Bölüm 8

225 35 5
                                    

Elbette, bunu analiz etmek imkânsızdı. Jiang Xichu'nun kalbi, araştırılması mümkün olmayan okyanusun dibinde gizli bir kutu gibiydi; düşünceleri ise tüm şirket çalışanlarını bir araya toplasalar tahmin edilemezdi.

Akşam olduğunda, Jiang Xichu ile Chen Man birlikte eve döndü. Jiang Xichu durup dinlenmeden mutfağa girdi. Dün, sonraki üç gün yemelerine yetecek kadar yiyecek satın almıştı. Yedikleri ağır şeyler değildi. İki sebze, bir miktar et ve bir kâse sıcak çorba; ayrıca akşam yemeğinden sonrası için meyve de vardı, sade ama besleyiciydi.

Bu akşamki menü; fasulye filizi ile tavada kızartılmış pırasa, yine tavada sarımsakla kızartılmış biftek, ufak köfteler ve bir kâse et sulu çorba olacaktı.

Kıyılmış et ve dolgu malzemesi tuzda beklerken, o sebzeleri doğramakla meşguldü. Jiang Xichu bu işte oldukça hızlıydı. Üç dakika geçmeden, tüm yemekler hazırdı. Daha sonra ocağa yöneldi ve bunları pişirmeye başladı.

İçinde su damlacıkları bulunan yemekler sıcak tavaya döküldüğünde, bir cızırtı sesi duyuldu. Chen Man sessizce onun arkasına geçti, öncesinde çıkarılmış olan birkaç diş sarımsağı aldı ve Jiang Xichu için dikkatle soymaya başladı.

Jiang Xichu bir müddet ona baktı ama hiçbir şey söylemedi. Malzemeleri karıştırmaya devam etti.

Jiang Xichu'nun yetenekleri bir aşçı kadar olmasa da, oldukça leziz yemek yapardı ve ev yapımı yemeklerde zirveye oynardı.

Çok geçmeden, iki porsiyon yemek tavadan çıkarılmıştı. Çekmeceyi açtı ve tek kullanımlık eldivenlerin olduğu paketi buldu, Jiang Xichu eldiven giyip köfteleri çevirmeye başladı.

Chen Man bunu gördüğünde, gözleri ardına dek açıldı, "Ben yaparım."

Jiang Xichu Chen Man'ın nasıl baktığını görmüştü ve onun köfteleri kaplanın ini* ile çevirmeyi eğlenceli bulduğunu biliyordu. Jiang Xichu'nun kaşları havaya kalktı, eldivenleri uzattı ve kenara çekildi. Ardından güveç kabını suyla doldurdu ve kıyılmış etleri yahni yapmaya hazırladı. 

ÇN: Başparmak ile işaret parmağı arasındaki bağın adıymış.

Chen Man'ın yemeği hazırlayıp servis etmesi bir saati bulmuştu. O sırada Jiang Xichu tabakları ve yemek çubuklarını çıkarmış, geri kalan tüm işleri halletmişti. Bunları bitirdikten sonra bir de yemek pişirirken çıkan bulaşıkları makineye kaldırma görevini üstlendi.

Üç tür yemek ile bir çorba, masaya yerleştirildi. Chen Man mutlulukla oturdu ve yemek çubuklarını eline alıp tatlarına bakmak istedi. Jiang Xichu ise onun eline vurdu, "Ellerini yıkadın mı?"

Chen Man gülümseyerek hemen ayağa kalktı, "Unutmuşum, şimdi yıkarım."

Akşam saat altı olduğunda; dışarıdaki gökyüzü hâlâ aydınlık, pencereler açıktı ve salona ılık bir esinti doluyordu. Rüzgâr bu iki insanın tenini yalayıp geçti, ikisi de dudaklarını büzüp gülümsedi. İçinde bulundukları huzurlu hayatın tadını çıkarıyorlardı.

Yemek yerken pek konuşmamışlar, kafalarını tabaklarına gömüp konuşmak için yemeğin bitmesini beklemişlerdi. Bitirmek üzerelerken, Chen Man çorbasından bir yudum içti, ardından göz kapakları kalktı ve Jiang Xichu'ya baktı.

Jiang Xichu başını kaldırmadan yavaşça, "Tüm gün aynı böyle bana bakıp durdun, ne istiyorsun?" dedi.

Bunu yaparken yakalanan Chen Man ise utanmadı. Çorba kâsesini bıraktı ve merakla sordu, "Son zamanlarda güzel bir şey mi oldu?"

Jiang Xichu ona anlaşılmaz bir bakış attı, "Hayır."

Chen Man'ın daha da kafası karışmıştı, "O zaman, neden birdenbire bana iyi davranmaya başladın ve azarlamayı bıraktın?"

Who Moved My Ashes? (Türkçe) [GL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin