Olduğum yerde donup kalmıştım. Kendi kendime sövüyordum. Kapının çalması beni kendime getirdi. Gelenin Enis olması için dua ettim. Sağlam bir tokatı hak ediyordu. Ama ümitlerim boşa çıktı. Kapıyı temkinli bir şekilde açmıştım. Gelen kişiyi daha önce hiç görmemiştim. Hiçbir şey söylemeden içeriye girdi. Biraz olsun Enis'i andırıyordu. Ama gözleri onun kadar keskin değildi. Oturma odasına geçerek bir koltuğa yerleşti. ''Ben Bartın. Enis'in arkadaşıyım. Sana göz kulak olmam için beni buraya gönderdi. O iyileşene kadar yanında kalacağım .'' O hasta haliyle beni düşündüğünü hiç sanmıyordum. '' Buraya kaçmamam için geldiğine adım kadar eminim. Bekçi olarak seni dikmesi sana güvendiği anlamına geliyor. Bana neler oluyor anlatır mısın ?. '' Şaşkınlıkla beni dinlemişti. Enis'in benim için biri yollaması bu anlama geliyordu. Bunu anlamak için üstün zekalı olmaya da gerek yoktu. '' Enis'i iyi tanımışsın. Ama sana sadece Enis'in gerçekten iyi tarafta olduğunu söyleyebilirim. '' Kime göre iyi tarafta olduğu tartışılırdı.
Yerinden kalkıp mutfağa doğru ilerledi. Bende onu takip ettim. Bu erkeklerin düşündüğü tek şey yemek yemek olabilir. Diğer şeyse sizinde bildiğiniz üzere cinsellik. Tezgahta bulduğu malzemeleri kullanarak bir çorba pişirdi. Tabakları masaya yerleştirmesine yardım ettim. Çorbalarımızı içerken, dışarıdan gelen bağrış sesleri bir an olsun irkilmemi sağladı. Ne olduğunu anlamam için doğruca pencereye koştum. Bartın pencereye ilerlememi engellemek istese de başarılı olamadı.
Silah sesi beynimde yankılandı. Çuval geçirilmiş adamın kafasındaki kanlar çuvalı kırmızı renge bulamıştı. Elinde silah olan adam son derece eğlenmiş gibi gözüküyordu. Bir sadist gibi zevk almıştı. Gördüklerim karşısında şoka uğramış bedenim titriyordu. Tekrar kanlar içinde yere yığılmış adama bakınca mide bulantım bir üst seviyeye atladı. Beni sakinleştirmek için gelen Bartın bana sarılarak görüş açımı kapadı. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Buradaki herkesten nefret ediyordum. Katillerin arasında daha fazla nasıl yaşayabilirdim. Her şeyden çok onlar gibi olmaktan korkuyordum.
'' Tamam geçti. Yanındayım korkma. Sana zarar veremezler. '' Onu geriye doğru ittirdim. Bu gördüklerimi unutabileceğimi mi sanıyordu. Koşarak banyoya gittim ve kapıyı kilitledim. Ağlamamı durduramıyordum. Beynimdeki o görüntüler gitmiyordu. Silah sesi. Kulaklarımı ve gözlerimi aynı anda kapattım. Hiçbir şey duymak veya görmek istemiyordum. Kapının diğer tarafından gelen Bartın'ın endişeli sesi ağlamamı daha da artırıyordu. '' Sakinleş. Şimdi gidiyorum. Sakın bir delilik yapma.'' Ne yapabilecektim ki ?. Kendime mi zarar verecektim ?. Canımın yanmasından hiç korkmadığım kadar korkardım ben. Kapının kapanış sesini duydum. Ama kilitlememişti. Hemen bir plan kurmam gerekiyordu. Bugüne kadar hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti. Şu saatten sonra böyle olacağını sanmıyordum. Hayatım doğaçlama üzerine kurulmuştu.
Banyodan çıkıp Enis'in bana verdiği ceketi giydim. Kapşonumu kafama geçirerek evden çıktım. Kimseye görünmeden bu yerden uzaklaşmak istiyordum.
Kasabadan çıkınca derin bir soluk aldım. Fakat bu rahatlık çok geçmeden yerini öfke aldı. Enis tam karşımda sapasağlam duruyordu. Çabuk mu iyileşmişti yoksa bana yalan mı söylemişti ?. Beni görünce o da şaşırmıştı. Kaşlarını çattı. '' Sana etrafta dolaşmamanı söylemiştim. Hem Bartın nerede ?. '' İşte şimdi düşündüğüm o sağlam tokatı yüzüne yapıştırdım. Şaşkınlığı bir kat daha arttı. '' Kaçmamam için yolladığın şu adam mı ?. Kafasına bir çuval geçirdim ve tam beynine sıktım. Öldü. Anlıyor musun öldü !. '' Sinirlenince gözlerimden sular boşalmasından bir kez daha nefret ettim. Diğer deyişle ağlamaktan nefret ettim. '' Sen ne saçmalıyorsun ?. Bana tokat atma yetkisini kimden aldın. O adamın ağzına sıçacağım. Kasabadan ayrılmaman gerekiyordu. '' En son cümleyi tıslayarak söylemişti. Beni kolumdan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı. Resmen arkasında beni sürüklüyordu. Kolumu kurtarıp hızlıca yürürken birine çarptım. Kafamı kaldırıp o yüzü görünce unutmaya çalıştığım görüntüler beynimi istila etti.
Silah. Kanlı Çuval. '' KATİL '' son kelimeyi sesli söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İstila
Fantasyİnan bana acı çekecek ruhum yok benim... Hissizim. Hiçbir şekilde canımı yakamazsın.Öylesine vurdum duymaz,öylesine umursamazım ki... Ve tüm bunlar beni özgür, güçlü ve korkusuz kılıyor.Seni sınırlayan tüm bariyerlerin temelinde korku var.Düşü...