime yasaklamış olsam da şu anda onun ve 6 arkadaşımın yanına gideceğim için çok da sorun olmayacağını düşünüyordum. Hem önümdeki kıyafetler çok da açık değillerdi.
Minji sonunda oturduğu yerden kalkıp ağzındaki sakızdan kurtuldu. Daha sonra saçlarını tepeden toplayıp kıyafetlere bakmıştı. Uzanıp kırık beyaz olanı eline alırken bir yandan açıklama yapıyordu.
"Ah. Bana açık tonlar daha iyi oluyor. Toprak tonları olmadığına göre beyaz tercih ediyorum."
Cindy hiç düşünmeden kırmızı elbiseye atladığı zaman hallerine gülümsedim. Kalan elbiseler siyah ağırlıklı olanlardı. İçlerinden detaylarında maviler olan mini bir elbiseyi elime aldım. Bu şekilde Taehyung'un masalsı saçlarıyla uyumlu olabilirdim. Elbisenin göğüs kısmından geçen ipler karın kısmında belin arkasına doğru uzanıyordu. Mini sayılırdı ama dekoltesi yoktu. Umuyordum ki Taehyung bu kıyafeti görünce bana kızmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Redamancy ❦ KTH
FanfictionÇalışmak, yemek, uyumak ve yeniden çalışmak. Yoon Seul hayattaki tek gayesi yaşayıp gitmek olan, çalışmak ve harcamak arasındaki döngüye takılı kalmış bir kadındı. Çok kullanmadığı misafir hanesine kabul edeceği insanların hayata bakışını değiştire...