Bölüm 16

131 26 8
                                    

Chen Man'ın o arsayı almakta neden bu kadar ısrarcı olduğunu kimse bilmiyordu.

Aralarındaki ilişki değiştiğinden bu sefer Chen Man'ı bu fikirden dönmeye ikna edebileceğini sanmıştı, ama görünüşe göre Sekreter Jiang fazla basit düşünmüştü.

Ne olursa olsun, Chen Man'ın fikrini değiştirme gibi bir niyeti yoktu. Jiang Xichu, sonunda yine onun dediği gibi olmak zorunda kaldığı için sinirlenmişti.

Boş versene, altı üstü bir arsa değil miydi? O mutlu olduğu sürece, toprak satın almak için Afrika'ya gitmeyi bile planlıyor olsa fark etmezdi.

Arsa meselesi bir süreliğine kapanmıştı. Lakin bu; Jiang Xichu'nun yüce gönüllülüğünden değil, Chen Man'ın küçük bir toprak parçası satın almak istemesini dert edecek durumda olmamasından kaynaklanıyordu.

Çünkü, kaza günü...  neredeyse gelip çatmıştı.

Jiang Xichu'nun fikirlerinde oldukça kararlıydı. Beyaz giysili gencin dediklerini en baştan beri aklından çıkarmamıştı. Eğer diğer insanların yaşam ve ölümlerine burnunu sokarsa, kendine zararı olacaktı. Daha fazla kaza geçiremezdi. Yaşamaya devam etmeliydi ki, Chen Man da hayatta kalabilsindi.

Fakat, kazanın zamanı yaklaştıkça Jiang Xichu'nun zihnine daha da büyük bir gerginlik hakim oluyordu.

Düzelen zihinsel durumu hızla eski haline dönebiliyordu. Gündüzleri iyiydi, ama akşam için aynısı geçerli değildi. Chen Man her gece onunla uyuyor ve iki veya üç kez Jiang Xichu tarafından uyandırılıyordu. Her uyandığında Jiang Xichu ya yorganı sıkı sıkı kavramış ağlıyor, ya da tamamen Chen Man'a sarılmış, onun anlayamadığı şeyler söylüyor oluyordu.

Chen Man, Jiang Xichu'nun korktuğu şeyin ne olduğunu bilmeyi gerçekten istiyordu. Ama ne zaman bunu sorsa, sanki Jiang Xichu'nun dudakları mühürleniyordu. Sorsa da cevap alamıyordu.

Kız arkadaşının ona güvenmesi güzel bir şeydi. Ama Chen Man, ona güvenen Jiang Xichu'un sağlıklı olmasını, stresle dolu olmasına bariz bir şekilde yeğlerdi.

Jiang Xichu ise Chen Man'ın kendisi yüzünden daha fazla endişelenmesini istemiyordu, bu yüzden de ancak şöyle belirsiz bir cevap verdi, "Sorun yok, iyiyim ben. İki güne daha da iyi olurum." 

Chen Man onun dediklerine inanmıyordu. Jiang Xichu doktor değildi, ne zaman iyileşeceğini nasıl bilebilirdi ki? Ayrıca dediği iki günün özelliği neydi?

Chen Man bilmiyordu ve Jiang Xichu da anlatmıyordu. Yalnızca Chen Man'ın kollarına sokulmakla yetindi ve yavaşça, "Her neyse, ben cuma gününe kadar işe gitmeyeceğim," dedi.

O gün daha salıydı, bu da üç günlük izin alacağı anlamına geliyordu ve bu her zaman yaşanan bir durum değildi. 

Chen Man yüzünde hafif endişeli bir ifadeyle ona baktı, "Gerçekten de doktora gitmeyecek misin? Ben de şirkete gitmeyip evde seninle kalayım mı?"

Bunu duyan Jiang Xichu başını iki yana salladı. Chen Man'a onun kendisinden farklı olduğunu söylemek istiyordu. Başkanın birdenbire uzun süreli izne çıkması şirkette karmaşıklık çıkmasına neden olurdu. Ama aklına bir şey geldi ve başını yeniden iki yana salladıktan sonra peş peşe başıyla onayladı, "Olur! Bundan sonra şirkete gitme. Sadece şirket de değil, hiçbir yere gitme ve benimle evde kal."

Chen Man: "..."

Yalnızca kibarlıktan demiştim, ciddi misin sen?

"Ama şirkette hala henüz halletmediğim birçok iş var."

Jiang Xichu başını onun kollarının arasından kaldırdı ve ciddi bir şekilde Chen Man'a baktı, "İş her zaman yapılır, her dakika evde ve yanımda olmanı istiyorum."

Who Moved My Ashes? (Türkçe) [GL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin